ALİ DEMİRTAŞ
"Kur'an Mekke'de nazil oldu, Mısır'da okundu, İstanbul'da yazıldı" sözü bugün de pek çok hat sanatçısı için önemli bir ölçü. Ödüllü hat sanatçısı Maryam Norouzi de özellikle sülüs ve celi sülüs türünde hat sanatının merkezinin İstanbul olduğunu düşündüğünden ve çalışmalarını daha profesyonel bir şekilde icra etmek istediğinden İstanbul'a yerleşti. 10 yıldır İstanbul'da yaşayan ve çalışmalarını burada devam ettiren Norouzi hat sanatına ailesinin yönlendirmesiyle başlamış. Biz de aldığı ödüller vesilesiyle sanatçıyla bir araya geldik. Yaşamına ve hat sanatına dair konuştuk. Sohbetimize geçmeden önce kendisini kısaca tanıyalım: "Sanat ve kültürle iç içe olan bir ailenin ferdi olarak 1986 yılında İran'ın Kirmanşah şehrinde dünyaya geldim. 10 yaşındayken hat sanatıyla amatörce ilgilenmeye başladım. Bu ilginin neticesi olarak da Karaj Üniversitesi'nde Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Bölümü'nde okudum."
BU SANATIN MERKEZİ İSTANBUL
İran'dan Türkiye'ye nasıl ve neden geldiniz?
Çalışmalarımı daha profesyonel bir şekilde icra edebilmek için İstanbul'a gelmenin gerekliliğini anlayınca bu kararı aldım. 10 yıldır İstanbul'da yaşıyorum. Bilhassa hat sanatının sülüs ve celi sülüs türünde, bu sanatın merkezinin İstanbul olduğu hat camiasının bildiği bir gerçektir. Bundan dolayı da dünyanın dört bir yanından İstanbul'a gelen hattat adayları ve hattatlar var. İstanbul'a geldikten birkaç sene sonra uluslararası yarışmalara katılmaya başladım ve Türkiye adına dünyanın en prestijli yarışmalarında birçok kez ödül aldım. Örneğin, Albaraka Türk Uluslararası Hat Yarışması'nda "Sülûs" kategorisinde bir kez, IRCICA tarafından düzenlenen Uluslararası Hat Yarışması'nda "Muhakkak" kategorisinde iki kez birincilik ödülü aldım.
AİLEMİN YÖNLENDİRMESİYLE BAŞLADIM
Hat sanatı sizin için ne demek peki? Hat sanatına nasıl ve ne zaman başladınız?
Hat sanatı benim için bir hayat tarzıdır. Sanatla hemhal olan bir ailede yetiştim. Bundan dolayı da bu sanatın günlük yaşamımın en önemli unsuru olduğunu ifade etmem mübalağa olmaz. Başka bir ifadeyle sanatla bütünleştim diyebilirim. Hat sanatına ailemin yönlendirmesiyle başladım ve daha 13 yaşındayken eserlerim sergilenmeye başladı. Reîsü'l-hattat merhum Hasan Çelebi hocamız ve hocam Davut Bektaş'la tanışmam da bu dönemde oldu.
CUMHURBAŞKANIMIZ BENİ ARAYARAK TEBRİK ETTİ
Birleşik Arap Emirlikleri'nden aldığınız ödül size ne hissettirdi?
Son üç ay içinde, Birleşik Arap Emirlikleri'nde düzenlenen Al Burda ve Katar'da düzenlenen Al-Rakîm uluslararası hat yarışmalarında sülüs ve celi sülüs kategorilerinde birincilik ödülüne lâyık görüldüm. Bu ödüller, kalıcı eserler ortaya koyma hususundaki çalışmalarım için önemli birer motivasyon kaynağı oldu. Özellikle de geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın beni arayarak tebrik etmesi de çok kıymetli bir ödül oldu benim için.
HOCALARIMIZ BİZİM İÇİN YOL GÖSTERİCİ OLDU
Usta hat sanatçılarından kimleri biliyorsunuz ve onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Benim hocam Davut Bektaş'tır. Bu sanatta bir yere gelmem hususunda hocamın katkıları her türlü takdirin üzerindedir. Bu sanatın bugünlere gelmesindeki en önemli husus, eski dönem hattatların olağanüstü çalışmaları ve bizler için yol gösterici ve rehber olan eserleridir. Bunlar içinde en sevdiğim, etkilendiğim ve kendimi ekollerine en yakın hissettiğim hattatlar Nazif Bey ve Halim Efendi'dir. En büyük hayalim ise Muhakkak hattıyla bir Kur'an-ı Kerim yazmaktır. Eğer bu hayalimi gerçekleştirebilirsem bu hatla Kur'an-ı Kerim yazan ilk kadın hattat olarak hat literatürüne geçeceğim.
GÜNÜMÜN BÜYÜK BİR KISMI YAZMAKLA GEÇİYOR
İstanbul'da mutlu musunuz, bize buradaki hayatınızın nasıl geçtiğini anlatır mısınız?
Evet, mutluyum. Başınızı ne tarafa çevirseniz hat sanatıyla alakalı bir şaheserle karşılaştığınız bir şehirde yaşamak, her hattatın en büyük arzusudur. Günümün büyük bir kısmı yazmakla geçiyor. Dinlenmek istediğim zamanlarda ise ya bir müzeyi ya da bir camiyi ziyaret ederek oradaki şaheserleri incelemeye ve bunlardan istifade etmeye çalışıyorum.