Dolmabahçe Camii, Osmanlı'nın ihtişamını fısıldıyor…

İstanbul'un zarif incisi, zarafetiyle göz kamaştıran eşsiz bir yapı, Dolmabahçe Camii...

AKSAM.COM.TR

Boğaz'ın maviliklerine nazır, zarafetiyle göz kamaştıran Dolmabahçe Camii, Osmanlı'nın en estetik ibadet hanelerinden biridir. 1853 yılında Sultan Abdülmecid'in annesi Bezmialem Valide Sultan'ın emriyle inşasına başlanan cami, annesinin vefatı üzerine Sultan tarafından tamamlanmıştır. Neo-barok ve Osmanlı mimarisinin zarif bir birleşimi olan bu yapı, geleneksel cami mimarisinin dışına çıkan süslemeleri ve ince detaylarıyla göz alıcı bir sanat eseri niteliğindedir.

OSMANLI CAMİLERİNE KIYASLA DAHA FAZLA SÜSLEME İÇERİYOR

Cami, büyük ve yüksek bir kubbeye sahiptir. Büyük pencereleri sayesinde iç mekân gün boyunca doğal ışıkla aydınlanır; bu da camiye ferah ve huzurlu bir atmosfer kazandırır. İki ince minaresi, zarif detaylarıyla caminin estetik bütünlüğünü tamamlar. Mihrap, minber ve duvar süslemelerinde barok ve rokoko tarzı detaylar görülmektedir. Kalem işi bezemeler ve altın varak süslemeler caminin iç mekanına ihtişam katmaktadır. Dolmabahçe Camii, geleneksel Osmanlı camilerine kıyasla daha fazla süsleme içerir ve Batı'nın sanat anlayışını Osmanlı mimarisiyle birleştiren eşsiz bir sentez sunar.

SUYA YANSIYAN BİR MÜCEVHER GİBİ PARLIYOR

Deniz kıyısında yükselen Dolmabahçe Camii, yüzyıllardır İstanbul'un zarafetini tamamlayan bir yapı olarak varlığını sürdürmektedir. Boğaz'ın dalgaları kıyıya vururken, caminin duvarları Osmanlı'nın ihtişamını fısıldar. Gün batımında Boğaz'ın turuncuya boyandığı anlarda caminin silueti, suya yansıyan bir mücevher gibi parıldar. Tarih boyunca devlet erkanının ve halkın ibadet mekânı olmuş bu eser, estetiği ve manevi atmosferi bir arada sunan nadide bir miras olarak ışıldamaya devam ediyor.