Doğadan topladığı toprak, bitki, ağaç kovuğu ve kuş tüyü gibi malzemelerle sanatını icra ediyor

Düzce'de yaşayan ebru ve tezhip ustası Gülcan Aydın, doğadan topladığı toprak, bitki, ağaç kovuğu ve kuş tüyü gibi malzemeleri işleyerek sanatında boya, kağıt ve fırça olarak kullanıyor.

Meyvelerden mürekkep, toprak, taş ve bitkilerden boya, ağaç dallarından kağıt, kuş tüyünden fırça yapan Aydın, 50 eseri ile birçok sergide yer aldı.

Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü 4. sınıf öğrencisi Aydın, tezhip ve ebruda kullandığı fırça, boya ve kağıtları doğadan topladığı malzemelerden yaparak eserlerini ortaya çıkarıyor.

Aydın, doğada renk içeren toprak, taş ve diğer malzemeleri alarak evinin çatı katındaki 10 metrekarelik atölyesinde temizleme işleminin ardından inceltme işlemi için havanda dövüyor. Havan içerisinde bazen bir saat, bazen günlerce dövme işlemini yapan Aydın, cam üzerinde, Osmanlı zamanında geleneksel boya eziminde kullanılan 'destiseng' adında ezici bir aparat kullanarak elde ettiği malzemeyi sabırla eziyor.

Aydın, işlem sonunda doğadan gelen boyayı renklerine göre ayırarak tezhip ve ebru sanatında kullanıyor.

Gülcan Aydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sanatını gelecek nesillere aktarmak ve gerçek manada sanat eseri ortaya çıkarmak için çalıştığını söyledi.

Boyalarını toprak, taş ve bitkilerden yapıyor

Üniversiteye devam ederken İbrahim Sami Özen'in yanında ebru eğitimi için staj yaptığını aktaran Aydın, "4 yıl boyunca ben bu eğitimlere devam ettim. Daha sonra da arkadaşlarımdan farklı olarak malzemelerin üretimine yöneldim." diye konuştu.

Aydın, 2016 yılında icazet aldığını dile getirerek, "Arkadaşlarım ebruda yol katederken ben malzemelerin üretimi konusuna yoğunlaştım. Ebru ile kalamadım, gönlüm işin malzeme üretim kısmına gitti. Çok sevdim, merak ettim. Daha sonra da malzeme üretimi ile devam ettim. Bir boya nasıl üretilir, bir tezhipçi fırçasını kendisi yapabilir mi, kağıt üretebilir mi düşüncesiyle yola çıktım." ifadelerini kullandı.

Uyguladığı tekniklerin aslında yüzyıllar önce ecdat tarafından kullanıldığını belirten Aydın, şöyle devam etti:

"Boyalarımı topraktan, taştan ve bitkilerden yapıyorum. Kağıdımı kendim yapıyorum, fırçamı kendim üretiyorum. Bunu ecdadımız yapmış. Böyle yaptığım zaman malzemenin yüzde 100 doğal olduğunu biliyorum. Ortaya çıkan eserin kaybolması mümkün değil. Böyle malzemelerle yaptığınız eserler yüzyıllar sonrasına kalacaktır. Böyle olunca sanat eseri üretilmiş olur.

Geleneksel sanatlara baktığınız zaman ebru malzemesini üreten, tüm malzemeleri üreterek eserini insanlara sunan yok. Bir kağıt 10-15 günde ortaya çıkıyor, bir boya 1 saat ile 1 hafta arasında değişiyor. Fırça yapımı için gerekli olan kuşun tüyünü bilmelisiniz. Tüm bunları ayrı ayrı yapan ile kağıdı, boyayı, fırçasını hazır alan arasındaki fark çok önemlidir."

"Eserlerim tam anlamıyla benim"

Aydın, teknolojinin beklenilenden hızlı geliştiğini ama yüzyıllar önce eserlerde kullanılan malzemelerin eş değerinin hala yapılamadığını anlatarak, şunları söyledi:

"Bazı insanlar, 'Bu eser yüzyıllar önce yapılmış, artık yapılma imkanı yok.' diyor. Hayır. Bu, düşünüldüğü gibi değil. Sanatçılar, zanaat eserleri yerine sanat eseri üretebilirler. Yüzyıllar boyu dayanacak kalitede, güzellikte eserler üretebilirler. Benim misyon edindiğim mecra da burası. Okulum bittikten sonra her şeyini kendisi yapabilen donanımlı sanatçılar yetiştirmek istiyorum. Kendi boyasını, fırçasını, kağıdını üretebilen, ne ile neyi bir araya getirebileceğini bilen sanatçılar yetiştirmek istiyorum."

Eserlerini çok iyi tanıdığını belirten Aydın, "Benim için 'Ekmeğini ya da eserini taştan çıkarıyor.' diyebilirsiniz. Eserlerim, tam anlamıyla benim. Her aşamasını biliyorum, nasıl yaptığımı, hangi aşamadan geçtiğini biliyorum hatta yapılırken ne gibi sıkıntılarla karşılaşıldığını, yıllar sonra ne aşamada olacağını biliyorum." dedi. (AA)