ALİ DEMİRTAŞ
Geçtiğimiz 26 Eylül tarihi Türk Dil Bayramı idi. 88. kez kutladık bu anlamlı günü. Peki kutlarken farkında mıydık, dilimizin güzelliğinin dolayısıyla kimliğimizin? Çünkü dilimiz kimliğimizdir. Dünyanın en güzel ve en zor dilleri arasında gösterilen Türkçemizi ne kadar tanıyoruz? Farkında mıyız güzelliklerinin, detaylarının? Biliyor muyuz tarihini? Bu haberimiz bu anlamlı günde Türkçemizi daha iyi anlamak için… Tüm bunları İstanbul Arel Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hüseyin Çelik ile konuştuk.
Bize biraz Türkçe’nin güzelliğinden ve bilinmeyen yönlerinden bahseder misiniz?
Türkçe eklemli bir dildir. Bu yüzden sayısallaştırmaya en uygun dillerden birisidir. Özellikle Batılı insanların zor öğrendiği ve algıladığı diller arasındadır. Türk dilini iyice ekip bükebilirsiniz ve yeni anlamlar çıkarabilirsiniz. Bu dil gelişime oldukça açık ve özellikle felsefe konularını en iyi açıklayabilecek enstrümanlara sahiptir. Türk dili, Çin’den Avrupa’ya yayılan geniş bir coğrafyayı ve çeşitli dil kullanışlarını içerisine taşıdığından oldukça fazla kelime ve anlatıma sahip olma olanağını elde etmiştir. Bu çeşitlilik doğrultusunda çok geniş ve sayıca fazla kelimeler ile anlatımlar meydana gelmektedir. Türkçe, Ural Altay dil grubunda ve çekim bir özelliğe sahip olan çok geniş coğrafya da kullanılan bir köklü dil ailesinden oluşmaktadır.
TÜRKÇE’DE KEL İME ZENGİNLİĞİNİ ARTIRMAK HEDEFLENMELİ
Türk insanı dilini ne kadar iyi tanıyor sizce?
Türk insanı daha önce Osmanlı’da kullanmış olduğu Arapça ve Farsça kelimeleri atarak saf Türkçe kökeninden gelen sözcüklerle dilini geliştirmeye çalışmıştır. Osmanlı geniş bir coğrafyaya yayılmıştı ve birçok sözcüğü kullanmak istiyordu. Oysa Türkiye Cumhuriyeti ilan edildikten sonra Türkiye’de halkın anlamadığı, fakat saraylıların, memurların ve aydınların konuştuğu dili ile halkın konuştuğu dil arasında ayrımlar oluşmuştur. Böylece yeni cumhuriyet Türkçe’yi Arapça Farsça kelimelerden arındırmak ve saf Türkçe kelimeler kullanmayı arzulamıştır. Böylece geniş bir dil olan Türkçe zayıflamış ve sözcük sayısı oldukça azalmıştır. Önümüzde Türkçe’de kelime zenginliğini artırmak hedeflenmelidir ve anlatımı zenginleştirmek amacıyla enstrümanları fazlalaştırmak gerekmektedir.
TÜRK EDEBİYATININ ÖNEMLİ YAZARLARINI OKUMALIYIZ
Türkçe’yi daha iyi tanımak ve kullanmak için nasıl kaynaklara başvurmalıyız ya da neler yapmalıyız?
Türk dili yapısı itibari ile zengin ve zenginleşmesi müsait olan bir dildir. Bu nedenle edebiyat çalışmaları önem kazanmaktadır. Türk dilini öğrenmek ve kullanmak için Türk edebiyatının önemli yazarlarını okumak, şiirlerini okumak ve daha fazla okumak ve öğrenmek gerekmektedir. Kelimeleri zenginleştirerek ithal kelimeleri ve kavramları Türk dili kurallarını gözeterek bu kelimelere kapıları açmamız gerekmektedir.
GÜNÜMÜZ GENÇLİĞİ BASİTLEŞTİRİLMİŞ BİR TÜRKÇE KULLANIYOR
Sizce günümüz gençliği Türkçe’nin neresinde ve nasıl yer alıyor? Konuştukları dilin evrenini nasıl tanımlarsınız?
Günümüz gençliği basitleştirilmiş bir Türkçe ile iletişim kurmaktadır. Gençler ve çocuklar, kısaltmalar, argo, çeşitli emojiler ile birbirleriyle anlaşmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle gençler ve çocuklar düşündüklerinde kelime potansiyelleri yani enstrümanları oldukça azdır. Bunun sonucu olarak bu kuşak yeteri miktarda düşünmemekte veya belli kurallar çerçevesinde düşünmektedirler. Bu gelişim için önemli bir engel oluşturmaktadır. Genellikle Türkçe’yi kullanmak için geleneksel olarak kitap, gazete okumaya tekrar önem verilmeli ve gençlerin ve çocukların etkili düşünmelerini ve konuşmaları sağlanmalıdır.
SOSYAL MEDYA ANLIK VE EKSİK BİLGİLER İÇERİYOR
Sosyal medya sizce dilimizi nasıl etkiliyor? Kısırlaştırdığına katılıyor musunuz?
Sosyal medya aslında bilgiden çok, veri ve çeşitli enformasyon kırıntıları içeren yapısıyla gerçeği ifade etmekten çok, o anlık duygusal ve eksik bilgileri içermektedir. Örneğin popüler sosyal medya sitelerinde insanların o anki duygularını ve düşüncelerini ifade eden yazı, resim ve semboller ne yazılı kültür yapısı ne de sözlü kültür yapısı ile ilişkilidir. Örneğin sözlü kültür geniş bir kültürel mirası beraberinde taşımaktadır. Oysa sosyal medyada ifade edilenler, insanların o an sesli düşünmeleri sonucunda hazırlıksız, düşünmeden sarf ettikleri, genellikle anlık şeylerdir. Bu bakımdan sesli düşünme ile sözlü kültür ayırt edilmelidir. Sesli düşünme şekli, adından anlaşıldığı gibi olgunlaşmadan, biçimlendirilmeden gerçekleştirilen daha ham olan bir faaliyettir. Esasen enformasyon üretim sürecinde “ne, nerede, ne zaman, nasıl, ne şekilde ve kime” faktörleri ortaya konulmadan yapılan eylem bilgi değeri taşımamaktadır. Sosyal medyayı kullananlar genellikle eğlenmek, tartışmak, gevezelik etmek, atışmak, ağzına geleni düşünmeden söylemek, içini dökmek, ifade edemediklerini siyasi ya da sosyal konuları duygusal bir dille ortaya saçmak, kendi tanıklıklarına ait bilgiler olarak gördüğü foto, video, müzik, ses, yazı gibi anlatım araçlarını başlı başına uğraşıp sunmak, dikkat çekmek bağımlılığındadır. Bu medya şekli; katılma, birliktelik, dayanışma, itişme, kendini gösterme, çok ciddi sorumluluk almadan söz söyleme, rahatlama gibi çeşitli ihtiyaçlara doğal imkân sunan bir kamusal alan ve siyasetçilerin, reklamcıların, kamusal figürlerin kullanmak istediği bir stadyum kapısı gibi kullanılmaktadır.
Sosyal medyada dilin doğru kullanımı için neler yapılmalı? İnsanlara nasıl bir iş düşüyor?
Sosyal medyanın yeni iletişim teknolojileri sonucu aşırı yoğunlaşarak gittikçe daha çok tek elde toplanması, kontrol edilme olanaklarının artması ve kolaylıkla manipülasyona izin vermesi nedeniyle bu oluşumlara daha temkinli olarak yaklaşılması gerekmektedir. Bu oluşumların geleneksel sosyalleşme araçlarından okul, aile, arkadaşlar olarak özetlenebilen sosyal çevreyi tam olarak karşılayamayacağı açıktır. Tam aksine sosyal medyanın geleneksel sosyalleşme araçlarının yerine geçerek bambaşka bir sosyalleşme aracı olarak ortaya çıkması ihtimali göz önünde tutulmalıdır.
AİLEDE VE EĞİTİMDE SORUMLULUKLAR YERİNE GETİRİLMİYOR
Gençler sizce neden Türkçe’yi tam olarak hâkim olamıyorlar? Bunun eğitimle nasıl bir ilgisi var? Sizce Türkçe dil bilgisi eğitimi Türkiye’de yetersiz mi?
Gençlerin Türk dilini yeterince etkili kullanmamalarının nedeni, hem ailedeki eğitim, okul öncesi eğitim ve okul sorumluluklarını yerine getirmeyen eylemler ve uygulamalardır. Bunların tümü bir araya geldiğinde X ve Z kuşakları gibi dili iletişim için ihtiyaç haline getirmeyen ve pragmatik yani yere ve şartlara uygun bir dil yapısı oluşmaktadır. Çocuğun fazla kelime öğrenmesine ihtiyaç yoktur. Çünkü sistem, belli sayıda kelime ile ihtiyaçlarını yerine getirmekte, zaten sistem onu düşünmesini istememekte ve -sisteme uygun bir vatandaş olmasını istenmektedir. Türkçe eklemeli bir dil olduğunu daha önce belirtmiştik. Bu nedenle sayısı olma özelliğini içinde barındırmaktadır. Bu nedenle bilgisayarlaştırılabilen en önemli diller arasında bulunmaktadır. Çok önemli bir mantığa sahiptir ve bu mantığı bilgisayarla anlayabilmektedirler. Böylece Türkçe bilgisayarda işlenebilme potansiyeli olan önemli diller arasında bulunmaktadır. Sanal yapılandırmalar için önemli derecede potansiyeli bulunmaktadır.