Bosphorus Film Lab etkinliklerle dolu bir günü daha geride bıraktı

8. Boğaziçi Film Festivali'nin endüstri bölümü olan Bosphorus Film Lab, sektöre dair konuların ele alındığı etkinlikleriyle izleyicisine ulaşmaya devam ediyor. Çevrimiçi etkinliklerde üçüncü günün konukları Joanna Solecka, Per Eirik Gilsvik, Frederic Boyer, Bernd Buder, Anne Delseth ve Ayris Alptekin'di.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkıları, Global İletişim Ortağı Anadolu Ajansı'nın destekleriyle; Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından 30 Ekim’e dek düzenlenecek 8. Boğaziçi Film Festivali’nde Bosphorus Film Lab, etkinliklerinin üçüncü gününde sunum, tanışma etkinliği ve Instagram canlı yayını ile dolu dolu bir gün sundu.

“JOANNA SOLECKA” FİLM PAZARLAMA MODELLERİNİ KAPSAMLI BİR SUNUM İLE TÜRKİYE’DE İLK KEZ BOSPHORUS FİLM LAB’DE ANLATTI

26 Ekim Pazartesi gününün ilk etkinliği Film Pazarlama Stratejisti Joanna Solecka’nın Filmler İçin İzleyici Kitlesi Yaratmak: Dijital Ortama Geçiş başlıklı sunumu oldu. Sunumda sosyal medyanın film pazarlama için büyük fırsatlar sunması ile niş hedeflemeden kişiye özel mesajlara, dijitalin film tanıtımında nasıl devrim yarattığına ve filmlerin izleyicilerini bulmasına nasıl yardımcı olduğuna dair bilgiler paylaşıldı.

“İZLEYİCİDEN BEKLENTİNİZİ ANLAMAK ÇOK ÖNEMLİ”

Filmlerin tanıtım stratejisiyle ilgili ders niteliğinde bilgiler veren Joanna Solecka, izleyici stratejisinin planlamasında birçok faktörün aynı anda düşünülmesi gerektiğini söyledi. Strateji oluştururken filmin güçlü yönleri, hikayesi, filmin ekibinin hedefleri gibi unsurları anlamanın ve karşı tarafa anlatmanın son derece önemli olduğunu vurgulayan Solecka, gişe veya festival filmlerinin de stratejisinin kendine has olduğundan bahsetti. “İzleyiciden beklentinizi anlamak çok önemli” diyen Solecka, seyircinin filmlere ulaşma şekilleri ve sosyal medyayı kullanma biçimleri gibi belirleyici unsurların izleyiciyi yakalama stratejisi üzerinde etkili olduğuna değindi.

Filmlerle ilgili yapılan tüm kampanyaların yaşadığını ve bundan dolayı sonuçlarını takip etmenin de sürecin bir parçası olduğunun altını çizen Solecka, sosyal medyanın da farklı araçları kullanma şansı sunarak daha çeşitli sonuçlar ve veriler elde etmeye yardımcı olduğunu belirtti. “Asıl hedefimiz anlamlı bir iletişim kurmak” diyen Solecka, ilgi alanlarına göre oluşturulan gruplara da doğru şekilde yaklaşmanın stratejiyi başarıya ulaştıracağını belirtti. Filmlerin tanıtımı için en kolay ve etkili iletişim yöntemlerinden birinin de sosyal medya hesabı açmak olduğunu söyleyen deneyimli isim, bu hesapların altı ay önceden açılarak ilgi çekici kılınması ve sıklıkla paylaşımlar yapılması gerektiğinin de uyarısını yaptı.

BOSPHORUS FİLM LAB JÜRİSİ SEKTÖRÜN TAKİPÇİLERİYLE TANIŞTI

Dünkü çevrimiçi etkinliklerinin bir diğeri ise Bosphorus Film Lab jüri üyelerinin katılımıyla gerçekleşen Jürileri Tanıyalım’dı. Etkinlikte hem uluslararası pitching jüri üyeleri hem de uluslararası work in progress jüri üyeleri dinleyiciyle buluştu. Pitching jürisinde olan Sorfond Proje Yöneticisi Per Eirik Gilsvik ile Tribeca Film Festivali ve Les Arcs Film Festivali Artistik Direktörü Frederic Boyer’in ardından Work in Progress’in jüri üyeleri olan Cottbus Film Festivali Program Direktörü ve Berlinale Forum Danışmanı Bernd Buder ile Cannes Film Festivali Director’s Fortnight ve Locarno Film Festivali Seçici Komite Üyesi Anne Delseth’in yer aldığı Work in Progress jüri üyeleri Bosphorus Film Lab direktörü İpek Tugay’ın sorularını yanıtladılar.

“PROJELERİ DEĞERLENDİRİRKEN BİRÇOK FAKTÖRÜ AYNI ANDA GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURUYORUZ”

Pitching jürisinde olan Sorfond Proje Yöneticisi Per Eirik Gilsvik, söyleşide ilk olarak Sorfond Yapım Destek Fonu ile ilgili merak edilenleri cevapladı. Gilsvik, başvuru için gereken ön koşullardan bahsederek, fonun küresel ölçekte olduğunu belirtti ve projeleri değerlendirirken birçok faktörü aynı anda göz önünde bulundurduklarını söyledi. Aynı zamanda Films From the South Festival’inde programlamadan sorumlu olarak da görev alan Gilsvik filmleri seçerken seyirciyi düşündüklerini ve herkese uygun hikayeleri barındıran filmleri seçtiklerini söyleyerek festivallerde ise seyircilere ihtiyaçları olduğunu belirtti.

“BENİM İÇİN ASIL MESELE FİLMİN KENDİSİNİ ANLATMASI”

Pitching jürisinden bir diğer isim Frederic Boyer de ilk olarak artistik direktörün sorumluluklarına ve beklentilerine dair soruyu yanıtladı. Avrupa’daki film festivallerinde genelde aynı filmlerin gösterildiğini belirten Boyer, Tribeca Film Festivali’nde ise daha farklı filmler almaya dikkat ettiklerini vurguladı. Festival için film seçme sürecinin kendileri açısından eğlenceli geçtiğini ve bu süreç boyunca birbirinden farklı hikayeleri olan yüzlerce film izlediklerini ifade eden Boyer, “Filmleri ekipçe izliyoruz ve karara ortak varıyoruz” dedi. Festivale film seçerken dağıtımcı veya satış temsilcisinin olmasının herhangi bir artısının olmadığını belirten jüri üyesi, “Benim için asıl mesele filmin kendini anlatması” diyerek, filmin konusuna, hikayenin işlenmesine, prodüksiyon değerine bakarak seçim yaptıklarını anlattı.

“İYİ FİLM KÖTÜ FİLM YOKTUR, ÖNEMLİ OLAN ANLATILMAK İSTENEN MESELEDİR”

Cannes Film Festivali Director’s Fortnight ve Locarno Film Festivali Seçici Komite Üyesi Anne Delseth, konuşmasında ilk olarak seçim komitesinde yer alan birinin nasıl çalıştığını ve filmleri seçme kriterlerinde nelere dikkat ettiklerini anlattı. Cannes Film Festivali’nde film seçme sürecinin dünyadaki diğer film festivallerine göre daha farklı bir sistemle işlediğini belirten Delseth, festivale her sene yaklaşık 2000 uzun metraj filmin başvurduğunu ifade etti. Mayıs ayında başlayan festivalin yoğun çalışmalarına Şubat ayında başladıklarını ve Nisan sonuna dek programlamayla uğraştıklarını açıklayan Delseth, bunun yanı sıra yıl içerisinde dünyanın çeşitli yerlerinde gerçekleştirilen film festivallerine de giderek jüri üyesi olduklarını veya filmleri Bosphorus Film Lab gibi marketlerde yer alarak keşfettiklerini söyledi. Delseth konuşmasında film seçimlerinin festivallerin kimliğiyle de alakalı olduğunu bahsederek “İyi veya kötü film diye bir şey yok. Önemli olan o filmin anlatmak istediği meselesi” diyerek filmlerin anlatmak istediği güncel bir meselesi olması gerektiğini belirtti.

“PROJELER BİR ÇOK FİLM MARKETİNDE BİRDEN YER ALMAMALI VE BİRKAÇ SENE İÇİNDE BİTİRİLMELİ”

Cottbus Film Festivali Program Direktörü ve Berlinale Forum Danışmanı Bernd Buder de söyleşide yer alan diğer Work in Progress jüri üyesiydi. Cottbus Film Festvali’nin programındaki filmleri oluştururken ulusal festivallere gittiklerini ve bunun yanı sıra film marketlerini ziyaret ettiklerini açıklayan Buder, izleyip çok beğendikleri filmler olduğu takdirde de bunların yönetmenlerini kendilerinin davet ettiğini söyledi. Festivaldeki amaçlarının hem usta yönetmenlerin hem de genç yeteneklerin filmlerini bir araya getirmek olduğunu vurgulayan Buder, festival boyunca yönetmenler ve endüstri profesyonelleri arasında dostluk yaratma hedeflerinin de olduğuna değindi. Projelerin film marketleri ve pazarlarda yer alması konusunda da önemli açıklamalar yapan Buder, ilk veya ikinci filmini çekenlerin çok dikkatli olması gerektiğinin altını çizerek iki veya üç pazardan fazlasında yer alınmamasını, projelerin en fazla birkaç sene içinde bitirilmesi gerektiğini tavsiye etti.

KURGUNUN BAŞARILI İSMİ “AYRİS ALPTEKİN” INSTAGRAM’DA SORULARI YANITLADI

26 Ekim Pazartesi gününün üçüncü ve son etkinliği ise festivalin Instagram hesabında kurgucu Ayris Alptekin’in katılımıyla gerçekleşti. Alptekin canlı yayında, Bosphorus Film Lab direktörü İpek Tugay’ın sorularını yanıtladı.

“BAŞARILI BİR FİLM İÇİN YÖNETMEN VE KURGUCUNUN UYUMU ÖNEMLİDİR”

Ayris Alptekin projelere dahil olma sorusuna dair gelen soruya farklı bir cevapla yaklaştı. Bir kişinin estetik veya hayal dünyasının kendisiyle uymasını beklemediğini belirten Alptekin, karşısındaki kişiyle fikirleri tezat dahi olsa projenin kendisini heyecanlandırması durumunda projeye yaratıcı katkılar sunabildiğinin altını çizdi. “Beni heyecanlandıran insanlarla çalışmaya çok hevesli oluyorum” cümlesini kuran Alptekin, kurgu sürecinde çalışma metotlarından bahsetti. Başarılı bir filmin ortaya çıkması için yönetmen ve kurgucunun uyumunun önemini verdiği örneklerle anlatırken, kurgu sürecinde tuttuğu notlardan ve içinde bulunduğu durumlara yarattığı isimlerden bahsetti.

BOSPHORUS FİLM LAB ETKİNLİKLERİNDE 27 EKİM SALI

Bosphorus Film Lab’ın dördüncü gününde ilk etkinlik festivalin Instagram hesabında gerçekleşecek. 12.00-13.00 saatleri arasındaki canlı yayının konuğu senarist ve yönetmen Gizem Kızıl olacak ve Bosphorus Film Lab direktörü İpek Tugay’ın sorularını yanıtlayacak.

Günün ikinci etkinliğinde ise 15.30-16.30 saatleri arasında yeteneklerin ve yaratıcıların projelerini geliştirmelerinde destek sağlamak ve eğitim vermek amacı ile kurulan Less Is More platformunun Yönetici Ortak ve Artistik Direktör’ü Antoine Le Boss, bağımsız film projeleri için yazı aşamasındaki kısıtlamaları itici güç olarak kullanmayı öğretmeyi hedef alan Film Projeleri İçin Yeni Bir Perspektif başlıklı bir sunum gerçekleştirecek.

Bosphorus Film Lab’da yarının üçüncü ve son etkinliği ise 17.00-18.00 saatleri arasında Berlinale Talents iş birliği ile gerçekleştirilecek. Her yıl Dünya’nın dört bir yanından yaratıcıları ağırlayan ve etkili bir program sunan Berlinale Talents Program Direktörü Florian Weghorn, daha önce Berlinale Talents programına seçilen ve projesini sunma fırsatı elde eden Yapımcı Sinem Altındağ ile Lokal Yeteneklerin Keşfi üzerine sohbet ederken Türkiye’deki yeteneklerden ve lokal yeteneklerin evrensel sinema ağında yer edinirken geçtikleri süreçlerden bahsedecekler.