Boğaziçi Film Festivali'nin artistik direktörü Emrah Kılıç, AKŞAM'a konuştu: Toplumun her kesimine hitap ediyoruz

Boğaziçi Film Festivali 10. kez sinema seyircisiyle buluştu. Festivalin artistik direktörü Emrah Kılıç, AKŞAM'a misyonlarını anlattı: ''Toplumun her kesimine ve her türden filmlere ilgi duyan sinemaseverlere yönelik, kibirden uzak, ayakları yere basan ve bilet satışları üzerinden kâr amacı gütmeyen bir anlayışı benimsedik.''

RÖPORTAJ: ERÇİN DAĞ EYSEN

Dünden bugüne festivali nasıl değerlendirirsiniz?

Festival ilk yılında sadece ulusal kısa film yarışmaları ve uzun film gösterimleriyle ortaya çıktı, ikinci yılında ise uluslararası kısa yarışmayı da ekleyerek devam etti. Üçüncü yıldan başlayarak uzun metraj yarışmalar da açıldı ve dördüncü yılda Bosphorus Film Lab ile devam ettik. Onuncu yılında ise festivalin tüm bölümlerini, yarışmalarını, endüstri bölümünü oturtmayı başardık.

Festivalin geldiği noktadan memnun musunuz?

İlk yıllarda, festivalin artistik bakış açısı, seçkileri, söyleşileri biraz karışık ve düzensiz bir haldeydi. Organizasyon anlamında da eksikleri vardı ancak bunlar yeni bir festival için anlaşılır ve kabul edilebilir şeyler. Geldiğimiz noktada ise artık her anlamda oturmuş, tecrübeli ve ne yaptığını bilen, kararlarını tutarlı bir şekilde alabilen ve stratejik olarak büyüyen bir festival haline geldik.

Festivalde ne gibi değişimler söz konusu?

Öncelikle biz yola çıkarken yeni yetişecek olan, eline kamerayı almak isteyen, bu alana ilgi duyan genç sinemacılara destek olmak üzere yola çıktık. Dolayısıyla kısa filme ve kısa filmcilere destekler verdik, hâlâ da veriyoruz, söyleşileri ve ustalık sınıflarımızı bu minvalde oluşturduk, bir okul işlevi de görmeye çalıştık. Uluslararası kısa film yarışmamızı açtığımızda ise amacımız dünyanın en iyi festivallerinde gezen ve ödüller alan kısa filmcileri İstanbul'a getirerek onlarla bizim kısa filmcilerimiz arasında bir etkileşim sağlamak bir tanışıklık yaratmak ve motivasyonlarını artırmaktı. Sonraki yıllarda uzun metraj yarışmalarımızı açmamızla birlikte bunu ulusal sinemamızın önemli isimleri ve yeni kuşak genç sinemacılar için de yapmak üzere çalışmaya başladık.

Festivali diğer festivallerden farklı kılan nedir?

Ulusal sinemamıza elimizden geldiğince destek sağlamak üzere yola çıktık. Diğer yandan da biz gerek programımızla, gerek söylemlerimiz ve attığımız adımlarla sadece dar bir izleyici kitlesine, belirli bir zümreye değil, toplumun her kesimine ve her türden filmlere ilgi duyan sinemaseverlere yönelik, kibirden uzak ayakları yere basan, kendi kültüründen beslenmeye çalışan ve bilet satışları üzerinden kâr amacı gütmeyen bir anlayışı benimsiyoruz. Son olarak da tıpkı festivalimiz gibi genç bir ekibe sahibiz. Aynı zamanda da tecrübeli hale geldik.

GODARD'IN FİLMLERİ SEÇKİDE

Bu yıl hangi içerikler ön planda?

Bu yıl ulusal yarışmada üçü dünya prömiyeri, biri Türkiye prömiyeri olmak üzere İstanbul'da ilk kez gösterilecek 10 film yer alıyor. Bu seçkideki beş filmin ilk film olmasını da çok özel buluyorum. Bunun yanı sıra uluslararası yarışmadaki 10 film de Türkiye prömiyerlerini Boğaziçi Film Festivali'nde gerçekleştirecek. Onur Konuğu olarak İstanbul'da ağırladığımız yönetmenler Lav Diaz ve Ildiko Enyedi'nin son filmlerinin yanı sıra geçtiğimiz eylül ayında kaybettiğimiz Fransız Yeni Dalgası'nın öncülerinden Jean Luc Godard'ın anısına yönetmenin çektiği ilk ve son uzun metraj filmlerini seçkiye dahil ettik.