Bir büyük düşüner ve hayranları!

Ne de çok hayranı ve seveni var Üstad Necip Fâzıl'ın!

Muzaffer Doğan

Devlet başkanından tutun da, dağdaki çobana kadar!

Koca bir hayranlar ordusu!

50 yıl önce tanıdım üstadı.

50 yıllık Üstat okuyucusuyum,

anlayacağınız.

Okumakla kalmadım, hakkında yazılar yazdım, konuşmalar yaptım, tanıtıcı faaliyetlerde bulundum.

Bu yarım asırlık zaman diliminde, gördüğüm şudur:

- Sevenlerinin ve hayranlarının büyük çoğunluğu, ya birkaç şiirini sevmiş, ya bir esprisine hayran olmuş; eski nesillerden bir çoğu ise, bir hitabe veya konferansının tesiri altında kalmış.

- Kimisi, mahkemelerde hâkimlere kök söktüren müdafaalarını dinleyip coşmuş!

- Kimisi, ceberut tek parti diktatörlerine ve diktatörlüğüne başkaldırısına hayran olmuş.

- Elbette, Üstat'ın bu cephelerine, bu hususiyetlerine hayran olmamak mümkün değil. Bu yönleri, elbette sevilmeye ve hayranlığa değer.

- Ancak, Üstadın şiirimizdeki müstesna yeri, mevkii ve şiire biçtiği memuriyet ve tefekkür cephesi okunup, doğru anlaşılmadıkça; şairlerden iyi bir şair deyip geçildikçe, Üstadı anlamak mümkün olmaz.

"Ver cüceye,onun olsun şairlik,

Şimdi gözüm büyük sanatkârlıkta!" derken, neyi anlatmak istemişti acaba Üstat Necip Fâzıl?

- "Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış;

Mârifet bu, gerisi hep çelik çomakmış." derken, ne anlaşılıyorsa, işte büyük sanatkârlık odur, Üstat için.

- Tesbit ettiğim önemli bir husus: Gerek, Üstat'ın dâvâsına muhâlif cephede, gerekse, dost sanılan cephede, Üstad'ın "Mütefekkir" tarafı hep görmezden gelinmiştir ve gelinmektedir.

- Düşman cephenin niyetini tahmin etmek zor değil!

Asıl acı olanı, dâvâsına dost olduğu sanılan çevrelerin, hasetlikten, kıskançlıktan, ahmaklıktan, bencillikten, sığlıktan, kaynaklanan tutumları!

- Üstadın bu büyük tefekkür tarafının, genç nesiller tarafından bilinmemesi için, iki taraf da, adeta ağız birliği etmişçesine, sükût külü dökmüşlerdir, Üstadın eseri ve tesiri üzerine.

- Üstat, gerçekten de, sistemli bir biçimde sükût suikasdına maruz kalmış bir fikir,

sanat ve dâvâ adamıdır.

- Âhir ömründe, şöyle hayıflanıyordu:

"Lâfımın dostusunuz, çilemin yabancısı;

Yok mudur sizin köyde, çeken fikir sancısı?"

- 2021 yılının Mayıs ayı geçeli hayli oldu.

Mayıs ayı, Üstadın hem doğum, hem de ölüm ayıdır.

- 38 sene önce, 26 Mayıs'ta uğurlamıştık

Sonsuzluk yurduna üstadımızı.

- Geçen zamanda, hayranları, sevenleri, azalmadı, gittikçe çoğaldı ve çoğalıyor!

- Üstad, elbet her insan, her şair, her fikir ve sanat adamı gibi sevilmeyi, takdir edilmeyi

severdi. Ancak, yakından bilen birisi olarak ifâde edeyim ki;

O, ciddî olarak okunmayı,

doğru ve tam anlaşılmayı her şeyin üstünde tutardı.

Kurusıkı pohpohlamalardan, boş hayranlıklardan, sığ ilgilerden nefret ederdi, tiksinirdi.

- 110 ciltlik Necip Fâzıl külliyatı içinde Üç şiir kitabı vardır:

Çile, Öfke ve Hiciv ve Esselâm. Bir hikâye kitabı.

Senaryo Romanları ve

Aynadaki Yalan romanı.

Yirmiye yakın tiyatro eseri.

- İdeolocya Örgüsü başta olmak üzere, geri kalan eserleri, tefekkürî mâhiyetteki kitaplarıdır.

l Bu kitaplar, Üstad'ın sevenleri ve hayranları tarafından boyuna bakılmak için değil, okunmak, üzerinde düşünmek

ve kafa yormak için,

kendi tâbiriyle

"ciğerinden kalemine kan çekerek"

yazılmış, büyük emeklerin ve çilelerin mahsulüdür.

- Düşüncenin, sanatın sığlaştığı, dâvâ aşk, şevk, çile ve heyecanının unutulduğu, dünyevîleşmenin, karabasan gibi üzerimize çöktüğü bir

dönemi yaşıyoruz!

- Fikre, dâvâya, çileye tâlip olanları, üstad'ın bereketli ve büyük sofrasına çağırıyorum.