SERDAR SAĞLAM
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın organizasyonuyla düzenlenen ve 14 Kasım'a kadar devam edecek olan Beyoğlu Kültür Yolu Festivali'nde yüzlerce etkinlik var. Galataport'tan başlayan 'Kültür Yolu' rotası ise Atatürk Kültür Merkezi'ne (AKM) kadar belirlenmiş. İsterseniz festival devam ederken isterseniz festival sonrasında bu yolu takip ederek, gezinizi önceden bir iki etkinliğe denk getirerek şenlendirebilirsiniz. Beyoğlu'nda mutlaka en az bir iki sergi, bir iki konser ya da tiyatro oyunu ya da sinema salonlarında oynayan güzel bir film vardır.
BOĞAZ'IN EN GÜZEL KIYISI
Karaköy, İstanbul Boğazı ile Haliç'in birleştiği noktada en güzel sahil semtlerinden birisi. Manzarası hem Eminönü Sarayburnu hem de karşı yakada Kız Kulesi ve Üsküdar'a kadar büyüleyici bir şekilde devam ediyor. Sabah yürüyüşe başlamadan evvel kendinize sahilde güzel bir kahvaltı ısmarlayıp biraz enerji depolayın ve güzel deniz havasını ciğerlerinize çekin. Açık güneşli bir havaysa ne güzel! Artık hareket etme vakti geldi. Karaköy İstanbul'un en tarihi semtlerinden birisi. Tophane'de bulunan ve Mimar Sinan tarafından inşa edilen Kılıç Ali Paşa Camii ile tarihi yerleri ziyarete başlayabilirsiniz. Ortadoks Hristiyanların dini merkezi Fener Rum Patrikhanesi olsa da İstanbul'da bir patrikhane daha var. O da Karaköy'deki Türk Ortadoks Patrikhanesi. Bu kurum Kurtuluş Savaşı'na destek olmuş. Buradaki kilisede ilgi çekici ikonalar var. Yürüyüşe devam ederken Çeçeyan Han ve Kemankeş Karamustafapaşa Camii'ni fark edeceksiniz.
KAHVE KARAKÖY'DE GÜZEL
Bu arada canınız kahvaltının üzerine kahve çekmiş olabilir. Karaköy son dönemde restore edilen yapılara eşlik eden kafelerle canlılığını artırdı. Buradaki güzel kafelerin birinde içeceğiniz lezzetli bir kahveyle damağınızı şenlenecek. Osmanlı'da finans merkezi olan Karaköy'de harika binalara ev sahipliği yapan Bankalar Caddesi de bulunuyor. Avrupai görünen cadde ve çevresinde bol bol fotoğraf çekmek çok eğlenceli. İstiklal Caddesi'ne doğru tırmanışa geçmeden önce Hurdacılar Çarşısı'ndan geçerek, Arap Camii'ne de bir uğramak gerekir. Bizans döneminde kilise olarak inşa edilen caminin güzel bir mimarisi var. Öğle yemeği için Karaköy'de hem çok iyi esnaf lokantaları hem de biraz daha el yakan ama tercih edebileceğiniz üst sınıf restoranlar yer alıyor. Dilerseniz sahilde balık ekmek de karnınızı güzelce doyurur. Ya da yemeği İstiklal Caddesi'ne bırakıp tarihi Galip Dede yokuşuna doğru yönelebilirsiniz. Burada iki tercihiniz var; 1875'te açılan tarihin en eski ikinci yeraltı toplu taşıma sistemi olan Tünel Metrosu'nu kullanmak ya da yürümek. Metroyu kullanırsanız Galata Kulesi için geri dönerek yokuş aşağı yürümeniz gerekecek. Galata Kulesi de mutlaka görülmesi gereken yerler arasında. Son dönemde yoğun ziyaretçi talebi nedeniyle önünde zaman zaman kuyruk olabiliyor ama kuleyi girmesiniz bile etrafı oldukça güzel. Kule etrafında oturup bir çay içebilirsiniz. Sırada İstiklal Caddesi var.
İSTANBUL'UN İLK MEVLEVİHANESİ
İstiklal Caddesi'nde ilk durağımız Galata Mevlevihanesi. 1491 yılında İskender Paşa tarafından yaptırılan ve şehirdeki ilk mevlevihane olma niteliği taşıyan müzede Mevleviliğe ilişkin çok sayıda eser sergileniyor. Buradan Narmanlı Han ve Asmalımescid'e doğru yürüyüşe devam edin. Ara sokaklara girip çıkmaya özen göstermelisiniz. Girdiğiniz her sokakta mutlaka dikkatinizi çekecek bir yapıya rastlayacağınızdan emin olun. St. Antuan Kilisesi'ne gelince içeri girmeyi ihmal etmeyin. Burası İstiklal Caddesi'nin simgesi konumunda.
SOKAKLARA GİRMEDEN İSTİKLAL GEZİLMEZ
Galatasaray Lisesi'ne doğru yürürken Pera Hotel tarafına ve Hazo Pulo'ya uğramalısınız. Civarda yemek için harika restoranlar var. Burada öğle yemeğini halledebilir ya da tarihi Çiçek Pasajı'nda oturabilirsiniz. Galatasaray Lisesi'nin karşısında Usta fotoğrafçı Ara Güler'in fotoğraflarıyla süslü Ara Kafe'de oturup bir çay için. Sokakları da ihmal etmeden yaptığınız yürüyüş sizi Taksim Meydanı'na çıkardı. Artık Gezi Parkı'nda ağaçların altında biraz dinlenebilir ve akşam yeni AKM'de varsa güzel bir konsere katılabilirsiniz.