MERVE YILMAZ ORUÇ
Rahmi M. Koç Müzesi'nin, 30. yılına özel olarak hazırladığı Beygir Gücü sergisi kapılarını açtı. İki ana başlık altında ziyaretçileri, sanat ve mühendislik dünyasında büyüleyici bir yolculuğa çıkaran sergi; Rahmi M. Koç Koleksiyonu'ndan At Figürleri ve Rahmi M. Koç Müzesi'nden Otomobil Hikâyeleri" başlıklarıyla ziyaretçilerini bekliyor. Sanat ve mühendislik dünyasını bir araya getiren proje, M.Ö. 2. yüzyıldan günümüze atın sanatta ve mühendislikteki izlerini sürerken 'beygir gücü' kavramıyla otomobilin endüstri tarihindeki dönüşümünü bir arada keşfetme fırsatı sunuyor. Mustafa V. Koç Binası/tarihi Lengerhane Binası'nda yer alan at figürleri bölümü, atın sanattaki yerini keşfe davet ederken; Erdoğan Gönül Galerisi'ndeki otomobil hikâyeleri bölümü, otomobilin 19. yüzyıldan günümüze uzanan mühendislikteki dönüşümünü gözler önüne seriyor. Yerli otomobilin gelişim sürecini de ziyaretçilere gösteren serginin en dikkat çeken eserlerinden biri, gözbebeğimiz TOGG...
Biz de aksam.com.tr ekibi olarak sergiyi küratörleri eşliğinde gezdik. İlk olarak At Figürleri kısmını küratörü Serra Kanyak eşliğinde ziyaret ettik. Bu bölümün ata bir vefa niteliği de taşıdığını söyleyerek sözlerine başlayan Kaynak, "Koleksiyonumuz medeniyeti başlatan, uzak mesafeleri yakınlaştıran ata odaklanıyor. Onun tüm inanç ve kültürlerde nasıl anlam bulduğunu gösteriyor. Burada birçok farklı kültür ve medeniyette hem inanç hem sanat hem de oyun objesi olarak atın nasıl kullanıldığını görüyoruz. At, güçlü ve çevik yapısıyla yüzyıllardır insanlığın ulaşım ve taşıma ihtiyacını karşılarken sanatın da en önemli objeleri arasına girmiş. At temasının sanattaki yeri, antik çağlardan günümüze uzanan geniş bir yelpazeye yayılıyor. At, Antik Yunan'dan Roma'ya, Ortaçağ'dan Rönesans'a kadar farklı dönemlerde ve coğrafyalarda belki de insandan sonra en çok tasvir edilen figürlerden olmuş. Burada yer alan eserlerin çoğu bizim koleksiyonumuzdaki eserler. Ancak Türkiye Jokey Kulübü, Sadberk Hanım Müzesi, İnönü Vakfı ve daha birçok kurumdan bu sergi için ödünç eserler aldık." şeklinde konuştu.
Serginin bu bölümü, henüz kapıdan girmeden önce sulama sistemi için kullanılan bir at figürü ile başlıyor. Biraz ilerleyince 1969 yılında yapılmış bir soyut at heykelini görüyoruz. İçeriye girdiğimizde ise bir kronolojik sıralama var. Burada M.Ö. 2. yüzyıldan günümüze farklı coğrafyalardan ve kültürlerden seçilen at formunda yaklaşık bin adet eser ve görsel sergileniyor. Sadberk Hanım Müzesi'nden gelen ve Helenistik dönemle tarihlenen pişmiş topraktan yapılan eserler ile başlayan süreç Uzakdoğu kukla tiyatrolarında kullanılan at kuklaları, tapınak süslemesi olarak kullanılan atlar, Fransız, İngiliz ve Amerikan atlıkarınca atları, Çin ve Tayland menşeili pişmiş toprak ve seramik atlar, çekçekli ve sallanan oyuncak atlar gibi birbirinden renkli ve ilgi çekici pek çok örnek ile devam ediyor.
Burada özellikle değinmek istediğim birkaç eser var. Bunlardan biri Selçuklu çinisi üzerinde bir şiirle birleşmiş at figürü. Yine Osmanlı dönemine ait bir seramik üzerinde atı görüyoruz. Özel bir panoda ise cam negatifler üzerinde Osmanlı dönemine ait at ve at eğitimi ile ilgili orijinal kareler var. Heykeltıraş Server Demirtaş imzası taşıyan bir at çalışması da burada yer alıyor. Koleksiyon içerisinde Mustafa Kemal Atatürk'e ait binicilik pantolonu ile İsmet İnönü ve Mevhibe İnönü'nün binicilik kıyafetleri de bulunuyor.
Serginin Otomobil Hikâyeleri bölümü 1800'lerin sonundan itibaren teknoloji ve tasarımın değişimini ortaya koyan nadir otomobil örneklerinden bir seçkiyi ziyaretçilerin dikkatine sunuyor. Bölüm, Türk mühendisliğinin sembollerinden Anadol gibi efsanevi modellerden 1881 yapımı Benz Tricycle'a, 1918 yapımı Ford Model T'den 1990 yapımı Dodge Viper'a kadar 35 otomobilin yer aldığı zengin bir seçki içeriyor. 19. yüzyıldan bugüne otomobil endüstrisinin gelişimini anlatmak istediklerini söylen Otomobil Hikayeleri bölümünün küratörü Gözde Akyüz ise şunları aktardı: "Bizim ana temamız Beygir Gücü... Ziyaretçilere burada atın estetik gücünü gösterirken bir yandan da atın gücünün insan tarafından nereden nereye getirildiğine şahit olacağız. İçeride 3 beygir gücündeki 1902 model elektrikli aracımız da var, 1663 beygir gücünde bir pist canavarı olan 2024 model bir araç da var. Koleksiyonu belirlerken otomobil endüstrisindeki mihenk taşlarını seçmeye özen gösterdik.
Müzenin klasik otomobil koleksiyonu zaten çok biliniyordu. Bu sergi için başka kurumlardan da destek istedik. Ana salonda dünya otomobillerinin gelişimini anlatmaya çalıştık. Salonun devamında ise yerli otomobilde nereden nereye geldik paylaşmak istedik. Otomobilin günlük hayatın bir parçası haline gelirken nasıl bir tutkuya dönüştüğünü de gösteriyoruz. Sergi içinde oyuncak ve model otomobiller de var. Fransa, Almanya, ABD gibi ülkelerden farklı tasarımların eserleri yer alıyor. Her yaş grubuna hitap etmesi adına bu kısımlar önemli. Önder Küçükerman tabiriyle 4 nalın 4 tekerleğe nasıl dönüştüğünü ve zaman içinde nasıl büyük bir endüstri haline geldiğini görüyoruz."
Otomobil Hikâyeleri bölümü yerli otomobillerle son buluyor. Burada ilk olarak Anadol karşılıyor sizi. İlginç tasarımıyla her yerde göremeyeceğiniz ödüllü araba Böcek ve dünya turu yapmış bir Land Rower Defender da serginin ilginç parçalarından. Ve tabiki gözbebeğimiz TOGG da bu ilgi çekici tarihi seyrin en özel misafiri.