Bazen Tom Hanks bile yetmiyor

Derya Canan Güzel
derya.guzel@esmedya.com.tr

Uzun süreden beri en çok beklenen ve üzerinde en çok konuşulan film nihayet vizyona geldi. ‘Da Vinci Şifresi’ ve ‘Melekler ve Şeytanlar’dan sonra Dan Brown’un romanından uyarlanan üçüncü film ‘Cehennem’ (Inferno) yine Ron Howard’ın yönetmenliğiyle karşımızda. 

Filmin konusuna geçmeden önce merakları gidermek için birkaç kelam etmek gerekirse ‘Da Vinci Şifresi’nin büyüsüne pek yaklaşamamış, bir Bourne filmi izlediğimizi düşündürten kaçma-kovalama sahnelerinin ağırlıkta olduğu bir yapım ‘Cehennem’.

Ünlü semboloji uzmanı Robert Langdon, Floransa’da bir hastanede hafızası kaybolmuş bir halde uyanmasının ardından olaylar hızla gelişiyor ve Dante’nin tasvir ettiği cehennemin yaşandığı halüsinatik bir rüyanın da etkisiyle içine çekildiği bulmacayı çözmeye başlıyor. Eksantrik işadamı Betrand Zobrist’in dünyayı kurtarmak için yaratmaya çalıştığı salgın sonucu dünyanın başına gelecek felaketi ve yaşanacak cehennemi önlemek üzere Langdon’ın Floransa’dan Venedik’e ordan da İstanbul’a yüksek tempolu bir kaçış ve ‘dünyayı kurtarış’ hikâyesi izliyoruz.

Mantıklı bir yer bulamıyorum

Aksayan yönlerine rağmen filmin izlenilirliği sağlayan bir Tom Hanks faktörü var; ancak sıkıcı ve didaktik semboloji uzmanı Robert Langdon ne yazık ki Hanks’in kendini gösterdiği en iyi rolleri arasında değil.

İlk iki filmde olduğu gibi bu filmde de Tom Hank’e yine bir güzel eşlik etmekte. İlk filmde Hanks’e Audrey Tautou eşlik ediyordu; ikinci filmde Ayelet Zurer, şimdi de ‘Herşeyin Teorisi’ ile dikkatimizi çeken Felicity Jones. Bulmacayı çözerken ana karakter Langdon’a yardım edecek olan doktor Sienna Brooks, oyunculuk açısından fena sayılmazken filmin genel olay örgüsünde ve inandırıcılığında kendine mantıklı bir yer bulamıyor.

Yeni roller renk katıyor

Ben Foster ve Irrfan Khan, yan rollere renk katıyor ancak uzunca bir süre iyi ve kötü karakterler tam olarak netleşemiyor; karakterin oluşturulmasında belki de bilinçli yapılan bu seçim, filmin heyecanını korurken, son kertede bir nevi hayal kırıklığı yaratıyor. Başlarda katman katman açılan ve konu derinleştikçe heyecanlandıran filmin sona doğru gittiği yer ve sıkıştırılmış hissiyatı veren İstanbul sahneleri, filmin genel notunu düşürüyor.

Elbette kötü bir yapım değil ama ilk iki filme nazaran beklentilerimizi karşılamayan, sadece Tom Hanks’in varlığı için izlediğimizi düşündüğümüz bir film oldu ‘Inferno’.. Yine de devam filmi olduğundan seriyi tamamlamak için izlenebilir.