Almodovar’a beş yıldız! 

Derya Canan Güzel
derya.guzel@esmedya.com.tr

Başrollerinde Zerrin Tekindor, Nejat İşler ve Serenay Sarıkaya’nın yer aldığı Umur Turagay’ın son filmi ‘İkimizin Yerine’den sonra vizyona girmesini büyük bir heyecanla beklediğim Almodovar filmi ‘Julieta’ da bugün itibarıyla izleyiciyle buluşuyor. Konu olarak kadınlara daha çok hitap edecek bu iki filmin ortak noktası ise bir kadının en kırılgan olduğu zamanlara, aşka, anneliğe ve bir anne kalbinin yaşadıklarına odaklanması… 

  90’lı yıllardan aklımızda kalan birçok müzik klibinin yönetmenliğini yapan ve en son ‘Karışık Pizza’ filmini yöneten Umur Turagay, yıllar sonra ‘İkimizin Yerine’ ile sinemaya sağlam bir geri dönüş yapıyor. Tabii bu başarıda başroldeki üç önemli ismin etkisini de göz ardı etmemek gerek. Zaten Serenay Sarıkaya ve Nejat İşler’in olduğu bir aşk filminin izleyici çekmede zorlanmayacağı aşikâr. Yalnız sadece oyuncularla bitmiyor; görüntülerden diyaloglara, hikâyenin anlatımından kurgusuna kadar filmin adeta akıp gittiğini söylemek mümkün. Filmin konusu, küçük bir şehirde yaşayan bir genç kızın öğretmenine âşık olmasıyla birlikte değişen ve aslında hiç kendine ait olmamış hayatını fark edişini konu alıyor. Film, cesaretin yanında aşkın getirdiği kırılganlıktan bahsederken bir annenin acısını dindirmek için yaptıklarına, sadece ebeveynleri mutlu etmek üzerine kurulan bir yaşamın eksikliğine şahit oluyoruz. Olay örgüsünde ve karakterlerin betimlenmesinde yer alan birkaç küçük klişeyi saymazsak ‘İkimizin Yerine’nin iyi bir film olduğunu söylemek mümkün. 

  ‘Julieta’ya gelirsek, Almodovar her zamanki gibi yine izledikten sonra bizi darmadağın eden, kafamızda bir dolu soruyla birlikte gözlerimizden süzülen yaşlarla salondan ayrıldığımız bir film yapmış. 1985’te başlayan hikâyede, bir kadının 30 yıllık bir zaman diliminde yaşadıklarını izliyoruz. Hikâyenin ana karakteri Julieta’nın âşık olup evlenişi, eşini trajik bir kazada kaybedişi ve ardından kızının ansızın ortadan kaybolmasının gizemiyle beraber inişleri çıkışlarıyla tüm yaşadıklarını Julieta’nın ağzından dinliyoruz. Hani derler ya ‘anne olunca anlarsın’ diye, film biraz da bunu hissettiriyor izleyiciye... Bazı kaçınılmaz olaylar karşısındaki tepkilerimiz ve her nasılsa en çok da sevdiklerimizin canını acıtmamız kapanmayan yaralara neden oluyor. Almodovar’ın kırılgan kadın hikâyeleri anlatmayı sevdiğini biliyoruz. Yönetmenin filmografisinde diğer filmlerine nazaran bugüne kadar hep ‘Volver’ öne çıkarken son film ‘Julieta’ beş yıldızı kapıyor ve kalbimizde özel bir yer ediniyor. Mavilerden sarı tonlarına giden bir görsel mükemmellik içinde, başrol oyuncularından Emma Suarez’in her bir sahnede akıllardan gitmeyen oyunculuğu ve Julieta’nın gençliğini oynayan Adriana Ugarte’nin bugünkü Julieta’yı canlandıran Emma Suarez’le ‘bu kadar da olur mu?’ dedirten uyumu filmin öne çıkan noktaları arasında. En başta paylaştığım gibi her iki film de kadın hikâyesi olmasının yanı sıra hayatın hazırladığı sürprizlerden, trajedilerden habersiz yaşanılanları duygu yüklü bir anlatımla beyazperdeye taşıyor. Daha fazla spoiler vermeden, bu hafta sonu romantik film izlemek isteyenler için ‘İkimizin Yerine’ ve ‘Julieta’ haftanın en iyi alternatifleri…