RÖPORTAJ: BEDİR ACAR
90'lı yıllarda, mesleğe yeni başlamış bir gazeteciyken mide kanaması geçirdiğimde bir tıp doktoru olarak ilk temasa geçilen isimdi Prof. Dr. Hüsrev Hatemi...
Kendisi hatırlamaz, zira hastalardan bir hastaydım onun için ancak benim için o doktorlardan bir doktor olmanın ötesine geçecekti.
'Hocam niçin yavaş konuşuyorsunuz' diye soranlara 'Ben yavaş konuşmuyorum ki siz hızlı konuşuyorsunuz' diyen nüktedanlığıyla, tadına doyum olmayan edebiyat ve sanat sohbetleriyle, beşeri münasebetlerdeki özeniyle, unutulmaz hatırat kitaplarıyla ışıldayan bir deniz feneriydi Hüsrev Hatemi...
İhtisas alanı olan hekimlikteki araştırma ve incelemeleriyle önemli bir konuma sahip olmakla birlikte, edebiyatımıza nevi şahsına münhasır bir ses ve renk getiren şiirleri, denemeleri, hatıra kitapları, sohbetleri ve yetiştirdiği talebeleriyle medeniyet dünyamızda unutulmaz bir yer edinen Hüsrev Hatemi bu yılki Necip Fazıl Saygı Ödülü'nün sahibi oldu.
'Şiirlerinizi nasıl yazıyorsunuz' diye sorulduğunda 'Doğan şiirler vardır, ilhamla, fışkıran şiirler bir de inşaat şiirleri' diyen Hatemi hocamızla Necip Fazıl üzerinden geçmişe kısa bir yolculuk yaptık.
Necip Fazıl ismi sizin dünyanızda ilk ve nasıl yer etti?
Necip Fazıl adını benim lise eğitimim sırasında edebiyat öğretmenleri atlarlar kötü veya iyi bir şey söylemezlerdi.
Eski bir edebiyat ders kitabında "Kedim ayak ucumda" şiirini görmüş, bizim edebiyat kitabından neden çıkarıldığını anlamamıştım.
Sorduğum, öğretmen olmayan iki büyüğüm «muhalif sayılıyor» diye açıklamıştı. Halbuki ben 1950'de ilkokulu bitirmiştim. Lise yıllarım 1950-1956 yılları arasına rastlamıştı. Yani Menderes'in Başbakanlık yılları... Basından izlediğim kadarıyla Kısakürek ile Menderes arasında bir ihtilaf yoktu. Bu soruyu araştırmayı lise sonrasına bıraktım. Üniversite yılları başlayınca Necip Fazıl'ı seven arkadaşlar tanıdım.
Onlardan biri ile Eminönü öğrenci lokalinde bazı toplantılara gittim ve Necip Fazıl Kısakürek'in çekinilecek bir isim olmadığını anladım.
GERİCİ DİYENLERE KULAK ASMA!
Tıp Fakültesinden 1962 de mezun oldum. Çapa'da benim üst kıdemlim Prof. Dr. Süleyman Yalçın o yıllarda (1962) kadrosuz doçent idi. Onun üst kıdemlisi Prof. İlhan Ulagay idi. Bir gün mesai bittikten sonra rahmetli Süleyman Yalçın, bir köşeye çekerek ayaküstü 15 dakika beni tanımaya çalıştı.
Bu konuşmada eğer edebiyata meraklı isem Necip Fazıl'ın da şiir ve düzyazılarını tanımam, ona gerici diyenlere hiç kulak asmamam gerektiğini söyledi.
Bu konuşma benim üzerimde olumlu etki yaptı.
AĞLATAN 'ŞOL CENNETİN IRMAKLARI'
Aradan 30 yıl geçecek AKM de bir Klasik Türk Müziği korosu dinlerken Süleyman Yalçın hoca ile yan yana düşecek ve koro "Şol Cennetin Irmakları" ilahisini söylerken Süleyman Yalçın'ın gözlüğünü çıkarıp gözlerine mendil bastırarak ağladığını görünce Hocanın samimi duygusallığından yine etkilenecektim. 1962'den sonra Haseki Tedavi Kliniği'ne geçtim. Yıllarca birbirimizi çok az gördük.
Tanımaya başladığınızda nasıl bir Necip Fazıl ile karşılaştınız?
1974'te askerlik görevim bitince Cağaloğlu'na çıkarak Necip Fazıl kitaplarıyla tanıştım. Bu tanışmayla da Necip Fazıl Kısakürek'in sadece bohem bir genç şair iken Abdülhâkim Arvâsi etkisiyle İslam inancına bağlanmış bir kişi olmadığını, Osmanlı tarihi, Fransız İhtilalı, İslam tarihi ve güncel siyasi olaylar hakkında da düşünmüş ve düşünce eseri yazılar ortaya koymuş olan bir şair-yazar olduğunun bilincine eriştim. Sultan Abdülhamid'in beceriksiz bir müstebid, Vahdettin'in ise hain olduğuna inandırılmış bir gençlik kitlesinin hiç değilse yarısına Abdülhamid'in sınırları korumak için elinden geleni yaptığını ve Vahdettin'in de hain değil, sadece talihsiz olduğunu öğreten yazarların başında Necip Fazıl vardır. Abdülhakim Arvasi'nin bir soruya cevabı ve etkileyici bakışları Necip Fazıl'ı nasıl etkilemişse, onu inancına çekmiş ise Necip Fazıl da bu mıknatıs etkisini milletin başka fertlerine geçirmiştir. Bu sebeple Necip Fazıl'dan etkilenenler Arvasi'den de etkilenmiş sayılırlar.
ÖDÜLLERİN YILLAR BOYU DEVAMINI DİLERİM
Necip Fazıl Saygı Saygı Ödülü'nü nasıl karşıladınız?
TürkMedya'nın Necip Fazıl ödülleri tesis etmesi çok etkili olmuş bir yazarı unutturmamak gibi önemli bir gayeye yönelik çok olumlu bir davranıştır. Bu ödüllerin yıllar boyu devam etmesini dilerim. Bu ödüllerden birinin de bana verilmesi ömrümün son devrinde bana da mutluluk sebebi olmuştur. TürkMedya'ya ve ödül jürisine çok teşekkür eder, Necip Fazıl Kısakürek ve Süleyman Yalçın'ın ruhlarına rahmet dileklerimle hürmetlerimi sunarım.