RÖPORTAJ: BEDİR ACAR
Bir yazımda değinmiştim; TRT'nin dijital platformu 'tabii'de 13 bölüm halinde yayınlanan 'Akif' dizisi, istiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy namına bugüne kadar yapılanlardan farklı, bambaşka bir enerji ve işleyiş biçimiyle seyirciyi cezbeden bir yapım oldu. Senaryodan sanat yönetimine, oyunculuktan dramatik ve estetik unsurlara kadar nitelikli, iyi çalışılmış, olay örgüsü anlaşılır bir eserin vücuda getirilmiş olması önemliydi. Evvelinde 'Akif' adına bu olgunlukta ve genişlikte bir dizi film bulunmadığı için bir ilke de imza atılmış oldu.
Fikret Kuşkan'ın yetkin bir oyunculuk performansıyla Mehmet Akif Ersoy'a rol verdiği dizinin yönetmen koltuğunda oturan isim ise Selahattin Sancaklı.
Gerçek hadiselerden ve Akif'in şiirlerinden ilhamla hazırlanan dizi, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş yıllarının (1913-1924) en çalkantılı dönemlerinde geçiyor.
Dizide bir yandan ailesini ayakta tutmaya çalışan, diğer yandan Sebîlürreşâd'daki yazılarıyla Milli Mücadele'ye destek veren Akif'in zorluklar karşısındaki imtihanına, mücadelesine, fikir çilesine şahit olduk.
Bu haliyle yakın tarihimizin en etkin ve etkili karakterlerinden birini, yazdıklarının ve hakkında yazılanların dışında, ilk defa bir drama eserinde bu denli yakından izleme fırsatı yakalamış olduk. Necip Fazıl Jüri Heyeti de bu çabayı gördü ve yönetmen Selahattin Sancaklı'yı Necip Fazıl Görsel Sanatlar Ödülü'ne layık buldu. Sancaklı ile ödülü konuştuk.
Necip Fazıl ismi sizin dünyanızda nasıl bir yere tekabül ediyor?
Türk şiirinin modernleşmesinde yeri önemlidir. Benim açımdan da kültürümüze katlı sunan her çaba değerlidir.
Necip Fazıl adına ödül verilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Edebiyatçıların, sanatçıların adının yaşatılmasını önemsiyorum. Biz de aslında aynı amaçla, bir vatan şairinin, Mehmet Akif'in hikayesini çektik. Onun etkisini, genç nesillere ulaşabilecek bir anlatımla, bugünlere taşımak istedik.
Ödülün size tevdi edilmesi hakkında neler söylersiniz?
Çabamızın değerli bir jüri tarafından görülmesi ve değerlendirilmesi beni çok mutlu etti. Mehmet Akif Ersoy'un şahsı etrafında gelişen sosyal kırılmaları, işgal yıllarındaki aydın psikolojisini ve Akif'in ödediği bedelleri, Kurtuluş Savaşı'nda verdiği mücadelenin toplumdaki yansımalarını, kendimce en iyi bildiğimi düşündüğüm sinemayla geniş kitlelere aktarabilmiş olmanın gururunu yaşıyorum. Değerli jüriye tekrar teşekkür ederim.