AKSAM
MERVE YILMAZ ORUÇ
Kabiliyetine ve müzik yeteneğine hayran olduğum biri ile sizi tanıştırmak istiyorum. 10 yaşındaki İpek Nisa Göker... "Mutlak kulak" ve aynı zamanda "sinestet" olan İpek Nisa, muhteşem enerjisi ile çevresine pozitif enerji aşılarken, kendi bestelerini icra ettiği piyano hâkimiyetiyle de dikkatleri çekiyor.
2023 yılında ilk single çalışmasını yapan İpek Nisa, bu kez Ormanda Yürüyen Kız adlı albümünü müzikseverler ile buluşturdu. Genç yaşında büyük işler üreten, kalbindeki ve zihnindeki tüm renkleri dinleyicisi ile buluşturan İpek Nisa'nın albümde altı eseri bulunuyor. Mahmut Orhan ve Gökhan Türkmen'in destekleriyle Gtr Müzik etiketiyle çıkan albümde; Anadolu, Denizlerin Çığlığı, Duygu Yağmuru, Ormanda Yürüyen Kız, Bay Loran ve 6. Senfoni adlı eserler yer alıyor. Bugüne kadar pek çok büyük sahnede dinleyicilerle buluşan İpek Nisa, son olarak Ankara Kültür Yolu Festivali kapsamında CSO Ada Ankara'da Hayaller ve Ötesi konserinde Musa Göçmen Senfoni Orkestrası ile sahne aldı. Burada müzikseverlerin kendisine büyük bir ilgi gösterdiğini söyleyen İpek Nisa, sahnedeyken içinde mutluluktan kelebekler uçtuğunu dile getirdi. Her yaştan dinleyicinin kalbine dokunan İpek Nisa ile albümü ve müzik yolculuğunu konuştuk.
DUYGULARIMI BESTELERE DÖKEMEDİĞİMDE ÜZÜLÜYORUM
Önce seni daha yakından tanıyalım... Müziğe nasıl başladın?
10 yaşındayım. Şu an 5. Sınıfa gidiyorum. Üçüz kardeşiz. Piyano çalmaktan ve beste yapmaktan çok hoşlanırım. Onun dışında ailemle vakit geçirmeyi severim ve doğal taşlara, takılara ilgim var. Müziğe ailemin yönlendirmesi ile başladım. Onlar benim henüz bir yaşındayken müziğe olan ilgimi keşfetmiş. Ninnileri, şarkıları henüz konuşamıyorken mırıldanmaya çalışıyormuşum. Biraz daha büyüdüğümde sanıyorum 4,5 yaşlarında bana bazı müzik aletleri dinletmişler. Ben içlerinden piyanoya ilgi göstermişim. Sesi daha çok hoşuma gitmiş olmalı. Sonra bana org aldılar. Burada sevdiğim şarkıları çalmaya, nota çıkarmaya çalışıyordum. Küçüklükten gelen yeteneğim ailemin sayesinde ortaya çıkmıştı aslında. Bir de ben mutlak kulağım. Bunu da 6,7 yaşlarında Emre Yücelen abim keşfediyor. Daha sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde verdiğim konserimde mutlak kulak olduğumu oradaki hocalarım da tescilledi. Mutlak kulak sayesinde notalara çok hâkimim.
Günde ne kadar saat piyano çalarsın? Nasıl hissediyorsun o anlarda?
Piyanoyu uzun saatler çalamıyorum çünkü ortaokul öğrencisiyim ve haftanın beş günü 8 saat okulum oluyor. Ayrıca haftasonu bir gün de Bilsem'e gidiyorum sabahtan akşama. O yüzden günde bir ya da iki saat çalışabiliyorum. Geçen senelerde günde dört saat çalıştığım oluyordu. Piyano çalmak bana çok iyi hissettiriyor. Hayallere, düşüncelere dalıyorum piyano başında. Aslında benim bir organım gibi, piyano, bir parçam... Ondan uzaklaştığımda çok özlüyorum. Duygularım doluyor ve bunları bestelere dökemediğimde ağladığım oluyor. Piyano benim kalbim.
SAHNEYE ÇIKTIĞIMDA KALBİMDE KELEBEKLER UÇUYOR
Kendi bestelerini yapıyorsun. Beste yaparken sana neler ilham veriyor?
Etrafımda duyduğum her ses bana ilham veriyor. Araba sesi, ayak sesi, cırcır böceklerinin sesi... Ben aynı zamanda sinestet bir çocuğum. Çoklu duyumsama demek. Ben bunu herkeste olan bir şey sanıyordum. Ailemle paylaştım bu durumu. Sonra araştırdık ve sinestet olduğum anlaşıldı. Dokunduğum şeylerden aynı anda koku, tat, melodi alabiliyorum. Bu da beste yapma sürecime katkı sağlıyor. Besteler genelde bir anda aklıma geliyor. Mesela bir mesaj sesinden aklıma bir melodi geliyor, onu hemen piyanomda kaydediyorum. Üzerine doğaçlamalarla bestemi yapıyorum.
Daha önce büyük sahnelere çıktığını biliyorum. Müziğini kalabalıklar içerisinde icra etmek nasıl bir duygu? Ve seni en çok heyecanlandıran sahnen hangisiydi?
Çıktığım her sahne benim için özel. Ama beni en çok heyecanlandıran iki sahneyi özellikle söylemek isterim. İlki Mahmut Orhan abimin sahnesine konuk olduğum zamandı. Maximum Uniq Hall'de orkestra ile sahne almıştım. Hiç olmadığım kadar mutlu olmuştum. Hayallerimi gerçekleştirmiş olmanın da heyecanı vardı. Diğer sahnem ise Karsu Ablamla çıktığım Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava konseri idi. Her sahneye çıktığımda kalbimde kelebekler uçuyor sanki, içim bir gurur ve coşku ile doluyor.
Kardeşin de keman çalıyor. Birlikte müzik yapıyor musunuz?
İlay kardeşim keman çalıyor ve birlikte çalıştığımız dönemler oluyor. Aslında İnci'nin de müzik yeteneği var. O da mutlak kulak. Bizim üçümüzün bir grubu var aslında, Mutlu Mutlaklar diye... Hem mutluyuz hem de mutlak kulağız. Ama İnci daha çok dinlemeyi seviyor, bazen bize eşlik ediyor. İlay ile de profesyonel bir şey yapmayı düşünmedik ama zaman ne gösterir bilemiyorum.
ANADOLU VE DENİZLERİN ÇIĞLIĞI FAVORİLERİM
Albümü konuşalım. Ormanda Yürüyen Kız... Albüm yapma fikri nasıl ortaya çıktı?
Ben 8 yaşındayken ilk single çalışmam çıktı, Savaşlar Dursa adında. Albümüm ise daha çok yeni. Bir sosyal medya hesabım var, annem yönetiyor. Buraya bazı dönüşler olmuş, albüm konusunda. Daha sonra Mahmut Orhan Abim de ailemle konuşmuş ve benim geleceğim için albüm yapmanın bir katkısı olacağını düşünmüşler. Sonra annem ve babam bana sordu. Albüm fikri hoşuma gitti ve yapmaya karar verdik.
Albümdeki eserler ne zaman bestelendi? Eserlerine isimleri koyarken nasıl karar verirsin? Ve senin en sevdiklerin hangileri?
Burada farklı zamanlarda bestelediğim eserler yer alıyor. Kimi 7 kimi 8 kimi ise 9 yaşında bestelediğim eserler. İsimleri koyarken genelde bana hissettirdiği duygudan yola çıkarak karar veriyorum. Bazen de hayali karakter isimleri aklıma geliyor ona göre koyuyorum. Bütün eserlerim benim için kıymetli. Hepsinin yeri ayrı ama Anadolu ve Denizlerin Çığlığı favorilerim.
İçlerinden bazılarının hikâyesini anlatmak ister misin?
Denizlerin Çığlığı, Bay Loran ve ilk single çalışmam Savaşlar Dursa'dan bahsetmek isterim. Denizlerin Çığlığı adlı besteme, İstanbul'daki bir yolculuğum ilham verdi. Deniz kenarında bir yerde mola vermiştik, bir şeyler yiyorduk. Vapur sesleri geliyor, atmosfer çok güzeldi. Daha sonra burnuma kötü bir koku geldi. Bunun ne olduğunu sordum, anne ve babama. Denizin kirli olduğundan ve kokunun buradan geldiğinden bahsettiler. O an çok üzülmüştüm. Ve aklıma bir melodi gelmişti. Daha sonra bu melodi üzerinden Denizlerin Çığlığı'nı besteledim. Bay Loran ise oyun oynarken aklıma gelen bir karakter Loran... Uçmayı çok seven Loran, kuşların kanatlarına tutunarak gökyüzüne çıkıyor. Ve mutlu bir gezinti yapıyor. Buradan ilhamla besteledim. Savaşlar Dursa ise 7 yaşında yaptığım bir bestem. O dönem Ukrayna- Rusya Savaşı başlamıştı. Dünyanın birçok bölgesinde zaten savaş vardı. İnsanlar ölüyordu, açlık çekiyordu... En çokta çocuklara üzülüyordum. O yüzden bu besteyi hazırlamıştım.
BÜTÜN HAYALLERİM MÜZİKLE İLGİLİ
Albüme dönüşlerden memnun musun? Gelecekle ilgili hayallerin neler?
Çok güzel dönüşler alıyorum. Beni gören herkes 'albümün çok güzel olmuş' diyor. Benim bütün hayallerim müzikle ilgili. Şu anda da bu hayallerimden bazılarını gerçekleştiriyorum zaten. Bu da beni motive ediyor.
Bu müzik yolculuğunda sana en büyük desteği kimler verdi ve veriyor?
Ailem en büyük destekçim. Ama bana destek veren etrafımda birçok kişi var. İlkokuldan ortaokula kadar birçok öğretmenim ve okul müdürüm, arkadaşlarım hep yanımda oldu. Okuldaki müzik öğretmenim braille notalar konusunda yardımcı oldu. Piyano eğitimim konusunda Doç. Elif Gökçe Türkili gönüllü destek veriyor. Yine eşi Erman hocam müzik kültürü hakkında bilgiler veriyor. Bilsem'den Serkan öğretmenim de desteklerini esirgemiyor. En büyük destekçilerimden biri Mahmut Orhan Abim. İlk konserimi onun sahnesinde verdim. Hatta bana akustik piyano aldı. Bestelerimi daha güzel yapayım diye. Sonra yine Gökhan Türkmen ve Gtr Müzik ailesi hep yanımda idi. Hepsine çok teşekkür ederim.