Sosyal bilimlere gerek var mı?

Süleyman İnan'ın kitabı, sosyal bilimler alanında tartışmalı hemen hemen her konuya değiniyor. Türkiye perspektifi sunan kitap, alanında saygın isimlere yer vermesi, ülkemize mahsus girişimleri ve problemleri ele alması yönüyle öne çıkıyor.

AKŞAM GAZETESİ

Günümüz teknolojik gelişmeleri, dijital dünyadaki yenilikler ve yapay zeka uygulamaları hepimizin başını döndürüyor. Bilimin pratik sonuç ve yarar üzerinden değerlendirildiği bir zamanda yaşıyoruz ve fen-teknoloji alanındaki bu ilerlemeler sosyal bilimlere yönelik eleştirilerin iyiden iyiye yükselmesine yol açıyor. Sosyal bilimlerin "gereksizliği" üzerinden yapılan tartışmalar hiç olmadığı kadar güçlü, sosyal bilimler belki de hiç olmadığı kadar tehdit altında. Üniversite bölümleri kapanıyor, kadrolar daraltılıyor; sosyal bilim çalışmaları çoğu zaman laf kalabalığı ve önemsiz faaliyetler olarak görülüyor. "Bize filozof değil demirci lazım," diyen Yusuf Akçura bugünleri görse ne derdi acaba?

TÜRKİYE PERSPEKTİFİ

Süleyman İnan'ın kaleme aldığı 'Ne Gerek Var Sosyal Bilimlere?' başlıklı çalışma, işte bu atmosferde ve sosyal bilimler üzerine yapılan bu tartışmalara bir cevap vermek üzere yola çıkıyor. İnan'ın eseri, sosyal bilimler alanında tartışmalı hemen hemen her konuya değiniyor. Kapsamlı bir tarihsel arka plana sahip bu kitabın aynı zamanda Türkiye perspektifini sunması, Türkiye'deki saygın isimlere yer vermesi, ülkemize mahsus girişimleri ve problemleri ele alması ise ayırt edici bir özellik olarak öne çıkıyor. Bu doğrultuda kimi kavramların Türkiye'deki anlam dünyasını ve değişen algıları ortaya konuyor. Örneğin "aydın" ve "entelektüel" gibi kavramlar söz konusu olduğunda neden Türkiye'ye özel bir ayrım yapılması gerektiği anlatılıyor. Detaylı tablolar ve bölüm başlarında verilen anahtar kelimeler okuma sürecine zenginlik katarken metin boyunca verilen kaynakçalar ileri okuma yapmak isteyenler için zengin bir seçki sunuyor.

İnan, öncelikle sosyal bilimlerin bilim olma sürecini ele alıyor ve genel bir tarihçe veriyor. "Bilim Olarak Rüşt Süreci" başlıklı bölümde sosyal bilimlerin "bilim" haline gelişini ve sosyal bilimler ile humanities arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları anlatıyor.

İNGİLİZCE HEGEMONYASI

C. P. Snow'un ortaya attığı "iki kültür" kavramıyla edebiyatçılar ile fen/doğa bilimcileri arasındaki ontolojik farklar üzerinde duruluyor. Bu bölümde aynı zamanda Türkiye sosyal bilim sahnesinin önemli isimlerinden Şerif Mardin ve Kalust Sarkis Gülbenkyan'ın çalışmaları yer alıyor.

Tarihsel arka plandan sonra sosyal bilimlerin akademik kurumsallaşması, yani üniversitelerdeki varlığı üzerine yoğunlaşıyor. Bu kapsamda Kuhn ve Popper'ın görüşleri özetleniyor ve akademik özgürlük, atıf kültürü ve İngilizce hegemonyası gibi günümüz akademi dünyasının problemleri tartışılıyor.

ELEŞTİRİ EKSİKLİĞİ

Ardından sosyal bilimcinin düşünce ve siyasetle ilişkisine eğiliyoruz. "Düşünce ve Politikle İmtihan" başlığını taşıyan bu bölümde sosyal bilimcinin aydın veya entelektüel olup olmadığı, bu iki kavramın Türkiye özelinde algılanışı gibi konular irdeleniyor. Son bölüme geldiğimizde ise Süleyman İnan, sosyal bilimlerin görmezden gelinen veyahut pek fark edilmeyen pratik faydalarına vurgu yapıyor. Akabinde kitap boyunca çıkardığı sonuçlardan hareketle sosyal bilimlerin yükseltilmesi yönündeki önerilerini sıralıyor. w Asuman Kılıçaslan

TOPLUM BİLİMLERİ ÜZERİNE SORGULAMALAR

Ne Gerek Var Sosyal Bilimlere?: İnsan ve Toplum Bilimleri Üzerine Sorgulamalar; akıcı ve dinamik dili, kapsamlı içeriği ve güncele hitap eden sorularıyla tüm okurların ilgisini çekecek bir içeriğe sahip. Sosyal bilimler üzerinde yapılan tartışmaların artarak devam edeceği açık. Tüm bu tartışmaların arasında Süleyman İnan'ın, sosyal bilimlerin yararlarını anlatmak ve eksik noktalarının nasıl geliştirebileceğini keşfetmek gayesiyle yazdığı bu eser; bu konulara kafa yoran ya da merak eden herkes için kıymetli bir çalışma.