Aksam.com.tr
Beyza Nur KIZILDEMİR
Mehmet Sümer'in, şiiri başlı başına bir mesele olarak ele aldığı eser, modern şiir perspektifinde örneklendirilirken üç ana bölümden oluşuyor ve bölümler de kendi içinde alt başlıklara ayrılıyor.
Yazara göre şiir, sınırlara hapsedilmiş insanoğlunun bu sınırlardan çıkma çabasını ifade ediyor. Şiiri, çitleri aşmaya çalışan ve bu uğurda bir yandan öbür yana koşturan bir ata benzeten yazar, sanatını icra ediş sürecinde edebiyatçının, içinde bulunduğu ruh halini de şu sözlerle betimliyor:
"Şiir denince öteden beri zihnimde çitleri aşmaya çalışan bir at canlanır. Gergin kasları ve kan ter içinde devinen gövdesiyle bir yandan öbür yana koşturan bir at. Dilin ve varlığın içinde şiirin çırpınışı, sınırları zorlayarak öbür tarafa atlamaya çalışan bu at gibidir. Etrafımızı kuşatan çitler neyin çitleri ve öbür taraf neresi? Bir at bilmez bunları, bir şair de. Onun yegane amacı, çırpınışının odak noktası onu tutsak eden, daraltan ve boğan şeylerden bir çırpıda kurtulmaktır."
Mehmet Sümer, bu kitapta tehlikeli sınırlar boyunca tuttuğu notlarını okurla paylaşırken; Türk şiirinin değişik dönemlerinden seçtiği şairler ve eserleri üzerine görüşlerini paylaşıyor. Böylece tehlikeli bir işe kalkışarak günümüz şiirinin anlaşılmasına katkıda bulunuyor.
Necip Fazıl'dan Ahmet Haşim'e, Turgut Uyar'dan Cahit Zarifoğlu'na pek çok usta kalemin irdelendiği kitap, yazarın bireysel görüşleri üzerinde yoğrulan bir şiir poetikası ortaya koyuyor. Sümer'in kullandığı çarpıcı ifadeler de bunun kanıtı niteliğinde:
"Şiir bir sınır sanatıdır ve sınırlar daima tehlikelidir. Anlamın ve gerçekliğin sınırlarında dolaşan şair, aslında tehlikeli bir işle uğraşır. Başka türlü anlaşılma tehlikesidir bu. Olduğundan başka türlü anlaşılma, dahası anlaşılmama tehlikesi."