Nuh Albayrak'tan iki yeni kitap

Star.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak yakın tarihi mercek altında tuttuğu “İçten Dıştan Entrikalar” ve “Devlet Yıkan Tefrikalar” eserlerini kitapseverlerle buluşturdu. Albayrak kısa sürede yoğun ilgi gören “İçten Dıştan Entrikalar” ve “Devlet Yıkan Tefrikalar” eserleriyle ilgili tüm merak edilenleri Akşam Kitap ile paylaştı. Albayrak, “İçten Dıştan Entrikalar ve Devlet Yıkan Tefrikalar, dört kitapta özetlemeye çalıştığımız yakın tarih yolculuğumuzun ilk iki etabıdır. Bu yolculuk esnasında, üzerinde yürüdüğümüz platform ‘tarih' olsa da, bendeniz bir tarihçi olmadığım gibi bu eserler de birer tarih kitabı değildir.” dedi.

Ezgi Aşık

Star.com.tr Genel Yayın Yönetmeni, Gazetesi-Yazar Nuh Albayrak, 40 yıllık birikimim dediği yeni eserlerini hakkında şunları dile getirdi: "İçinde yaşadığımız süreci tam isabetli okuyabilmek, sonuçlarını önceden tespit edebilmek pek kolay değildir. Ancak yaşananların, 'zaman' dediğimiz laboratuvarda ortaya çıkan sonuçları, yaşandığı dönemde tam kavrayamadığımız operasyonların daha iyi anlaşılmasını sağlar. Aynı mantıkla, Türk milletine yönelik olarak son iki asırda yoğunlaşan içli-dışlı entrikaları, ortaya çıkan sonuçları ışığında; bugünden bakarak değerlendirdiğimizde çok daha isabetli teşhis koyabiliriz."

Gazeteci-Yazar Nuh Albayrak'ın kaleme aldığı "İçten Dıştan Entrikalar" ve "Devlet Yıkan Tefrikalar" kitapları ktb.., Yayınları'ndan çıktı. Albayrak, Müslüman Türklere yönelik Haçlı Siyonist entrikalarını derli toplu bir külliyat halinde okurlara sunuyor. Aynı zamanda bu çalışma, bugünü anlamak için düne bakmanın gerekliliğini bir kez daha gösteriyor.

"İçten Dıştan Entrikalar" ve "Devlet Yıkan Tefrikalar" kitaplarınız okurla buluştu. İki eser de Türk siyasi tarihi açısından önemli dipnotları barındırıyor. Öncelikle kitapların yazım sürecini konuşmak isterim, hangi kaynaklardan yararlandınız?

"İçten Dıştan Entrikalar" ve "Devlet Yıkan Tefrikalar", dört kitapta özetlemeye çalıştığımız yakın tarih yolculuğumuzun ilk iki etabıdır. Bu yolculuk esnasında, üzerinde yürüdüğümüz platform "tarih" olsa da, bendeniz bir tarihçi olmadığım gibi bu eserler de birer tarih kitabı değildir. Yapmak istediğimiz şey, bugün de karşı karşıya olduğumuz emperyalist kuşatmaların ve türlü ambalajlara bürünmüş beka tehditlerinin daha kolay anlaşılmasına katkı sağlamaktır. Çünkü bugün karşı karşıya bulunduğumuz emperyalist zorlamalar, ilk defa ortaya çıkmış saldırılar değil; geçmişte muhatap olduğumuz operasyonların izdüşümleridir. Düşmanını iyi tanımazsan asla yenemezsin. Günümüzde çok daha kompleks hale gelen bu tehditlere, doğru teşhis koyarak isabetli çözüm üretmenin tek yolu ise, bu saldırganların "gen haritaları"nı ortaya koyabilmektir. Bu da ancak temellerine inmekle mümkündür. Yani kısaca bu kitaplar tarih kitabı değil, bugünü anlama kılavuzudur.

Tabii ki bu gözlemlerimizi tarihî vakalar üzerinden bugün gelerek yaptık. O halde doğru yere çıkmamız için doğru güzergâhı takip etmemiz gerektiği açık bir gerçektir. Belki de en kritik nokta burasıdır. Çünkü her ne kadar bahsettiğimiz dönemi "yakın tarih" diye adlandırıyor olsak da, tarihî literatür açısından bakıldığında gerçeklere en uzak olan dönemden bahsettiğimiz görülür. Yani bilerek saptırılmış; flulanmış bir dönemden bahsediyoruz. Neyse ki son yıllarda gerçekleşen normalleşmeler neticesinde, yakın dönemin gerçek tarihine daha kolay ulaşabiliyoruz. O halde sorunuzun cevabı da burada kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor. Yani karanlık dehlizlerle dolu bu yolculuğu, rehberliğine güvenebileceğimiz dürüst akademisyen ve tarihçilerin eserleri ışığında gerçekleştirdik.

Eserler için "40 yıllık birikimim" diyorsunuz. Bu noktada kitapları biraz daha açmak isterim. Kitabı yazarken ve araştırma sürecinde en çok sizi neler etkiledi?

İçinde yaşadığımız süreci tam isabetli okuyabilmek, sonuçlarını önceden tespit edebilmek pek kolay değildir. Ancak yaşananların, "zaman" dediğimiz laboratuvarda ortaya çıkan sonuçları, yaşandığı dönemde tam kavrayamadığımız operasyonların daha iyi anlaşılmasını sağlar. Aynı mantıkla, Türk milletine yönelik olarak son iki asırda yoğunlaşan içli-dışlı entrikaları, ortaya çıkan sonuçları ışığında; bugünden bakarak değerlendirdiğimizde çok daha isabetli teşhis koyabiliriz. Bu gözlem beni, çok etkileyici olan şu sonuca götürdü:

Emperyalist ve sömürgeci güçler ve devletler aynı strateji ve oyunları, farklı yöntem ve oyuncularla tekrar tekrar uygulamakta ve her seferinde de hedefine ulaşmaktadır. Bunun tek sebebi ise yeni nesillerimizin, geçmişte yediğimiz darbeler hakkında hiçbir fikrinin olmamasıdır.

"İçten Dıştan Entrikalar" kitabınız tarihsel olayları daha eskiye götürüyor, neler var bu kitabın içerisinde?

Dört kitaplık serinin ilki olan "İçten Dıştan Entrikalar", Haçlı seferlerinden kısa bir özetle başlayıp, savaş meydanlarında sona eren Haçlı Saldırılarının sonrasında nasıl devam ettiğinin analizidir. Kitapta özetle zikrettiğimiz tarihî gelişmeler, meydan savaşlarıyla sonuç alamayan Haçlı- Siyonist ittifakın, toplumumuzun üst katmanlarında ciddi bir manevî çürüme oluşturarak, bu çürümüşler içerisinden satın aldıkları işbirlikçiler üzerinden hedefine ulaştığını göstermektedir.

Peki, "Devlet Yıkan Tefrikalar" kitabında da kalmak isterim, bu da çok önemli...

"Devlet Yıkan Tefrikalar", yukarıda bahsettiğimiz "İçten Dıştan Entrikalar"ın finalidir. Kısaca, Batılı emperyalistlerin, İttihat ve Terakki odaklı olarak oluşturdukları "tefrikacı" güruhu kullanarak Osmanlı Devleti'ni nasıl yıktıkları, yine tarihî olaylar üzerinden anlatılmaktadır. Özellikle bu dönemde yaşananların, yeni kuşaklar tarafından çok iyi analiz edilerek bugüne uyarlanabilmesi, "bağımsız ve bölünmez Türkiye"nin geleceği açısından çok önemlidir.

Bu serilerin devam mı gelecek mi? Masanızda bekleyen yeni projeleriniz neler?

Her iki kitapta da vurguladığımız gibi tarihteki bu yolculuğumuz, günümüze kadar devam edecek inşallah. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve sonrasında 27 yıl devam eden "tek parti diktatörlüğü" döneminde yaşananlar, emperyalistlerin; vesayet yöntemiyle milletimize uyguladığı operasyonlar "Darbeden Beter Vesayetler" ismiyle, 1950'den günümüze kadar askerî cuntadan FETÖ'ye kadar farklı görüntülerle karşımıza çıkan "binbir surat" hıyanet şebekeleri de "İşgale Benzer Hıyanetler" ismiyle yayınlanacak.