Modern zihniyet Doğu'yu ne ölçüde etkileyecek?

Rene Guenon içinde bulunduğumuz çağı ‘karanlık çağ' olarak tanımlıyor. Modern dünyanın mevcut kriz halinden çıkmasına imkan sağlayacak olanın ise geleneğin yeniden keşfi olduğunu söylüyor.

Fransız metafizikçi yazar Rene Guenon'un eserleri, yeni bir çeviri ile Kapı Yayınları tarafından yayınlandı. Seri içinde, bugüne kadar Türkçeye çevrilmemiş olan, Guenon'un ilk eseri, doktora tezi 'Introduction Generale a L'etudedes Doctrines Hindoues (Hindu Doktrinleri: Genel Bir Bakış)' isimli kitabı da külliyatın ilk kitabı olarak raflarda yerini aldı.

İDEAL BAŞLANGIÇ

20. yüzyılın en sarsıcı açık medeniyet ve zihniyet eleştiri metinlerini kaleme alan Guenon, 1912 yılının sonlarında Müslüman oldu ve Abdülvahid Yahya ismini aldı. Modern Dünyanın Krizi ise yazarın eserleri arasında en popüler olanı ve en fazla farklı dile çevrileni. Guenon kitapta çağdaş dünya dinamikleri ile bire bir hesaplaşmaya giriyor. Kitap, tradisyonalizmi Türkçede doğrudan kendi metinleri üzerine tanımak isteyen okur için ideal bir başlangıç metni.

GEÇİCİ BİR BUNALIM MI?

Batı, Rönesans ve Reform ile birlikte diğer medeniyetlerden farklı, tamamen maddî gelişmeleri esas alan dünyevî ilim ve bilgi üzerine dayanan bir medeniyet kurmuş, ilâhî ve mânevî prensiplerden uzaklaşmıştır. Batı'nın her alanda maddeye verdiği önem ve bunun sonucunda ortaya çıkan gelişmeler, medeniyeti çıkışsız noktaya getirmiştir. Bu noktada sorulması gereken şudur: Doğu modern zihniyet sebebiyle yalnızca geçici ve sathi bir bunalıma mı girecek yoksa Batı çöküşünde tüm insanlığı kendiyle beraberinde mi götürecek?

DİLDEKİ SAPMALAR

Dildeki sapmalara karşı dikkatli olmalıyız diyen Rene Guenon, en başta gelenek kelimesi olmak üzere felsefe, fizik, kimya, astroloji, astronomi, tecrübe vb. gibi anahtar kavramların geleneksel ve modern zamanlardaki değişen muhtevalarına karşı okuru uyarıyor. Guenon içinde bulunduğumuz çağı 'karanlık çağ' olarak tanımlıyor:

KARANLIK ÇAĞ

"Geleneksel doktrinlerdeki işaretlere göre, gerçekten de Kali Yuga'nın son aşamasına girmiş bulunuyoruz. Artık basit bir iyileşme değil, tam bir yenileme gerektiğinden, bir felaket yaşanmadan kurtulmanın artık imkansızlaştığı bu çözülme durumuna, yani Kali Yuga'nın en karanlık dönemi olan "karanlık çağ"a girmiş bulunuyoruz." Bu krizden çıkmaya imkan sağlayacak olan ise geleneğin içerisinde bulunmaktadır. Çünkü yazara göre Doğu ile Batı arasındaki en esaslı fark, Hint ve Çin'de "an'ane"nin zâhir ve bâtınıyla bir bütün olarak bilhassa bâtını temsil eden tasavvufun İslâm ülkelerinde mürşidler vasıtasıyla hâlâ canlı bir doktrin şeklinde mevcut olmasıdır.