Mehmet Akif Ersoy'un Safahat'ı bile suç sayılmış

İstiklal Şairi M.Akif Ersoy'un, ‘İrtica 906' kod adıyla fişlendiği ve takip edildiği belgelerin yer aldığı kitabın genişletilmiş ikinci baskısı okurla buluştu. Gazeteci Muharrem Coşkun tarafından hazırlanan ‘Kod Adı: İrtica 906' da yeni detaylara yer verildi.

merve oruç

İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmed Akif'in, kendi ülkesinde 'sakıncalı', 'mürteci' 'tehdit' durumuna nasıl düşürüldüğü anlatan 'Kod Adı: İrtica 906' adlı kitap, çarpıcı belgelerle Akif'i Mısır'a götüren süreci ortaya koyuyor. Mehmed Akif'in, Türkçe Ezan, Şapka ve Harf Devrimleri ile Hilafetin ilgasına bakışı da dahil, Kemalist Devrimlere bakışı, Atatürk'ün Akif hakkındaki sözleri ve Safahat isimli baş yapıtının Tek Parti Devrinde nasıl suç sayıldığının anlatıldığı bu dikkat çekici araştırmada Safahat isimli eserinin nasıl toplatılıp imha edildiği, 'Gölgeler' eserinin bu ülkeye sokulmadığı, kendisiyle görüşenlerin dahi nasıl fişlendiği, kanser tedavisi görürken nasıl bile takibata tabi tutulduğuna dair bilgiler dikkat çekiyor.

KENDİ ÜLKESİNDE 'SAKINCALI' SAYILDI

İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmed Akif'in, kendi ülkesinde 'sakıncalı', 'mürteci' 'tehdit' durumuna nasıl düşürüldüğü anlatan 'Kod Adı 'İrtica 906' adlı kitap ilk kez 2012'de yayınlandı. Gazeteci - Yazar Muharrem Coşkun tarafından hazırlanan ve Mehmed Akif Ersoy'la ilgili, emniyet, istihbarat ve İçişleri Bakanlığı'na ait resmi yazışmalardan oluşan belgeler ilk kez bu kitapla gün yüzüne çıkarılmıştı.

'Vatanında Cüda' İstiklal Şairi, Kod Adı: İrtica 906' isimli kitapta, Mehmed Akif'le ilgili gizli, resmi hiç yayınlanmamış yaklaşık 70 belgeye yer verildi. Kitapta yer alan belgelerde, İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmed Akif'in, kendi ülkesinde 'sakıncalı', 'mürteci' 'tehdit' durumuna nasıl düşürüldüğü anlatılıyor.

AKİF'İN DEVRİMLERE BAKIŞI

Duruş Yayınları'ndan çıkan kitabın genişletilmiş yeni baskısında yine çarpıcı detaylar yer aldı. Belgeler arasında, Mehmed Akif'in Mısır'a neden gittiği, neden 11 yıl ülkesine dönmediği, gerçekten peşine hafiye takılıp takılmadığı, Şapka Devrimi, Harf Devrimi, Türkçe Ezan ve Namaz, Hilafetin ilgası, Topal Osman olayı gibi konularda görüşleri belgelerle sunuldu. Yine cumhuriyet ve yöneticileri için neler düşündüğü, daha da önemlisi, Cumhuriyetin ilanı sonrası, 'İslamcı/dindar' bir şair olan Mehmed Akif'e yeni rejimin nasıl baktığı da gözler önüne seriliyor.

Kitapta ayrıca, Milli Mücadele yıllarında Mehmed Akif'ten övgü ile bahseden Mustafa Kemal Atatürk'ün, 1930'lardan sonra Akif hakkındaki ifadeleri de yer alıyor. Yazar Muharrem Coşkun, "Belgelere ulaşınca, itiraf etmeliyim ki; içim bir kez daha burkuldu, günlerce uyuyamadım. Bir kez daha, milletin değerlerini tehdit gören 'Eski Türkiye'den utandım. Hazindir ki; yüzümüze çarpan gerçek şuydu; bir milletin İstiklal Şairi, 'İrtica-906' dosyası ile vatan haini gibi izlenmiş, vatana bu kadar emeği geçen bir insan çeşitli ithamlarla yaftalanmıştı. Dahası yazdığı kitaplar bu ülkeye sokulmamış, Safahat'ı için 'imha edilmesi' talimatı dahi verilmişti. Belgeler 'Eski Türkiye'nin bir gerçeğiydi ve o gerçek tüm çıplaklığı ile yüzümüze çarpıyordu. Belgeler arasında gözlerim, Milli Şaire yardım edildiğini, maaş ödendiğini, taltifle ödüllendirildiğini, yurda dönüşünde törenle karşılandığını, O'na yakışır bir merasimle ebediyete uğurlandığını gösteren bir satır da aradı. Ama nafile." dedi.

İSTİKLAL MAHKEMELERİNDE YARGILANABİLİRDİ

Belgelere bakanların, Şair Mehmed Akif'in, şayet Mısır'a gitmemiş olsaydı, bu ülkede pek âla yargılanabileceğin gösterdiğini ifade eden Coşkun, "İstiklal Şairi eğer 1925'te Mısır'a gitmemiş olsaydı, ülkesinde İstiklal Mahkemeleri'nde pek âla yargılanabilirmiş. Belgeleri görünce, kendinizi; 'İyi ki o karanlık yıllarda Mısır'a gitmiş ve bizi o utançtan olsun kurtarmış' diyorsunuz." şeklinde konuştu.

AKİF'LE İLGİLİ UTANÇ VERİCİ BELGELER

1925-1964 tarihleri arasında tutulan resmi belgelerde; Mısır'da bulunan Mehmed Akif hakkında yazılan istihbarat takip raporları, Hilafet, Harf Devrimi, Şapka, Türkçe Ezan, hilafet, laiklik için neler söylediği, Safahat isimli eserinin nasıl toplatılıp imha edildiği, 'Gölgeler' eserinin bu ülkeye sokulmadığı, kendisiyle görüşenlerin dahi nasıl fişlendiği, kanser tedavisi görürken bile takibata tabi tutulduğu, cenazesine katılanların bir bir tespit edilip fişlendiği, vefatından sonra dahi O'nun adına yapılan anma programlarının soruşturulduğu gibi çarpıcı detaylar yer alıyor.