Margaret Thatcher Mukaddime'yi yanından eksik etmezdi

Mukaddime'nin mütercimi Cemal Aydın: “Mukaddime'yi özümseyerek okuyan bir kişi, çok sağlıklı bir düşünce yapısına sahip olur. Eser, öyle bir akıl yürütme gücü, düşünme kapasitesi ve öyle bir bilinç kazandırır ki hiç kimse onu tuzağa düşüremez!”

HALE KAPLAN

Elimizde yepyeni bir Mukaddime tercümesi var. İbn Haldun'un çağların ötesine ulaşan güzide eseri, Cemal Aydın tarafından titizlikle Türkçeleştirildi. Timaş Yayınları arasından çıkan eser, her okuyanın keyif alacağı üslubuyla dikkat çekiyor.

Dilimizde birkaç tane Mukaddime tercümesi varken, neden yeni bir tercüme?

Açık ve net olarak şunu söyleyeyim: Şayet Süleyman Uludağ, 1980'li yıllarda yaptığı Mukaddime tercümesinin yayımlanmasından sonra, Hayri Kırbaşoğlu'nun 50 sayfayı aşkın tenkidini dikkate alarak gözden geçirseydi, dilini de gençlerin rahatça anlayabileceği şekilde sadeleştirseydi ben bu tercümeyi yapmazdım. Sadece Uludağ'ınkini değil, Mukaddime'nin dilimizdeki bütün tercümelerini okumuştum. Bir ara Vincent Monteil'in Fransızca tercümesini ve düştüğü dipnotları gördüm. (Bu arada şunu da öğrendim: Kendisi Mukaddime'yi Fransızcaya aktarırken hidayete ermiş ve eski adının yanına Mansur olarak Müslüman adını da eklemiş.) Onun tercümesinin ardından Abdesselam Cheddadi'nin çok daha özenli bir tercümesine rastladım. Bu iki tercümeyle karşılaşınca da ister istemez Mukaddime'yi yeniden tercüme etme ihtiyacı duydum.

MEŞAKKATLİ BİR SÜREÇ

Nasıl tanımlarsınız bu çalışma sürecini?

İbn Haldun'un Arapçasını yakından bilmek için o dönemin başka Arapça eserlerini tercümeme etmeme rağmen, tercümede hayli zorlandım. Tercüme yaparken kendimi önce Allah'a, sonra yazara, ardından da okura karşı sorumlu hissederim. Çünkü yapılan yanlışlar kul hakkına girer. İbn Haldun'un beş ayda yazdığı Mukaddime'yi ben onun beş katından çok daha fazla bir zamanda çevirebildim. Elimden gelenin azamisini yaptım. Yine de gözden geçirmeye ve yanlışlarım olmuşsa gelecek baskılarda onları düzeltmeye devam edeceğim.

BATILI LİDERLERİN İLGİSİ

Mukaddime'den Batılı liderlerin bile yararlandığını görüyoruz. Bunu neyle ilişkilendirmeliyiz?

Mukaddime gerçek anlamda bir şaheserdir. ABD'nin eski başkanlarından Ronald Reagan, "On dördüncü yüzyılda yaşamış bir Müslüman düşünür olan İbn Haldun, günümüz ekonomist ve maliyecilerinden çok daha aklı başında ve toplumu sarsmayacak, nefesini kesmeyecek çözümler üretmiş" diyor. Bir zamanlar İngiltere'yi refah içinde idare eden Başbakan Margaret Thatcher'ın da Mukaddime'yi yanından hiç eksik etmemiş olduğunu öğreniyoruz. Demek ki Mukaddime dünyanın en önde gelen liderlerine hâlâ yol gösterebiliyor.

MASA BAŞINDA YAZILMADI

Mukaddime neden böylesine etkili bir eser?

Çünkü İbn Haldun'un görüşleri masa başında oluşturulmuş kanaatler değil, tam aksine hayatın içinde yaşayarak, tecrübe ederek ortaya konmuş fikirlerdir. Biliyorsunuz, İmam Azam Ebu Hanife ticaretle bizzat uğraştığı için verdiği fetvalar son derecede isabetli ve gündelik hayatta uygulanabilir fetvalardır. İbn Haldun da öğretim üyeliği, hâkimlik, siyasî danışmanlık gibi pek çok makam ve mevkide bulunmuş biridir. O yüzden Mukaddime'deki fikirleri, ayağı yere basan fikirlerdir.

SAĞLIKLI DÜŞÜNME REHBERİ

Peki, geniş kesimlere ve gençliğe yararı nedir bu eserin?

Kesinlikle iddia edebilirim ki Mukaddime'yi tam anlamıyla özümseyerek okuyan bir kişi, çok sağlıklı bir düşünce yapısına sahip olur. Mukaddime, öyle bir akıl yürütme gücü, düşünme kapasitesi ve öyle bir bilinç kazandırır ki hiç kimse onu tuzağa düşüremez! Sahtekâr şeyh veya hoca efendiler onu asla kandıramaz! Mukaddime'yi sindirerek okumuş biri, "Ben halifeyim!", "Ben mehdiyim!" diye ortaya çıkan madrabazları ânında fark eder ve asla onların peşine takılmaz.