Kara Kutu'nun hikayesi… Emin Pazarcı anlattı

Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı 40 yıllık meslek hayatına mercek tuttuğu “Kara Kutu” eseri Sahi Kitap tarafından okurla buluştu. Pazarcı, “Kara Kutu'da yakın tarihi ve bizzat yaşadığım, şahit olduğum, kamuoyunun bilmediği ya da yanlış bildiği önemli olayları ve bunların perde arkasını ele aldım.” dedi.

Ezgi Aşık

Kitapseverlerle buluştuğu günden bu yana çok satanlar listesindeki yerini koruyan "Kara Kutu" kitabının yazım sürecini Emin Pazarcı'ya sorduk.

Aksam.com.tr'den Ezgi Aşık'a konuşan Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı, "Kitabı baştan sona kadar okuyan herkesten ciddi anlamda olumlu geri dönüşler aldım. Kimi, kitabın çok rahat okunduğunu söyledi. Kimisi eline alıp bırakamadığından bahsetti. Kimi de 'Evet, aynen öyle olmuştu. Ben de o dönemde bir şekilde bunlara tanık oldum' yorumunu yaptı." şeklinde konuştu.

Geçtiğimiz yıl yayın dünyasına önemli bir kitap kazandırdınız. "Kara Kutu" kısa zamanda çok satanlar listesine girdi. Ve buradaki yerini de korudu. Türk siyasi tarihine ışık tutan bu kitapta neleri ele aldınız?

Kara Kutu'da yakın tarihi ve bizzat yaşadığım, şahit olduğum, kamuoyunun bilmediği ya da yanlış bildiği önemli olayları ve bunların perde arkasını ele aldım. Sizin de belirttiğiniz gibi tarihe bir not düşmek istedim.

Meslekte 40'ıncı yıla girdiniz, önemli bir Ankara gazetesisiniz. "Kara Kutu" da çok iddialı, kitapta 250'den fazla kişinin ismi geçiyor. Ele aldığınız konuları nasıl belirlediniz?

Konuları belirlerken, özellikle bugün yaşadıklarımıza ışık tutacak ve halen sürdürülen illüzyonları boşa çıkaracak konulara yoğunlaştım. Doğru, 250'den fazla isim var Kara Kutu'da. Çoğu bugün hayatta olan gerçek kişiler. Tek tek isim vererek onları da şahit tuttum. Tabi rahatsız olanlar çıktı. Ancak, her yazdığım belgelere ve başka tanıklara dayandığı için "Hayır, bunlar böyle olmadı" demedi, diyemedi.

Bir tek Aydın Doğan kendisine hakaret edildiği gerekçesi ile tazminat davası açtı. Ancak, dava dilekçesinde kendisine kitabın neresinde ve nasıl hakaret edildiğini belirtmedi. Sadece genel olarak kendisinin küçük düşürüldüğünü iddia etti. Yaşanan o olayların yalın bir şekilde ortaya konması sonucu küçük düşürüldüğünü düşünüyorsa, o kendi sorunu elbette. Ayrıca, zaten o oyları bizzat yaşayan ve kitapta ele alınanların doğru olduğunu ortaya koyacak olan tanıkların isimlerini de mahkemeye bildirdik.

"KARA KUTU BELGESEL NİTELİĞİNDE"

Kitapla ilgili geri dönüşler nasıldı?

Açıkçası, kitabı baştan sona kadar okuyan herkesten ciddi anlamda olumlu geri dönüşler aldım. Kimi, kitabın çok rahat okunduğunu söyledi. Kimisi eline alıp bırakamadığından bahsetti. Kimi de "Evet, aynen öyle olmuştu. Ben de o dönemde bir şekilde bunlara tanık oldum" yorumunu yaptı. Zaman zaman da "Vay be, biz o olayın böyle olduğunu bilmiyorduk. Gerçekten de toplum olarak ciddi anlamda yanıltılmışız" değerlendirmeleri geliyor.

Kitabın çıkışı, tam pandemi sürecine ve halkın sokağa çıkmaktan çekinip, AVM'lere girmekten korktuğu bir döneme rastladı. Buna rağmen "çok satanlar" listesinde yer aldı. Zaten benim için en önemli olumlu geri dönüştür.

Kitabın belgesel niteliği olmasına rağmen, sıkıcı ve rahatsız edici bir çalışma ortaya çıkmadı. Çünkü gerçek isimlere dayandırarak, "yaşanmış hikâyeler" gibi yazdım. Sanırım, rahat okunmasına ve ilgi çekmesine bu anlatım ve üslup yol açtı.

"40 YIL ARTI BİRKAÇ AY DİYEBİLİRİZ"

"Kara Kutu-40 yıllık birikimin hikayesi" kitabını konuşuyoruz. Şunu da sormak istiyorum. Yazım süreci nasıldı? Yılların birikimini toplamak ve kitaplaştırmak zor olmalı...

Doğum gibi bir şey bu! Zaten o alayları bizzat yaşamıştım. Hepsi aklımın bir köşesinde duruyor ve zaman zaman da yapılan çarpıtmalar ve sergilenen illüzyonlar karşısında kendi kendime "yapmayın etmeyin, bu kadar da çarpıtma olmaz" diye düşünüyordum! Nihayet dostların da "Yaz bunları" diye ısrar etmeleri ve teşvikleri sonucu doğum süreci başladı. Bu arada, aklımdakileri destekleyecek belgeleri topladım. Bazı olaylarla ilgili olarak o dönemin tanıklarına yeniden başvurdum. Anlattıklarını kendi bilgilerimle birleştirdim. Mahkemelerin tozlu arşivlerinden bazı önemli belgeleri çıkarttım. Ardından bir çırpıda kağıda döküldü. Ama bütün bunlar bir-iki ay kadar zamanımı aldı.

Tabi 40 yıl artı birkaç ay diyebiliriz.

"Kara Kutu-40 yıllık birikimin hikayesi" kitabını konuşuyoruz. Şunu da sormak istiyorum. Yazım süreci nasıldı? Yılların birikimini toplamak ve kitaplaştırmak zor olmalı...

Daha önce yazdığım belgesel niteliğinde kitaplarım var. Onlar da ihtiyaç üzerine ve yanlış algıları kırmak amacıyla ortaya çıktı. Nasip, eğer yine bu tür bir ihtiyaç ortaya çıktığını düşünürsem, kendimi de yeterli görürsem yeniden harekete geçebilirim. Açıkçası şu anda öyle bir çalışmam yok. Sürekli yazıp çizen bir kişi olarak kitap yazmak benim için zor değil. Ancak, daha önce yazdığım "Kurt Bakışı"" ve "Kara Kutu" gibi içlerinin dolu dolu olması, eline alanın zevkle okuyup, içinden bir şeyler alması ve olumlu duygularla dolması gerekir. Yoksa çok kitap yazılabilir. Bazılarının yaptığı gibi eski yazılarımdan önemli olanları derleyip güncelleştirerek kitaplaştırırsam, herhalde 3-5 tane daha çıkar. Ama bu öncelikle beni tatmin etmez.