Prof. Dr. İskender Pala bugün Türkiye'nin en çok okunan yazarlarından biri. Yazdığı eserler de edebiyat tarihimiz içinde önemli bir yer ediniyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılını kutladığımız bu günlerde hazırlanan sanat seçkilerinde onun ve eserlerinin ismine rastlıyoruz. Anadolu Ajansı'nın hazırladığı "100 Yılın 100 Edebi Eseri" arasında "Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk" romanı yer alıyor örneğin. Bu kitap İskender Pala'nın ilk romanıydı ve aşkı en güzel anlatan edebi eserlerden biriydi. İskender Pala geçtiğimiz ay aşkı en güzel haliyle anlatan yeni bir roman yayınladı. Kapı Yayınları arasından çıkan yeni romanın ismi " Aşk Hikayesi".
BAHŞI VE KAKNUSIA
"Aşk Hikayesi" tarihi bir roman. I. Ahmet'in Sultanahmet Camii'ni yaptırışı romanın ana damarlarından birini oluşturuyor. Kırım'dan İstanbul'a giderken bir deniz kazasında birbirlerini kaybeden iki aşığın hikayesi de romanın diğer akışını oluşturuyor: Dutarı ile halk şiiri tarzında şiirler söyleyen matrakçı Bahşı ve bir papazın kızı olan Kaknusia'nın dokunaklı hikayesine tanık oluyorsunuz. İstanbul'un şiirsel atmosferinin içine entrika ve macera da dahil olunca roman bir Osmanlı polisiyesine dönüşüveriyor: "10 Haziran 1617 sabahı Kulaksız Kabristanı'nda hatun kişi mezarı üzerinde, biri hanım üç ceset bulundu. Erkekler mezara kapaklanmış, kadın da erkeklerden birine sarılmış vaziyetteydi. Devrin ases teşkilatı aylar sonra üçünün de aynı vakitte öldüğünü açıkladı; aşk yüzünden..."