Serhan Kansu şiir kitabı Şerefine Kozmos’ta yalın bir üslupla hayata ve kozmosa dair cevabı zor sorular soruyor.
Arzu Akyol
Üniversitede felsefe eğitimi alan Serhan Kansu, şiirden önce tiyatro kulvarında eserler vermiş bir yazar. Politik hiciv olarak sınıflandırılacak, özgürlük ve adalet kavramlarının sorgulandığı ‘Sokrates’in Kontörü Biterse’, yaşanmış bir ötenazi hikayesi olan ‘Günaydın Baba’ ve çocuk oyunu ‘Yılbaşı Faytonu’ adlı oyunların yazarı Kansu’nun aynı zamanda kendi söz ve müziğini yaptığı şarkıları da bulunuyor. Kansu’yla “İçinde aşk var, inandıklarımız ve inanmadıklarımız var, sinirlenecek, düşünecek ve sevecek çok şey var” dediği şiir kitabı ‘Şerefine Kozmos’’ hakkında konuştuk.
-Peki neden Şerefine Kozmos?
Kitabım; Kozmos’ta, görünen görünmeyen tüm boyutlarda var olmak, her birinde ayrı ayrı aşık olmak, sinirlenmek, sevmek ve sorgulamakla ilgili bir kitap. ‘Şerefine Kozmos’ta kitapta yer alan bir şiirimin adı.
-Şiirleriniz hakkında ‘Özne sürekli yer değiştiriyor’ ifadesi kullanılmış. Öznenin yer değiştirmesi ne demek?
Kitabı yazarken düşündüklerim, kitabın okuyucusu olduktan sonra sürekli zenginleşiyor. Şiirin güzelliği burada. Kitabı okurken; sevgili, seven, terk edilen, çocuk, adam, aciz, acımasız ve hatta bir hayvan oluyorsunuz. Şiirler boyunca yer değiştiren tüm bu öznelerin kitap bittiğinde tek bedende buluştuğunu hissediyorsunuz. O da siz oluyorsunuz.
-Şiirlerinizin temasını hangi konular oluşturuyor?
Merkeze çoğu kez kendimi koydum. Tabii kendim dediğim şey sadece ben değil. Ben ve kitabı okuyan herkes. Bazı şiirlerimde insanın kendisinin her şeyi yapabileceğini anlatmak istedim. Kitabımda da göreceksiniz “Olabilecek mucizelere inanırım’’ gibi bir ifade kullanıyorum. Bu mucizeleri olabilecek şekle sokacak kişiler bizleriz. Dünyası büyük bir kitap olduğu için bir gezegenin yetmediği bir ismi var kitabın, içinde Kozmos olan. Bu büyüklük içinde; kırılmış cam parçalarına basmaktan korkan bir çocuğa, yüzü unutulan ama kokusu unutulamayan bir kadına, bir hayat kadınına, cehalet içinde bir adama, her akşam kendi yalnızlığına sofra kuran yaşlı amcaya da rastlıyorsunuz.
-Kitabınızın kapağı, şiirlerinizi; “Hüzünlü, düşündürücü ve samimi deyişler’’ şeklinde yorumlayan ünlü yazar, müzisyen ve ressam Mehmet Güreli’ye ait. Nasıl oldu bu?
Kendisi çok saygı duyduğum, çok sevdiğim bir sanatçı büyüğüm. Bir sohbetimiz esnasında kendisinden beni yansıttığını düşündüğüm bir yağlı boya resminin kitabımın kapak resmi olmasını rica ettim. O da “Tabi seve seve’’ cevabını verince çok mutlu oldum. Böylece kitabımın kapak resmi onun bir yağlı boya eseri oldu. Ayrıca kitabımda şiirlerim hakkında bahsettiğiniz o yorumu da yer alıyor.