TM Dijital Haber Merkezi
İstanbul Emniyet Müdürü Faruk Oktay’ın oğlu H. Emre Oktay’a göre 27 Mayıs 1960 darbesi, darbecilerin ve alkışlayıcılarının iddia ettiklerinin aksine kanlı, insan hakları bakımından son derece acımasız, demokrasi ve hukuk ile hiçbir ilgisi olmayan, bir devleti gasp etme operasyonudur. Darbe kendisine hedef olarak sadece Demokrat Parti’yi seçmiştir.
Demokrat Parti döneminde İstanbul Emniyet Müdürü olan Faruk Oktay, Yassıada’da hayatını kaybetti. Oğlu H. Emre Oktay, kitabında Yassıada’da yaşananları şöyle kaleme alıyor:
“Yassıada’da sağ çıkan ve orada babamla beraber çile doldurmuş birçok Demokrat Partili milletvekili ve bürokrat bizim eve gelmişler, Yassıada’da olanları anlatmışlardır. Yassıada’da, ada yönetimi tarafından uygulanmakta olan dayak atma, hakaret, işkence gibi eylemler, çoğunlukla olaylara maruz kalan tutuklulardan ve eylemi yapanlardan başka kimsenin göremeyeceği gizli ortamlarda cereyan etmektedir. Ancak bazı tek tek olaylar, ada kumandanının titizlikle uyulmasını istediği bu gizlilik kuralının dışında meydana geliyordu.”
“Türk Tarihinin Kayıp Yılları Adnan Menderes Nasıl Öldürüldü?” kitabı, Demokrat Partililerin, darbeden sonra Yassıada’ya sevkleri sırasında ve Yassıada’daki yaşamlarının bir insanlık dramı olduğunun altını çiziyor.
“Harekâttan hemen sonra daha Demokrat Partililerin Yassıada’ya sevkiyatları yapılmadan, harbiye binasında camdan adeta uçarak betona çakılarak ölen Namık Gedik için harekâtçılar tarafından ‘intihar etti’ şeklinde açıklama yapıldı. Rahmetli Namık Gedik’in ölümündeki sır perdesi henüz aralanmamıştır. Yassıada’nın feci şartlarına dayanamayan 10 kişi çeşitli şekillerde Yassıada’da öldüler.”
Adnan Menderes, Atatürk’ün beğenisi ve isteğiyle siyasete girmiş, 1946 yılında Demokrat Parti’nin kurucularından olmuş ve 1950’de partisi iktidara gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin on yıl süreyle başbakanlığını yapmıştır. 27 Mayıs 1960’da ordu içinde oluşan bir cunta tarafından iktidardan uzaklaştırılmış, 17 Eylül 1961’de darbeciler tarafından İmralı adasında asılarak öldürülmüştür.
“Mahkeme hükümlerinin, 15 Eylül’de açıklanacağı belli olduktan sonra tutuklular kendi aralarında bir karar almışlardır. Hükümler açıklandıktan sonra, hükümler ne olursa olsun, tüm tutuklular hep birlikte İstiklal Marşımızı okuyacaklardır. Bu karar hepsinde derin bir sevinç yaratmıştır.
Tüm mal varlıklarına haksız iktisap edilmiş oldukları düşünülerek tedbir konulmuştu. Bu ithamlara en ufak bir tepki verme olanakları dahi bırakılmamıştı. Böylesine baskı altına ezilerek bugüne kadar gelebilmişlerdi. Aralarından, içinde bulunmuş oldukları ağır şartlar sonucunda 9 arkadaşları ölmüştü.
Lütfü Saylan, Cemil Keleşoğlu, Zakar Tarver, Faruk Oktay, Yusuf Salman, Lütfü Kırdar, Gazi Yiğitbaşı, Nuri Yamut, Kenan Yılmaz. Ve Yassıada’ya gelmeden önce Harbiye’de ölen Namık Gedik’le beraber kaybettikleri 10 kişiyi şehit olarak nitelendirip dualarında anmaktaydılar. Kararlardan sonra hep birlikte okuyacakları İstiklal Marşımız, içlerindeki vatan sevgisinin tezahürü olarak salonu inletecektir.”
27 Mayıs 1960 yılında Türk demokrasi tarihine bir darbe yapılmıştır. Darbenin yıldönümünde Demokrat Partililerin Yassıada’da yaşadıklarını ve Adnan Menderes’in maruz kaldığı şiddeti gözler önüne sermek için “Türk Tarihinin Kayıp Yılları Adnan Menderes Nasıl Öldürüldü?” kitabı etkili olacaktır.