Parkinson hastalığı, beyinde dopamin adı verilen, beyin hücrelerinin birbirleriyle haberleşmesini sağlayan maddeyi üreten hücrelerin bozulması sonucu ortaya çıkar. Beyinde dopamini üreten hücreler hareketlerin kontrolünden, uyumundan ve akıcılığından sorumludur. Hareketlerde yavaşlık, dinlenme halindeyken titreme, psikiyatrik rahatsızlıklarla kendini belli eden hastalık, çoğunlukla 60 yaş sonrası kişilerde görülür. Ancak genetik nedenlerle 40’lı yaşlarda da rastlanabilir. Tedavide ilk seçenek ilaçlardır. Ancak bazı kişilerde ilaç tedavisi yetersiz kaldığında ya da yoğun yan etkiler gelişirse “beyin pili” yöntemi tercih edilebilir. Parkinson hastalığında şikâyetlerin titreme veya katılık/sertlik olarak çoğu zaman tek taraflı olarak başladığını, ilerledikçe diğer tarafa da geçtiğini kaydeden Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, “Ayrıca erken dönemde yüz ifadesinde azalma izlenebilir, konuşma geveler tarzda olabilir. Yürürken el sallamama başlayabilir” dedi.
Bu şikâyetlerin kişiden kişiye değişiklik gösterdiğini vurgulayan Dr. Celal Şalçini, “İlk başta şikâyetler çok silik olabilir ve zor fark edilir. Şikâyetler başlıca titreme, hareketlerde yavaşlama (bradikinezi), kaslarda katılık (rijidite), dengesizlik ve duruş bozukluğu, otomatik hareketlerde kaybolma, konuşma değişikliği, yazı yazmada küçülme olabilir. Bu bulgulardan herhangi biri var ise mutlaka doktora başvurulması gerekmektedir” uyarısında bulundu.
Parkinson hastalığında dopamin üreten hücrelerin zamanla öldüğünü kaydeden Dr. Celal Şalçini, “Parkinson hastalığının sebebi bilinmemektedir fakat genetik yatkınlık ve çevresel etmenler suçlanmaktadır. Bazı hastalarda ailesel genetik mutasyonlar saptanmıştır. Risk faktörü olarak ileri yaş, ailede Parkinson hastalığı, erkek olmak ve pestisit/herbisit ilaçlara maruz kalmak gibi faktörler belirtilmektedir” dedi.
Parkinson hastalığı tedavisinde çeşitli yöntemlerin kullanıldığını kaydeden Dr. Celal Şalçini, “Parkinson hastalığının tedavisinde ana prensip, eksik olan dopamin hormonunu yerine koymaktır. Dolayısıyla tedavi ağızdan alınan ve dopamin içeren ilaçlarla başlar, daha sonra gerektiği durumlarda ileri tedavi olarak da dopamin pompaları ve cerrahi olarak beyin pilli uygulanabilir” dedi.