YASİN SURESİ OKUNUŞU: Yasini Şerif Oku! Yasin-i Şerif Türkçe meali, anlamı ve fazileti

Kandil gecelerinde, önemli gün ve akşamlarda manevi anlamda huzur bulmak, Allah'a yaklaşmak isteyenler Yasin suresi okumak istiyor. Yasin suresi Mekke döneminde inmiştir. Adını ilk ayette geçen ''Ya-Sin'' kelimesinden almıştır. Kur'an-ı Kerim'in kalbi olarak kabul edilen ve 83 âyetten oluşan Yasin suresi, cahiliye döneminde Mekke'de indirildiği için, İslam dinini ve peygamberi ispatı anlatıyor. İşte Yasin-i Şerif Türkçe meali, anlamı ve fazileti

Mekke döneminde inen ve toplamda 83 ayetten oluşan Yasin Suresi, Kuran-ı Kerim'in 22. ve 23. cüzünde yer almaktadır. "Sure-i Yasin'i geceleri okuyan kimseye Kur'an'ı yedi defa okumuş gibi ecir verilir." denmektedir. Kandil gecelerinde, önemli gün ve akşamlarda Yasini Şerif'i internet üzerinden okumak isteyenler haberimizden Yasin-i Şerif Türkçe meali, anlamı ve fazileti ile ilgili bilgilere ulaşabilir.

YASİN SURESİ OKU

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Yasin

Vel kur'anil hakiym

İnneke le minel murseliyn

Ala sıratım müstekıym

Tenziylel aziyzir rahıym

Li tünzira kavmem ma ünzira abaühüm fehüm ğafilun

Le kad hakkal kavlü ala ekserihim fehüm la yü'minun

İnna cealna fı a'nakıhim ağlalen fe hiye ilel ezkani fehüm mukmehun

Ve cealna mim beyni eydihim seddev ve min halfihim sedden fe ağşeynahüm fehüm la yübsırun

Ve sevaün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yü'minun

İnnema tünziru menittebeaz zikra ve haşiyer rahmane bil ğayb fe beşşirhü bi mağfirativ ve ecrin kerım

İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey'in ahsaynahü fı imamim mübiyn

Vadrib lehüm meselen ashabel karyeh iz caehel murselun

İz erselna ileyhimüsneyni fe kezzebuhüma fe azzezna bi salisin fe kalu inna ileyküm murselun

Kalu ma entüm illa beşerum mislüna ve ma enzeler rahmanü min şey'in in entüm illa tekzibun

Kalu rabbüna ya'lemü inna ileyküm le murselun

Ve ma aleyna illel belağul mübın

Kalu inna tetayyarna biküm leil lem tentehu le nercümenneküm ve le yemessenneküm minna azabün eliym

Kalu tairuküm meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmüm müsrifun

Ve cae min aksal medıneti racülüy yes'a kale ya kavmittebiul murseliyn

İttebiu mel la yes'elüküm ecrav vehüm mühtedun

Ve ma liye la a'büdüllezı fetaranı ve ileyhi türceun

E ettehızü min dunihı aliheten iy yüridnir rahmanü bi durril la tuğni annı şefaatühüm şey'ev ve la yünkızun

İnnı izel le fı dalalim mübın

İnnı amentü bi rabbiküm fesmeun

Kıyledhulil cenneh kale ya leyte kavmı ya'lemun

Bima ğafera lı rabbı ve cealenı minel mükramiyn

Ve ma enzelna ala kavmihı mim ba'dihı min cündim mines semai ve ma künna münziliyn

İn kanet illa sayhatev vahıdeten fe iza hüm hamidun

Ya hasraten alel ıbad ma yetiyhim mir rasulin illa kanu bihı yestehziun

Elem yerav kem ehlekna kablehüm minel kuruni ennehüm ileyhim la yarciun

Ve in küllül lemma cemiy'ul ledeyna muhdarun

Ve ayetül lehümül erdul meyteh ahyeynaha ve ahracna minha habben feminhü ye'külun

Ve cealna fiyha cennatim min nahıyliv ve a'nabiv ve feccerna fiyha minel uyun

Li ye'külu min semerihı ve ma amilethü eydiyhim efela yeşkürun

Sübhanellezı halekal ezvace külleha mimma tümbitül erdu ve min enfüsihim ve mimma la ya'lemun

Ve ayetül lehümül leyl neslehu minhün nehara fe iza hüm muslimun

Veş şemsü tecrı li müstekarril leha zalike takdiyrul aziyzil aliym

Vel kamera kaddernahü menazile hatta ade kel urcunil kadiym

Leşşemsü yembeğıy leha en tüdrikel kamera velel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekiy yesbehun

Ve ayetül lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fil fülkil meşhun

Ve halakna lehüm mim mislihı ma yarkebun

Ve in neşe' nuğrıkküm fela sariyha lehüm velahüm yünkazun

İlla rahmetem minna ve metaan ila hıyn

Ve iza kıyle lehümütteku ma beyne eydıküm ve ma halfeküm lealleküm türhamun

Ve ma te'tiyhim min ayetim min ayati rabbihim illa kanu anha mu'ridıyn

Ve iza kıyle lehüm enfiku mimma razekakümüllahü kalelleziyne keferu lilleziyne amenu e nut'ımü mel lev yeşaüllahü at'amehu in entüm illa fı dalalim mübın

Ve yekulune meta hazel va'dü in küntüm sadikıyn

Ma yenzurune illa sayhatev vahıdeten te'huzühüm vehüm yehıssımun

Fela yestetıy'une tevsıyetev ve la ila ehlihim yarciun

Ve nüfiha fis suri fe iza hüm minel ecdasi ila rabbihim yensilun

Kalu ya veylena mem beasena mim merkadina haza ma veader rahmanü ve sadekal murselun

İn kanet illa sayhatev vahıdeten feiza hüm cemiy'ul ledeyna muhdarun

Fel yevme la tuzlemü nefsün şey'ev vela tüczevne illa ma küntüm ta'melun

İnne ashabel cennetil yevme fı şüğulin fakihun

Hüm ve ezvacühüm fı zılalın alel eraiki müttekiun

Lehüm fiyha fakihetüv ve lehüm ma yeddeun

Selamün kavlem mir rabbir rahıym

Vemtazül yevme eyyühel mücrimun

Elem a'hed ileyküm ya benı ademe el la ta'büdüş şeytan innehu leküm adüvvüm mübiyn

Ve enı'büduni haza sıratum müstekıym

Ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra efelem tekunu ta'kılun

Hazihı cehennemülletı küntüm tuadun

Islevhel yevme bima küntüm tekfürun

El yevme nahtimü ala efvahihim ve tükellimüna eydıhim ve teşhedü ercülühüm bima kanu yeksibun

Velev neşaü letamesna ala a'yünihim festebekus sırata fe enna yübsırun

Velev neşaü le mesahnahüm ala mekanetihim femestetau mudiyyev ve la yarciun

Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk efela ya'kılun

Ve ma alemnahüş şı'ra ve ma yembeğıy leh in hüve illa zikruv ve kur'anüm mübiyn

Li yünzira men kane hayyave ve yehıkkal kavlü alel kafirın

E ve lem yerav enna halakna lehüm mimma amilet eydına en'amen fehüm leha malikun

Ve zellelnaha lehüm fe minha rakubühüm ve minha ye'külun

Ve lehüm fiyha menafiu ve meşarib efela yeşkürun

Vettehazu min dunillahi alihetel leallehüm yünsarun

La yestetıy'une nasrahüm vehüm lehüm cündüm muhdarun

Fela yahzünke kavlühüm inna na'lemü ma yüsirrune ve ma yu'linun

Evelem yeral insanü enna halaknahü min nutfetin fe iza hüve hasıymün mübın

Ve darabe lena meselev ve nesiye halkah kale mey yuhyil ızame ve hiye ramım

Kul yuhyıhellezı enşeeha evvele merrah ve hüve bi külli halkın alım

Ellezı ceale leküm mineş şeceril ahdari naran fe iza entüm minhü tukıdun

Eveleysellezı halekas semavati vel erda bi kadirin ala ey yahlüka mislehüm bela ve hüvel hallakul alım

İnnema emruhu iza erade şey'en ey yekule lehu kün fe yekun

Fe sübhanellezı bi yedihı melekutü külli şey'iv ve ileyhi türceun

YASİN SURESİ ANLAMI (DİYANET MEALİ)

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.

1. Yâ Sîn.

2, 3, 4. (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki, sen

elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.

5, 6. Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan

bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli

Allah tarafından indirilmiştir.

7. Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur.

Artık onlar iman etmezler.

8. Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır.

9. Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler.

10. Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

11. Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği hâlde

Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele

Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını

ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) bir bir kaydetmişizdir.

13. (Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver.

Hani oraya elçiler gelmişti.

14. Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik.

Onlar, "Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz" dediler.

15. Onlar şöyle dediler: "Siz de ancak bizim gibi insansınız.

Rahmân, hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz."

16. (Elçiler ise) şöyle dediler: "Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor."

17. "Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir."

18. Dediler ki: "Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur."

19. Elçiler de, "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz" dediler.

20. Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi:

"Ey kavmim! Bu elçilere uyun."

21. "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir."

22. "Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa

siz de yalnızca O'na döndürüleceksiniz."

23. "O'nu bırakıp da başka ilâhlar mı edineyim? Eğer Rahmân

bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar."

24. "O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum."

25. "Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!"

26, 27. (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): "Cennete gir!" denildi. O da, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve

beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi.

28. Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak

için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik.

29. Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler.

30. Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki,

onunla alay ediyor olmasınlar.

31. Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi; onların

artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi?

32. Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır.

33. Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz, onu diriltir ve ondan

taneler çıkarırız da onlardan yerler.

34, 35. Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm

bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?2

36. Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha)

bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı

yücedir. 37. Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir

de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.

38. Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak

güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri (düzenlemesi)dir.

39. Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur.

40. Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her

biri bir yörüngede yüzmektedir.

41. Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir.

42. Biz, onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık.

43. Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat

çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar.

44. Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar

daha yaşasınlar diye kurtarılırlar.

45. Onlara, "Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve

ahirette göreceğiniz azaplardan) sakının ki size merhamet

edilsin" denildiğinde yüz çevirirler.

46. Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan

yüz çeviriyor olmasınlar.

47. Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere,

"Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz"

derler.

48. "Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit ne zaman gelecek?"

diyorlar.

49. Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak

korkunç bir ses bekliyorlar.

50. Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

51. Sûra3

üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler.

52. Şöyle derler: "Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman'ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler."

53. Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi birden

toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır.

54. O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir.

55. Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk

sürerler.

56. Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar.

57. Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her

şey vardır.

58. Çok merhametli olan Rab'den bir söz olarak (kendilerine)

"Selâm" (vardır).

59. (Allah, şöyle der:) "Ey suçlular! Ayrılın bu gün!"

60, 61. "Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte

bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?"

62. "Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?"

63. "İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir."

64. "İnkâr ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!"

65. O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur,

ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.

66. Eğer dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik de

(bu hâlde) yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?!

67. Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi.

68. Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi?

69. Biz, o Peygamber'e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da.

O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.

70. (Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik.

71. Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin)

eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar.

72. Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir

kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler.

73. Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

74. Belki kendilerine yardım edilir diye Allah'ı bırakıp da ilâhlar

edindiler.

75. Onlar, ilâhlar için (hizmete) hazır asker oldukları hâlde,

ilâhlar onlara yardım edemezler.

76. (Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü

biz, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.

77. İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı

görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.

78. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi

ki: "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?"

79. De ki: "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir."

80. O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan

yakıp duruyorsunuz.4

81. Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.

82. Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri o şeye ancak "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.

83. Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah'ın şanı yücedir!

Siz yalnız O'na döndürüleceksiniz.

YASİN SURESİ FAZİLETİ

Yasin Suresi ile ilgili Peygamber Efendimiz (SAV)'in "Her şeyin bir kalbi vardır. Kur'ân'ın kalbi de Yâsin'dir. Kim Yâsin'i okursa, Allah onun okumasına, Kur'ân'ı on kere okumuş gibi sevap yazar." (Tirmizî, Fedâilu'l-Kur'na, 7; Dârimî, Fedâilu'l-Kur'ân, 21). hadis-i şerifinde buyrulduğu üzere Yasin-i şerif Kuran-ı Kerim'in kalbidir.

"Sure-i Yasin'i geceleri okuyan kimseye Kur'an'ı yedi defa okumuş gibi ecir verilir." Peygamberimiz buyurdu: "Cuma geceleri Sure-i Yasin'i okuyan kimse,mağfireti ilahiyyeye nail olduğu halde sabahlar." "Kim Sure-i Yasin ve Sure-i Duhan'ı Cuma geceleri okursa,mağfiret olunduğu halde sabahlar.

Geceleyin okunduğu zaman ayrı bir hikmeti olan Yasin-i şerif suresi için yine şöyle buyrulmuştur: "Kim geceleyin Allah rızasını gözeterek Yâsîn Sûresi'ni okursa, ba­ğışlanır." (İbn Hibban - Câmiussağîr : 2/128).