Gribin yayılım gösterdiği organların başında akciğer ve kalp geliyor. Prof. Dr. Ahmet Karabulut grip virüsünün akciğeri tuttuğunda zatürreye yol açabilirken, kalbe yerleştiğinde ciddi kalp yetersizliklerine zemin hazırlayabildiği uyarısında bulunuyor. Karabulut, “Sık görülen grip türlerinde kalp tutulumu az gözlenirken, Coxsackie gibi daha nadir görülen virüs tipleri ise kalbe yerleşebiliyor. Grip virüsünün tipine göre kalp tutulumu değişkenlik gösteriyor.
Kalpte tutulan temel bölge kalp zarı olurken, daha az sıklıkta kalp kasları da grip virüsünden etkileniyor" diyor. Prof. Dr. Ahmet Karabulut kalp gribinin en sık 20-50 yaş arasındaki erkeklerde ortaya çıktığını belirterek sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bunun nedeni, kalp damar hastalıklarının erkeklerde daha sık gelişmesi ve erkek kalbinin bu hastalıklara karşı daha duyarlı olması. Ayrıca erkeklerin daha çok iş hayatı içinde yer almaları, daha çok seyahat etmeleri ve kalabalık ortamlarda daha sık bulunmaları da kalp gribine yakalanmada diğer risk faktörlerini oluşturuyor. Kalp gribi özellikle gençlerde görülen kalp yetersizliğinin önemli sebeplerinden biri olduğu için tekrarlayan ataklar bu tabloyu kötüleştiriyor. Vücut direnci düşük, romatizmal ya da kanser hastalığı gelişen kişilerde de grip virüsünün kalbi etkileme riski yükseliyor” diye ekliyor. Kalp gribinde boğaz ağrısı, halsizlik ve kırıklık gibi genel grip belirtileri zamanla yerini batıcı özelliğe sahip göğüs ağrısı, çarpıntı ile nefes darlığına bırakıyor. Kalp gribine bağlı göğüs ağrılarında ağrının şiddeti genellikle soluk alma ve sırt üstü yatmada artış gösteriyor. Kalbe bağlı bu belirtiler sıklıkla boğaz şikayetlerinden sonraki 10 gün içerisinde ortaya çıkıyor. Boğaz şikayetleri hafif atlatılsa bile kalp tutulumu gelişebiliyor. Grip genellikle kalp zarına yerleşiyor ve zardan sıvı üretimini arttırarak kalp çevresinde sıvı birikmesine yol açıyor.”