Bir vatanımız daha var

D. Mehmet Doğan dil üzerine düşünen, yazan, sözlükler hazırlayan önemli bir yazarımız.

BEDİR ACAR

Doğan’ın hazırladığı Büyük Türkçe Sözlüğü, ilk defa 1981’de basılmıştı.

Geçen yıllar içinde 7 defa genişletildi ve geliştirildi; 26 baskıya ulaştı.

Sözlük’ün yakınlarda yapılan 8. genişletilmiş yayınında bir yenilik daha yapılarak, kelimelerin Osmanlıca yazılışlarına da yer verildi.

Osmanlıca Yazılışlı Büyük Türkçe Sözlük’ün söz varlığı da 130 bine ulaştı.

Dil hususunda ‘uyarıcı’ vazifesi üstlenen Doğan, Türkçe’nin başına gelenleri ‘dil soykırımı’ olarak tarif ediyor.

Ona göre, bütün dünyada dil kültürel devamlığın esas zeminidir, Türkiye’de ise, kültürel devamlığı belirsizleştirmenin aracı hâline dönüştürülmüştür.

Ahmet Hamdi Tanpınar’a göre de kelimelerin hafızası vardır.

Büyük yazar, bu bakımdan Türkçe’nin acımasızca budanmasını başından beri tasvip etmemişti.

Bu yüzden yakın dostu Nurullah Ataç’la arası açılmıştı.

Türkçe’nin tarihsel zenginliğini de kuşanan Tanpınar’ın bütün eserlerinde, dilimizin ifade kudretini hissetmemek mümkün değildir.

Dil hususunda sohbet ederken kıymetli ressam ve yazar dostumuz Bünyamin Kara, ‘güzel lisan’ hususunda İbrahim Suresi'nin 24-26 ayetlerine dikkatimizi çekiyor.

Şöyle buyuruyor Cenab-ı Hak:

“Güzel bir kelime güzel bir ağaç gibidir; kökleri sabit, dalları semada. Rabbinin izniyle her mevsim meyvesini verir. Kötü bir kelime (kökleri yerden koparılmış) kötü bir ağaç gibidir.’’

Bünyamin’in şu sözleri de manidar: 70’li yıllarda biz köy enstitülülerinin devamı olan öğretmen okullarında öğrenciyken Ecevit başkanlığında iktidara gelen CHP Türkçe’nin katli için bu okulları pilot bölgeye çevirdi. Bizler Güneş Dil Teorisi’nden sonra en çok tahribatın yaşandığı bir dönemin uygulama sahası olduk. Öyle ki yemekte ‘afiyet olsun’ demek bile yasaklanmıştı. “Yarasın” demek zorunda kalıyorduk. Malum merkez medya ve tek elden yönetilen TRT bu katliamın en büyük destekçileri oldu.

Otuz yıldır Türkiye’de yaşayan bir Japon da bu süreçte üç kez Türkçe öğrenmek zorunda kaldığını yazmıştı bir röportajda…

Konu uzun ve derin…

İyisi mi sözü yazar Mario Levi’ye bırakalım: Çocukken sokakta hangi dilde top oynamışsan, gençken hangi dilde ilk aşkını yaşamışsan, o dil senin dilindir ve o dil Türkçeydi. O sebepledir ki, kendime hep şunu söylüyorum, benim en derin vatanım Türkçedir.

O vatan sözlüklerde kalmasın.

HALUK BİLGİNER İNGİLİZ DİZİSİNDE

Usta oyuncu Haluk Bilginer, geçen yıl 47. Uluslararası Emmy Ödülleri’nde Şahsiyet dizisindeki performansıyla en iyi erkek oyuncu seçilmişti.

Bilginer zaten dünya çapında bir oyuncu. Emmy de alır Oscar da…

Öte yandan Bilginer’in rol aldığı uluslar arası yapımlar çoğalıyor. Usta oyuncu son olarak, yazar Anthony Horowitz'in aynı isimli kitabından uyarlanan İngiliz yapımı 'Alex Rider' dizisinde başrollerden birini oynuyor.

Online platformalarda yayınlanacak dizide Haluk Bilginer, kötü adam Dr. Hugo Greif’i canlandıracak.

Çekimleri İngiltere ve Romanya’da gerçekleşen, genç bir ajanın hikayesini anlatan dizi 8 bölümden oluşuyor.

Dizinin ana karakteri Alex Rider’ı ise Otto Farrant üstleniyor.

Tabi hâlâ uluslar arası yapımlarda Türklere ‘kötü adam rolü’ verme alışkanlığının sürdüğünü üzülerek görsek de Bilginer’e başarılar diliyoruz.

TÜBA'DAN BAYRAM HEDİYESİ

Hazır konu sözlükten açılmışken, bir müjdeli haber de Türkiye Bilimler Akademisi’nden (TÜBA) geldi.

TÜBA Başkanı Muzaffer Şeker, Prof. Dr. Andreas Tietze’nin ‘Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lügati’nin 10. Cildini de yayınlayarak seriyi tamamladıklarını duyurdu.

Avusturyalı ünlü Türkolog Tietze, hayatı boyunca Türkiye Türkçesinin tarihi ve etimolojik sözlüğünü hazırlamak için malzeme toplamış bir isim.

Uzun bir süre İstanbul Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak da görev yaptı.

Tietze söz konusu sözlüğü 7 cilt olarak planlamıştı.

Sözlüğün birinci cildi (A‑E harfleri), Prof. Tietze hayattayken Avusturya Bilimler Akademisi (ÖAW) ile Simurg Kitabevi (İstanbul) tarafından 2002 yılında yayımlandı.

İkinci cildi (F-J harfleri) ise Prof. Tietze'nin vefatından sonra yine Avusturya Bilimler Akademisi tarafından gerçekleştirilen bir projenin ürünü olarak 2009 yılında Avusturya Bilimler Akademisi Yayınevi tarafından (Türkçe olarak) neşredildi.

TÜBA da önemli bir faaliyete imza atarak daha önce yayımlanan bu iki cildi yeniden gözden geçirip kalan diğer ciltleri de yayımlayarak eseri tamamladı.

Prof. Tietze’nin ömrünün büyük kısmını verdiği ve metin tarama yöntemiyle 700 yıllık bir döneme ait çok sayıda kitabın incelenmesini içeren titiz bir çalışmanın ürünü olan Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati; 60 bin civarında maddeyi içeriyor.

Eser, 14. yüzyıldan başlayarak Eski Anadolu ve Rumeli Türkçesi ve 20. yüzyıl sonuna kadar standart Türkiye Türkçesini kapsıyor,

TÜBA, 2014 yılında, ÖAW ve yazarın varislerinden Prof. Tietze’nin hayattayken yapmış olduğu çalışmalarını kapsayan tüm yazı ve belgeleri teslim almıştı.

Sonraki yıllarda harf sırasında göre lügatin ciltleri peyderpey yayınlandı.

Nihayet TÜBA, adeta bir bayram hediyesi olarak eserin tamamını Türkçe’ye kazandırmış oldu.

Türkiye Türkçesi'nin yaklaşık 700 yıllık dönemini aydınlatan eseri kaybolmaktan kurtaranları tebrik ediyoruz.