Pasinler Savaşı tarihi, önemi ve sonuçları merak ediliyor. TRT 1'in yeni dizisi Alparslan Büyük Selçuklu'nun 2. bölümünde Pasinler Savaşı devam ediyor. İzleyiciler "1048 Pasinler Savaşı'nı kim kazandı, önemi ve sonuçları neler? Pasinler nerede?" sorularının yanıtını araştırıyor. Pasinler Muharebesi, Selçukluların Bizanslılarla yaptıkları yüzyıl kadar gayet uzun süren Bizans-Selçuklu Savaşları'nın ilk büyük meydan muharebesidir.
Pasinler Erzurum ilinin bir ilçesidir. Pasinler bölgede Hasan Kale olarak da adlandırılır. Erzurum il merkezine 40 km uzaklıkta bulunuyor.
Pasinler Muharebesi (Bizans kaynaklarında Kapetron Muharebesi) (10 Eylül veya 18 Eylül 1048), Tuğrul Bey'in üvey kardeşi İbrahim Yınal Bey'in yaptığı Anadolu seferi sonunda Bizans İmparatorluğu ile müttefiki Gürcü Krallığı ve diğer müttefik ordulara karşı Bizanslıların "Kapteron" veya "Kapterou" adını verdikleri (modern Pasinler yakınlarında) bir mevkide Bizanslılar ile Selçuklular orduları arasında yapılan bir meydan muharebesidir.
Pasinler Muharebesi, Selçukluların Bizanslılarla yaptıkları yüzyıl kadar gayet uzun süren Bizans-Selçuklu savaşları'nın ilk büyük meydan muharebesidir.
Selçuklu ordusu 10 Eylül veya 18 Eylül 1048 tarihinde Pasinler Ovasında 50.000 kişilik Rum, Ermeni, Gürcü ve Abazalardan kurulu bir Bizans ordusuyla karşılaştı. Selçuklu ordusunu Tuğrul Bey'in üvey kardeşi İbrahim Yinal Bey'le amcaoğlu Kutalmış kumanda ediyordu.
Pasinler Muharebesi güneş battıktan sonra başladı ve tüm gece sürüp sabah "horoz ötümü" saatine kadar devam etti. Bizanslı güçler ve Bizanslı generaller Katakalon Kekaumenos ve Aaronios iki kanat komutanı idiler. Bizanslıların orta kanadı Gürcü ve onlara müttefik güçlere verilmişti ve orta kanat komutanı Gürcü prensi IV. Liparit idi. Selçuklular o zamana kadar Bizans ordularının alışmadığı çok değişik bir bozkır ordusu taktiği kullandı. Çarpışmalar Selçuklular hafif süvarilerinin tüm cephede saldırısı ile ve gayet şiddetli yakın savaşa girişmeleri ile başladı. Bizans iki kanadında bulunan Bizanslı general ve güçler Selçuklu ordusunu bu iki kanatta geri püskürttüler. Fakat orta kanatta İbrahim Yinal Bey ordusu Gürcüleri yenip komutanları olan IV. Liparit'i esir almayı başardılar.
Bizanslıların bu orta kanadının çökmesi ve komutan IV. Liparit'in esir alınma haberi Bizanslı iki kanada ve komutanlarına erişmedi. Bizanslı güçler gece yapılan Selçuklu direnişine karşı ilerlemeye devam ettiler. Gün ağırıp "Horoz sesleri" duyulmaya başlayınca bu ilerlemeleri ve "galibiyetlerinin" Tanrı'nın kendilerine yardımı ile olup ona şükür etmeye başlamışlardı. Ama tam bu arada Bizans orta kanatın çöküp İV. Liparit'in yenilip esir alınma haberi onlara yetişti. Bu da yetişmezmiş gibi yaptıkları gece savaşının Selçuklular artçılarına karşı olduğunu ve İbrahim Yinal Bey'in ana ordusunun düşmanlarına hiç sezdirmeden muharebe alanından toplamış olduğu ganimetler ve almış olduğu tutsaklar ile birlikte gayet az bir zayiat vererek geri çekilmiş olduğunu anladılar.
Bu muharebenin sonucunda Selçuklu ordusu muharebe meydanından çekilmiştir ve Bizanslılar bunu bir taktik galibiyet kabul etmişlerdir. Fakat İbrahim Yinal Bey'in ordusu Selçuklular arazilerine geri girdiğinde gayet az bir askeri zayiata uğramıştır. Bunun yanında yaptığı akında eline geçen ganimetler ve tutsaklara da hiç zayiat vermeden getirilmiştir. Tanınmış Müslüman kronik-tarihçisi Ali İbnü'l-Esîr "El-Kamil fi El-Tarih" ünlü tarih eserinde, biraz abartılı olarak, bu akından sonra getirilen ganimetin 10,000 deve yükü olduğunu ve ellerine geçirilen tutsak sayısının 100,000 yakınında olduğu bildirdiği belirtilmiştir.
İbrahim Yinal Bey, bu başarısından dolayı Tuğrul Bey'in kendisine vermek istediği büyük maddî hediyeleri kabul etmemiştir. Tuğrul Bey de IV. Liparit'in ve Bizanslıların salıverilmesi için teklif ettikleri büyük fidyeyi kabul etmemiş ve Liparit'i bundan sonra ömrü boyunca Selçuklularla hiç çatışmaya girmeyeceğine yaptığı şeref yemini üzerine salıvermiştir.
Bu muharebe Selçukluların Anadolu'ya ilk kez Türkmen göçmen yerleşme amaçlı stratejilerini uygulamak için Bizanslılarla yaptıkları gayet uzun bir dönem süren bir savaşın başlangıcı olduğu iddia edilebilmektedir. Bazı modern Batılı tarihçiler bu uzun süren savaşı 1048'dan 1306'de Anadolu Selçuklular Devleti'nin çöküşüne kadar süren Bizans-Selçuklu savaşları olarak nitelendirmektedirler.