Dosya Haber
Amerika Birleşik Devletleri'nin İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda küresel liderliğe yükselmesinden bu yana, Amerikalı liderler düzenli olarak ülkenin gerilemekte olduğu ve bir rakibe karşı zemin kaybettiği endişesine kapıldılar.
Sovyetler Birliği'nin 1957'de Sputnik uydusunu fırlatması, 1960'lardaki Sovyet yayılmacılığı gibi bu tür korkulara yol açtı. 1980'lerde ise Washington, Amerikan sanayisinin Japonya'nın ekonomik gücüyle rekabet edemeyeceği endişesine kapıldı.
Bugün bu gerileme algısı, ABD demokratik sistemindeki yeni kırılganlıklar ve Çin'in çok sayıda başlıkta gelişen gücüne ilişkin korkularla birleşmiş durumda.
ABD'li seçmenler Amerikan demokrasisine yönelik tehditlerin kaynakları konusunda farklı düşünseler de, genel olarak ülkelerinin demokratik kurumlarının artık Amerikan rüyasının vaatlerini yerine getiremeyeceği endişesini dile getiriyorlar.
Bu arada Çin, iddialı ekonomik ve diplomatik gündemlerini muazzam bir askeri genişleme ile güçlenirken, ABD durgunlaşan üretim siyasi kutuplaşma ve Trump'ın dönüşü ile birlikte artan popülizmin ağırlığı altında sendeliyor.
REKABET
Özellikle son yirmi yılda Çin, küresel üretime adeta hükmederek ve bazı ileri teknoloji sektörlerinde liderliği ele geçirerek kendisini gerçekten de dünyanın fabrikası olarak kabul ettirdi.
2023 yılında Çin, dünyadaki elektrikli araçların yaklaşık yüzde 60'ını, bataryaların yüzde 80'ini ve güneş enerjisi teknolojisinde kullanılan gofretlerin yüzde 95'inden fazlasını üretti.
Aynı yıl, enerji şebekesine 300 gigawatt rüzgar ve güneş enerjisi ekledi ve bu rakam ABD'den yedi kat daha fazla.
Ülke ayrıca küresel ekonomi için gerekli olan kritik minerallerin madenciliği ve rafine edilmesinin çoğunu kontrol ediyor ve en büyük yüksek hızlı demiryolu ağı ve son teknoloji 5G sistemleri de dahil olmak üzere dünyanın en gelişmiş altyapısından bazılarına sahip.
ABD savunma sanayii talebi karşılamakta zorlanırken, Çin eşi benzeri görülmemiş bir hızla silah üretiyor. Geçtiğimiz üç yıl içinde 400'den fazla modern savaş uçağı inşa etti, yeni bir bombardıman uçağı geliştirdi. Pentagon; Çin'in ABD'den beş ila altı kat daha hızlı silah biriktirdiğini tahmin ediyor.
ÇİN'İN SÜREKLİLİĞİ MÜMKÜN MÜ?
Her ne kadar Çin güçlü ve etkili bir küresel oyuncu olmaya devam edecek olsa da, gelişimini önemli ölçüde zorlaştıracak bir dizi karmaşık sorunla karşı karşıya.
On yıllık yavaşlayan büyümenin ardından, Çin ekonomisi son 2 yılda çalkantılı bir dönemden geçiyor.
Çin ayrıca verimlilik düşüşü, hızla yaşlanan nüfusun artan baskılarıyla mücadele ediyor ve bunların hepsi Pekin'in küresel planlarını sekteye uğratacak gibi görünüyor.
Ancak tüm sorunlarına rağmen Çin, kuantum bilişim, yenilenebilir enerji ve elektrikli araç üretimi gibi ABD'nin ulusal güvenliğini ve refahını tehdit eden belirli alanlarda ilerleme kaydetmeye devam ediyor ve edecektir.
Zira Çin çoğu zaman ABD'nin önemli ölçüde az yatırım yaptığı alanlarda üstünlük kazanmaya devam ediyor.
ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın kampanya söylemi de bu minvalde özellikle Amerika'nın Çin karşısındaki gerilemesi üzerine dayanıyordu.
SONUÇ
Amerika Birleşik Devletleri'nde Trump dahil olmak üzere pek çok kişi ve kurum, Çin'in etki alanının ABD'yi gölgede bırakacağından korkuyor.
Zira; ekonomik alandaki yatırımların dışında Çin, hipersonik füzelerden gemi inşasına kadar çeşitli kilit yeteneklerde daha güçlü hale geliyor ve bu da Çin'in devlet güdümlü siyasi-ekonomik modeli, genel olarak gelişmekte olan ülkelerde karşılık buluyor.
Amerikan şirketleri küresel piyasalara halen hükmediyor olsa da özellikle bilişim ve otomotiv piyasasında hızla konumlarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya.
Çin'in de büyük zayıflıkları bulunuyor. Çin, dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olan Çin, petrol ihtiyacının yüzde 70'inden fazlasını ithalatla karşılıyor ve bu da onu küresel aksaklıklara karşı savunmasız bırakıyor.
Jeopolitik gerilimler, tedarik zinciri darboğazları veya bölgesel çatışmalar Çin'in enerji güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atabilir. Buna karşın Amerika Birleşik Devletleri enerji bağımsızlığını neredeyse elde etmiş ve önde gelen küresel petrol ve doğal gaz üreticisi olarak ortaya çıkmış durumda.
Ayrıca, doların hala dünyanın birincil rezerv ve mutabakat para birimi olma statüsü ABD'ye benzersiz bir finansal kaldıraç sağlıyor.
Diğer yandan; Çin'in uçak gemilerine, gizlilik kabiliyetine sahip denizaltılara ve yapay zekâya dayalı sistemlere yaptığı yatırımlar Hint-Pasifik'in askeri dengesini yeniden şekillendiriyor ve ABD'nin buradaki kuvvet pozisyonu için yadsınamaz derecede zorlu bir faaliyet ortamı yaratıyor.
Ve bu bölgedeki üstünlük mücadele yüksek oranda ABD-Çin rekabetinin anahtarı olma özelliği taşıyacak gibi görünüyor.