Türkiye'nin artan nüfuzu ve Kalkınma Yolu hamlesi

Son yıllarda attığı stratejik güvenlik ve diplomasi adımlarıyla dikkat çeken Türkiye, ticaret alanında da önemli bir sıçrama yapmaya hazırlanıyor. Özellikle Asya ile Avrupa arasındaki ticaretin merkezi olma yolunda ilerleyen Türkiye, Kalkınma Yolu ile yeni bir dönem başlatacak. İşte tüm detaylar...

Dosya Haber

İlk olarak 2011 yılında gündeme gelen ancak, ancak geride kalan süreçte Irak'taki istikrarsızlık ve yönetim boşluğunun yanısıra Suriye'de Esad yönetiminin uzlaşıya yanaşmaması ve bölgedeki terör örgütlerinin etkisi nedeniyle çeşitli başlıklarda sekteye uğrayan Kalkınma Yolu projesi, Türkiye'nin bölgede daha etkin bir konuma gelmesi ile birlikte daha hızlı bir şekilde uygulanabilir hale geldi.

Projenin amacı, Çin, Hit Pasifik ve genel olarak Asya'dan gelen ürünlerin, Avrupa'ya ulaşması için Irak'ın Faw limanı üzerinden, Süveyş kanalına alternatif bir yol oluşturmaktır.

Fav Limanı'ndan yola çıkarak Avrupa'ya gidecek olan bir geminin Kalkınma Yolu'nu kullanması, Süveyş Kanalı'na kıyasla ürünün Avrupa'ya 15 ila 20 gün daha kısa sürede ulaşması anlamına gelmektedir.

Proje ayrıca, Irak'ı güney hinterlandlarını Türkiye'nin kuzey sınırına bağlayarak, bölgeyi alternatif bir ulaşım merkezine dönüştürmeyi ve hem Irak'ta hem de daha geniş bölgede ekonomik refahın önemli bir itici gücü olarak hareket etmeyi amaçlamaktadır.

Kalkınma Yolu, bölgesel gerginlikleri azaltmada önemli bir rol oynayan daha geniş bir bölgesel ekonomik entegrasyon girişimlerinin de bir parçasıdır.

PROJE NEDEN SEKTEYE UĞRADI?

Projenin çıkış noktası olacak olan ve Irak'ın Basra Körfezi'nde kurulması planlanan Faw Limanı, Türkiye ve Irak üzerinden kara ve demiryolu ile Avrupa'ya bağlanacak ve bu şekilde yeni bir ticaret yolu 2025 yılına kadar hayata geçirilecekti.

Ancak ilk olarak 2011 yılında duyurulan projede 2013 yılında başlatılan Grand Faw Limanı projesi, Kalkınma Yolu'nun çıkış terminalini oluşturacaktı. Bölgedeki belirsizliği ardından limanın inşattı sekteye uğradı ve liman ihalesini alan Koreli şirket yatırımdan çekildi.

Irak'taki yönetim boşluğu ve güzergah üzerindeki terör oluşumlarının da etkisi ile proje uzun bir süre askıda kaldı.

Ancak yaklaşık 10 yıllık bu büyük belirsizlik döneminin ardından 2020 yılında Daewoo firması ile Irak hükümeti arasında 2.6 milyar dolarlık yeni bir liman anlaşması imzalandı ve limanın inşaası hızlandırıldı.

Limanın inşaatı hızla ilerlerken, bu limanın kara ve demiryolu ile Avrupa'ya bağlanması için diğer çalışmalar da hızlandı.

Irak Başbakanı Es Sudani ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararlılığı, projeyi son iki yıl içerisinde geri dönülmez bir noktaya taşıdı. 2 yıl önce Sudani'nin Ankara Deklarasyonu projeyi tam bir yol haritasına kavuşturdu.

ANKARA DEKLERASYONU VE TÜRKİYE'NİN ETKİSİ

Projeye göre; Hint Okyanusu'ndan deniz yoluyla Basra Körfezi'nde inşaa edilen Faw Limanı'na gelecek olan mallar, kara ve demiryolu ile Türkiye'ye, Türkiye üzerinden de Akdeniz'e ve Avrupa'ya ulaştırılacak.

Güzergah, Faw Limanı'ndan başlayarak Irak içerisinden Divaniye, Necef, Kerbela, Bağdat ve Musul'dan geçerek Türkiye'ye uzanacak. Güzergahın bu noktadaki deniz güzergahı için ise Mersin Limanı devreye girecek.

Ankara Deklarasyonu'na göre, projenin hayata geçirilmesi ile ilgili faaliyetlerde Türkiye'yi Ticaret Bakanlığı temsil edecek ve 1200 kilometre uzunluğundaki Kalkınma Yolu Projesi, yaklaşık 22 milyar dolara mal olacak. Bu maliyetin 16 milyar doları demir yolu için, 6 milyar doları ise kara yolu için kullanılacak.

Deklarasyona göre projenin inşaasında Türk fifirmaları etkin rol üstlenecek ve 2029'a kadar tamamlanması öngörülen Kalkınma Yolu Projesi Türkiye'nin Körfez ülkeleriyle ticaretini kolaylaştırırken, iki ülke Süveyş Kanalı üzerinden geçen küresel ticaretin %12-15'ini ve konteyner trafiğinin %25-30'undan büyük bir pay alacak.

PROJENİN AVANTAJI VE ENGELLER

Türkiye'nin Doğu ve Batı'yı birbirine bağlayan stratejik konumu, Çin'in Bir Kuşak Bir Yol projesi ile önemini artıran ve Orta Koridor olarak adlandırılan güzergahın ardından, Kalkınma Yolu ile başka bir boyuta daha evrilecek ve Türkiye, küresel bir ekonomi ve lojistik merkezi haline gelecek.

Türkiye ayrıca proje ile birlikte; küresel ticaret payı içerisinde, kara, deniz, demiryolu ve havayolu taşımacılıklarının tamamında söz sahibi olan bir ülke haline gelecek.

Projenin yatırım alanında Katar ve BAE gibi ülkelerin etkin olmak istemesi de, projenin daha rahat hayata geçirilmesi açısından büyük avantajlar sunmuştur.

Diğer yandan projenin 2011 yılından bu yana hayata geçirilmesine yönelik engeller ise birer birer ortada kalkmaktadır.

Irak'taki yönetim boşluğunun giderek azalması ve Türkiye'nin hamleleri sonucunda Irak ile yapılan Ankara Deklarasyonu ve güvenlik anlaşmaları, bölgesel dengeleri kökten değiştirmiştir. Suriye'de Esad Rejimi'nin de yıkılması ile birlikte Suriye'nin muhalefetinin de ortadan kalktığı belirtilebilir.

İran ve Mısır gibi ülkelerin projeye dair tepkileri ise Türkiye'nin artan nüfuzu ile birlikte etkisini yitirecektir.

Sonuç:

Türkiye, özellikle son dönemde attığı güvenlik ve diplomasi adımlarının ardından ticari alanda da önündeki engelleri kaldırmaya başlamıştır.

Türkiye; yaklaşık 10 trilyon doları bulan Asya-Avrupa ticaret potansiyeli içerisinden, Orta Koridor, Zengezur Koridoru ve şimdi de önündeki engeller neredeyse tamamen kalkan Kalkınma Yolu projesi ile büyük bir pay almaya hazırlanıyor.

Türkiye'nin bölgesel bir güçten küresel bir güce doğru evrilen rolü atılan bu adımların etkisi ile pekişerek devam etmektedir.