Trump'ın yeni döneminde Epstein dosyası ne olacak? Epstein skandalı nedir ve nasıl ortaya çıktı?

2005 yılında ABD'nin Florida eyaletinde 14 yaşındaki bir öğrencinin çantasında, okul yönetimi tarafından 400 dolar bulunması ve bu gelişmenin ardından ailesinin şikayeti ile çocuğun bir adama masaj yapmak için lüks bir malikaneye gittiğinin tespit edilmesi ile ortaya çıkan skandal, kısa bir süre içerisinde önce ABD'nin daha sonra ise dünyanın gündemine oturdu.

Dosya Haber

Dosya Haber

Zira; ailenin şikayeti sonrası yapılan soruşturmada çocuğun masaj için gittiği kişinin, ABD'nin eski başkanlarından Bill Clinton'dan İsrail'in eski başbakanı Ehud Barak'a, Kraliçe 2. Elizabeth'in oğlu Prens Andrew'den Steven Hawking'e kadar çok sayıda ünlü ismin yakın dostu olan milyoner Jeffrey Epstein olduğu belirlendi.

Soruşturmanın genişlemesiyle birlikte Jeffrey Epstein tarafından tacize uğradığını söyleyen çocukların sayısı giderek arttı ve Epstein, ilk olarak "küçük kız çocuklarını fuhuşa teşvik suçunu" işlediğini kabul etmesinin ardından uzlaşmaya giderek 13 ay cezaevinde kaldı.

BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ!

Ancak bu gelişmenin, buzdağının sadece görünen yüzü olduğu kısa bir süre içerisinde ortaya çıktı.

Soruşturmada ifade veren isimlerden birisi olan Glishane Maxwell isimli bir mağdur, dünyanın etkili isimlerinin işin içerisinde olduğu bir pedofili fuhuş ağının Epstein tarafından idare yönetildiğini, bunun için ise özel bir adada her odası kameralarla gözetlenen lüks malikanelerin bulunduğunu iddia etti.

Bu gelişme ile birlikte gizlilik kararı getirilen soruşturmaya dair ayrıntılar, uzun bir süre kamuoyundan gizlendi.

Ancak tarihler Temmuz 2019'u gösterdiğinde FBI "yeterli kanıtlara ulaştığını" açıklayarak Jeffrey Epstein'i New Jersey'de gözaltına aldı ve bu gelişmenin ardından tutuklanan Epstein, girdiği cezavinde "intihar" etti.

Ancak Jeffrey Epstein'in "intihar etmesi" neredeyse kimseyi ikna etmedi.

FBI ise; "yeterli kanıtlara ulaştığını" açıklamasına rağmen, Epstein'in ölümünün ardından ulaştığını açıkladığı kanıtlara dair belgeleri açıklamadı.

BASINA YANSIYAN EPSTEİN BELGELERİNDE NE VARDI?

Yayınlanan içeriklerde, kamuyouna yansıtılan algının aksine Epstein'in pedofili ağında yer alan herhangi bir isim listesi yer almadı.

Gizliliği kaldırılan bu belgeler, Epstein mağdurlarının çoğunlukla isimlerin sansürlendiği ifadelerinden ve e-postalardan oluşuyordu.

Örnek olarak; sihirbaz David Cooperfield'ın isminin, Epstein'in özel adasında düzenlenen bir organizasyonda gösteri yapması nedeniyle geçtiği, Leonardo DiCaprio ve Steven Hawking gibi kişilerin ise, bazı maillerde adlarının geçmesi nedeniyle bu belgelerde yer aldığı iddia edildi.

Gizliliği kaldırılan belgelerde en dikkat çeken nokta ise, Epstein'in özel jetine binen yolcu listeleriydi. Zira bu listeler, çok sayıda ismin pedofili adasına gittiğine dair kamuoyu tarafından açık bir delil olarak kabul edildi.

Ancak bu belgeler, "kesin kanıtlara ulaştığını" açıklayan FBI'ın kanıtları da içeren belgeleri yayınlamaması nedeniyle her zaman bir "iddia" noktasında kaldı.

TRUMP EPSTEİN SKANDALI VE BELGELERİN YAYINLANMASI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR?

İkinci başkanlık dönemine hazırlanan Trump, Jeffrey Epstein ile yakın dost olduğunu gizlemedi. Aslında basına yansıyan o kadar fazla beraber fotoğrafları vardı ki, zaten istese de bunu gizleyemezdi.

Epstein ile uzun senelere dayanan bir dostluğunun olduğunu belirten Trump, adaya ise asla gitmediğini ve böyle bir ilişki ağından bilgisi olmadığını belirtti.

Bu konuda ilk olarak 2019 yılında, Jeffrey Epstein'in "intiharının" ardından konuşan Trump, kendisi ile ilgili iddiaları reddederken Bill Clinton hakkında yorum yapmayı tercih etti.

Trump; "Kayıtlara bakıldığında Epstein'ın çok yakın bir arkadaşı olan Bill Clinton, yaklaşık 28 kez onun uçağına binmiş. Benim anladığım kadarıyla Epstein'in iyi şeyler olmayan bir adası var ve ben hiç oraya gitmedim" ifadelerini kullandı.

Trump, 2024 yılı başında yayınlanan belgelerin ardından da konuya dair bir açıklama daha yaptı ve kendisine ait sosyal medya platformu Truth Social'da paylaştığı mesajında; "Ben Epstein'in uçağında ya da onun aptal adasında hiç bulunmadım" ifadelerini kullandı.

Trump geçtiğimiz Nisan ayında ise seçim sahtında verdiği bir mülakatta "Epstein belgelerini açıklayacak mısınız?" sorusuna yanıt verdi.

Trump verdiği yanıtta, Epstein belgelerini, 1963 yılındaki Başkan John F. Kennedy suikastına ilişkin kalan son belgelerin gizliliğinin kaldırılmasına benzetti ve "kesinlikle bu belgelere göz atacağım ve müşteri listesini yayınlamaya konusunda istekli olacağım" ifadelerini kullandı.

Trump, daha önceki başkanlık sürecinde Kennedy dosyalarını yayınlamaya çalıştığını ancak FBI'ın bunun zararlı olacağı konusunda kendisini ikna ettiğini açıklamıştı.

Haziran ayında verdiği bir röportajında da Trump'a, çeşitli dosyaların gizliliğini kaldırıp kaldırmayacağı sorulduğunda benzer bir yaklaşım sergiledi. 11 Eylül, John F. Kennedy suikastı ve Epstein ile ilgili belgelerin gizliliği sorulduğunda Trump, "evet kaldıracağım" yanıtını verdi.

Ancak Trump daha sonra Epstein belgeleri konusunda geri adım attı.

Trump Haziran ayında bu defa; "Bence Epstein dosyası daha az bilinmeli. Eğer orada sahte şeyler varsa insanların hayatlarını etkilemek istememe ve dünyada çok fazla sahte şey var." açıklamasında bulundu.

FBI NE YAPACAK?

Donald Trump 20 Ocak'ta yeniden Beyaz Saray'a dönmeye hazırlanırken, hızlı bir şekilde kabinesini ve yönetim kabinesini de şekillendiriyor.

Trump'ın FBI başkanlığı için seçtiği isim ise, Trump'ın ilk döneminde hem Ulusal İstihbarat Direktörü'ne hem de savunma bakanına danışmanlık yapan Kash Patel oldu.

Yeni FBI başkanı olarak görev yapacak olan Kash Patel, Epstein belgeleri konusunda kararlı ve sert açıklamaları ile biliniyor. Patel defalarca, "Diddy listesi" olarak adlandırdığı Epstein dosyalarının ayrıntılarını açıklama sözü verdi.

Patel, FBI başkanlığına resmi olarak aday gösterilmeden önce de kurumun, Epstein listesinin doğrudan kontrolüne sahip olduğunu belirtmiş ve "Amerikan halkı gerçekleri bilmeyi hak ediyor" ifadelerini kullanmıştı.

Patel ayrıca, Bill Gates'in Epstein belgelerinin açıklanmasını engellemek için ABD Kongresi'nde lobi yaptığını iddia etmişti.

Sonuç:

Onlarca mağdurun ifadeleri, pek çok "yüksek profilli" isim ile yakın ilişkilerine dair soru işaretlerinin ardından 2019 yılında cezaevinde "intihar ettiği" açıklanan Jeffery Epstein, yaşarken olduğu gibi öldükten sonra da, gerek ABD'de gerekse de dünyada gündem olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Nitekim; FBI'ın "yeterli kanıtlara ulaştık" açıklaması ile tutuklanan ve ölümünün üzerinden geçen 5 yıla rağmen arkasında bıraktığı sis perdesi "aralanamayan" Jeffrey Epstein, Trump'ın yeni dönemi için de şimdiden en çok konuşulan gündem maddelerinden birisi haline geldi.

Elbette bu konu Trump'ın yeni döneminde önceliklerinden birisi olmayacak.

Ancak Trump'ın ve FBI Başkanı olarak görevlendirdiği Kash Patel'in geçmiş açıklamaları ışığında konu, açıklanması kaçınılmaz olacak bir noktaya gelebilir.