Muhammed Gökalp
Trump, ilk başkanlık dönemi sırasında Kim Jong Un ile olan "dostluğunu" diplomatik stratejisinin "temel taşı" olarak sık sık dile getirmişti. Şimdi Oval Ofis'e geri dönen Trump, Kim'in yeni bir angajmanı memnuniyetle karşılayacağından emin görünüyor.
Böyle bir zirve gerçekleşirse, "Önce Amerika" gündemiyle yeniden iktidara gelen Trump, Kim Jong Un'a ile gerçekçi olarak ne gibi somut sonuçlar elde edebilir?
Gelecekteki herhangi bir zirvenin başarısı, Trump'ın Kuzey Kore'den anlamlı tavizler koparma becerisine bağlı olacaktır. Ve Trump'ın böyle bir zirvede muhtemelen Kim Jong Un'dan talep edeceği üç önemli başlık olacaktır.
1- USS Pueblo üzerinden sembolik de olas bir zafer elde etmek
Trump için en sembolik fırsatlardan biri, 1968 yılında Kuzey Kore tarafından uluslararası sularda ele geçirilen ABD Donanmasına ait USS Pueblo gemisini geri almak olacaktır.
USS Pueblo gemisi, Kuzey Kore'de Amerikan karşıtı propagandanın bir sembolü olarak önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle "Önce Amerika" yaklaşımı ile hareket eden Trump için geminin iadesi büyük bir siyasi ve diplomatik zafer anlamına gelecektir.
Ancak USS Pueblo gemisinin iadesi sadece bir diplomatik zaferden daha geniş sonuçlar da doğuracaktır.
Çünkü, Kuzey Kore için böylesine yüksek profilli bir varlığı teslim etmek, ABD ile ilişkileri düzeltme taahhüdünü anlamına gelecektir. Jest büyük ölçüde sembolik olsa da, geri dönüşü Amerikan kamuoyunda derin yankı uyandırabilir ve iki ülke arasındaki ilerlemenin somut bir işareti olabilir.
2- Yongbyon tesisine dair adımlarla nükleer planlarda yumuşama
Kuzey Kore'nin Yongbyon nükleer tesisinin faaliyetlerini durdurması ya da en azından kapasitesini düşürmesi iki ülke arasındaki en önemli adım olabilir.
Kuzey Kore'nin nükleer programının merkezinde yer alan bu tesis, 2019 yılında Trump ve Kuzey Kore lideri Kim Jong Un Hanoi Zirvesi sırasında kilit bir konu olmuştu.
Yongbyon eskiyen bir tesis olsa da, tamamen hizmet dışı bırakılması 1994 Cenevre Anlaşmalı Çerçevesi'nden bu yana en önemli nükleer silahsızlanma kilometre taşı olarak kabul ediliyor.
Hatta böyle bir adım başka nükleer tesislerin de denetlenmesine zemin hazırlayabilir.
Trump için Yongbyon'un kapanmasını sağlamak, seleflerinin başaramadığını başarabilecek bir lider olarak "güçlü başkan" anlatısını güçlendirecektir.
Şüphesiz uzmanlar, Kuzey Kore'nin daha geniş nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında Yongbyon'un kapatılmasının yetersiz olduğunu düşünecektir. Ancak Yongbyon'un kapatılması Trump'ın ilk dönemindeki "işini tamamlaması" ve "bir taviz alması" gibi başlıklarda, ABD dış politikası için anlamlı bir adım olacak ve gelecekteki müzakereler için ivme kazandıracaktır.
3- Ekonomik işbirliği ve Wonsan-Kalma
Trump'ın dış politika yaklaşımının genel olarak ekonomiye dayandığı düşünüldüğünde, en iddialı fırsatlardan biri Trump'ın kötü bir ekonomisi olan Kuzey Kore ile ekonomik işbirliği alanında yapacağı bir anlaşma olacaktır.
Trump, ABD şirketlerinin Kuzey Kore'nin Wonsan-Kalma olarak adlandırılan kıyı turist bölgesine yatırım yapması konusundaki fikrini ilk döneminde de dile gitirmişti.
Kim Jong Un'un en değerli girişimlerinden biri olan bu turistik bölge, Kuzey Kore'nin ekonomik hedeflerinin bir sembolü ve Kuzey Koreliler ve çok yakında Ruslar için tanınmış bir tatil yeri olarak lanse edildi.
Kim Jong Un Trump'ın tekliflerini kabul edebilir mi?
Kim Jong Un'un tepkisini tahmin etmek şüphesiz olarak Kuzey Kore'nin iç dinamiklerini de anlamayı gerektirir.
Nitekim; Kuzey Kore lideri Kim Jong Un izole bir ülkenin lideri olsa da, güç ve meşruiyet yansıtmanın öneminin son derece farkında bir lider olarak göze çarpıyor.
Trump'ın uzlaşı teklifleri Kuzey Kore lideri Kim Jong Un egosuna hitap edebilir.
Zira Kuzey Kore lideri Kim Jong Un daha önce Trump ile yaptığı zirveleri otoritesini güçlendirmek ve ABD-Güney Kore askeri tatbikatlarının askıya alınması gibi siyasi tavizler elde etmek için kullanmıştı.
Buna ek olarak böyle bir yakınlaşma, Kim Jong Un'a "Rusya'da sonra ABD'yi de istediğim noktaya getirdim" propagandası yapmak için fırsat verebilir.
Kim Jong Un ne istiyor?
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un için şüphesiz olarak herhangi bir zirvenin birincil hedefi, rejiminin uluslararası muhataplık kazanması, hayatta kalmasını ve istikrarını sağlamak olacaktır.
Zaten bu hedef, Rusya örneğinde de olduğu üzere Kuzey Kore'nin diplomatik stratejisini yönlendirmekte ve müzakerelerdeki taleplerini şekillendirmektedir.
Kim Jong Un muhtemelen bu görüşmelerde; nükleer silahlardan arınma taahhütlerine bağlı olarak, özellikle kömür, mineral, tekstil ve işgücü ihracatı üzerindeki yaptırımların hafifletilmesini isteyecektir.
Kim Jong Un ayrıca, uluslararası meşruiyet sağlamak için silah azaltma görüşmelerini kullanarak Kuzey Kore'nin nükleer bir devlet olarak tanınmasını isteyebilir.
Kim Jong Un'un en değerli girişimlerinden biri olan turistik bölgeye yatırımlar yapılma ihtimali de Kuzey Kore liderini teşvik edebilir.
Sonuç:
Tüm bu dengeler ve seçenekler ışığında, olası bir Trump-Kim zirvesinin başarısı, Trump'ın Kim ile olan yakınlığını somut sonuçlara dönüştürüp dönüştüremeyeceğine bağlı olacaktır.
Zira; USS Pueblo'nun iadesi, Yongbyon'un kapatılması, Kuzey Kore'nin nükleer bir ülke olarak tanınması ve ekonomik olarak teşvik edilmesi gibi başlıklar masada olacak olsa da, iki liderin de asıl hedefinin güçlü görünmek olacağı aşikardır.
Olası bir uzlaşı, hem Kim Jong Un'u hem de Trump'ın, "barış ve ilerleme için riskler almaya istekli liderler" olarak itibarlarını artırırken, Rusya ve Çin'i de endişelendirebilir.