Trump'ın Ukrayna'dan talep ettiği nadir toprak minerallerinin önemi ve savaşın geleceği

Trump'ın Ukrayna'ya desteğe devam etmek için ülkedeki nadir toprak minerallerinin ABD'ye devrini istemesi, yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Nitekim; ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı Marco Rubio da kısa bir süre önce Çin'in dünyanın nadir toprak mineralleri tedarik zinciri üzerindeki kontrolünden elde ettiği stratejik avantaj konusunda uyarıda bulunmuştu.

AKSAM.COM.TR

ABD'li Senatör Lindsey Graham ise Rusya-Ukrayna savaşının başladığı ilk aylarda, Ukrayna'ya yaptığı bir ziyaret sırasında ülkenin nadir toprak zenginlikleri konusunda farkındalık yaratmış ve Ukrayna'nın 10-12 trilyon dolar değerinde bir kaynağa sahip olduğunu ve bu kaynakların Rusya-Çin eksenine teslim edilemeyeceğini dile getirmişti.

Ukrayna'nın yeraltı kaynakları

Ukrayna, özellikle lityum ve titanyum da dahil olmak üzere Avrupa'nın en büyük kritik maden yataklarına sahip ve Uluslar arası raporlara göre bu kaynakların büyük bir kısmı hiç dokunulmamış durumda.

Diğer yandan; Washington Post ve Forbes (Ukraine) tarafından yayınlanan raporlar, ABD'li Senatör Lindsey Graham'ın, bu kaynakların 12 trilyon dolardan fazla değere sahip olduğu iddiasını teyid ediyor.

Nitekim Zelenskiy yönetimindeki Ukrayna hükümeti, 2021 yılında, bu madenlerin çıkarılması için dışarıdan gelecek yatırımcılara vergi indirimleri ve yatırım hakları teklif etmişti. Ancak bir yıl sonra başlayan tam ölçekli Rus işgalinin ardından bu çabalar askıya alındı.

Bu mineraller elektrikli araçlar ve temiz enerji sektörünün vazgeçilmez unsurları olmasının yanı sıra, özellikle savunma danayi üretimi için de hayati önem taşıyor.

Foreign Policy'de yayınlanan hükümet belgelerine dayanan tahminler ise Ukrayna'nın kaynaklarının düşünülenden de çeşitli olduğunu iddia ediyor.

Foreign Policy, Ukrayna'nın incelenen 8.700'den fazla maden yatağında, en çok kullanılan 120 endüstriyel mineralin 117'sinin ticari açıdan çıkarılmaya ve kullanılmaya uygun olduğunu gösteriyor.

Örnek olarak raporda, neredeyse hiç el değmemiş yarım milyon ton lityumun olduğu iddia ediliyor. Bu da, Ukrayna'yı sadece Avrupa'nın değil neredeyse dünyanın en büyük lityum kaynaklarından birisi haline getiriyor.

Sonuç olarak; özellikle Çin'in Afrika'daki kaynakları da kullanarak, titanyum gibi madenlerin çıkarılmasında kilit bir oyuncu olmaya devam ettiği düşünüldüğünde, Trump'ın bunu yüksek dille dile getirmesi şaşırtıcı değil.

Savaşın geleceği ve olası uzlaşı süreci

Gelinen noktada; Trump'ın Ukrayna'nın nadir toprak elementleri hakkındaki açıklamaları ve "savaşı hemen bitirme" vaadi birbiri ile çelişiyor. Peki neden?

Çünkü; Washington Post tarafından yayınlanan bir rapora göre bu elementlerin büyük bir kısmı şu anda Rusya tarafından işgal edilen topraklar üzerinde bulunuyor.

Bu nedenle Trump, her zaman ortaya koyduğu ticari yaklaşımı ile Ukrayna güçlerinin bu kaynakları Rus kontrolünden geri alabileceği umuduyla, Ukrayna'daki çatışmayı bitirme vaadinden vazgeçebilir ve ya da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir anlaşma yapmaya çalışabilir.

Bu noktada; Trump'ın Ukrayna'yı, Rusya'nın kendisine ait olduğunu iddia ettiği toprakların en azından bir kısmından çekilmeye zorlamak için öne sürebileceği şartlardan biri, Putin'in bu nadir toprak ve diğer kritik madenlerin olduğu alanların en azından bir kısmını teslim etmesi olabilir.

Trump'ın Ukrayna'yı ne kadar zorlayabileceğine bağlı olarak Putin de bunu kabul edebilir.

Zira; Washington Post'ta yer alan bilgilere göre, Rusya'nın şu anda kontrolü altında bulunan nadir toprak yataklarını tam olarak işletebilmesi için sermaye ve teknolojiye ihtiyacı var ve bu iki kaynak da şu anda sadece Çin ve ABD tarafından sağlanabilir.

İşte bu noktada Trump, son dönemde oluşan Rusya-Çin-İran eksenine karşı da bir koz elde edebileceğini düşünecektir.

Bu stratejinin başarılı bir şekilde uygulanması halinde Trump, Çin'i bölgeden uzak tutacaktır ki bu da Trump'ın "Çin ile mücadele" hedefiyle uyumlu görünüyor.

Eğer Trump, Rus kontrolündeki kaynaklar konusunda Putin ile bir anlaşmaya varırsa, Zelenskiy'nin çok yüksek ihtimalle bu anlaşmayı kabul etmekten başka çaresi kalmayacaktır.

Çünkü hem Zelenskiy hem de neredeyse tüm AB ülkeleri, ABD'nin desteği olmadan Ukrayna'nın bu savaşı devam ettiremeyeeğini farkında.