Trump'ın Gazze'den sözde “gönüllü göç” ısrarının arka planında ne var?

Trump, 25 Ocak'ta Gazze'deki Filistinlilerin başta Ürdün ve Mısır olmak üzere Arap ülkelerine sürgün edilmesi fikrini ortaya attı. Ancak her iki ülke de plana net bir 'hayır' cevabı verdi. Trump'ın önceki döneminde de ''Yüzyılın Anlaşması'' olarak duyurduğu bu girişim Siyonist kolonizasyon projelerinin ve Gazze'nin sözde İsrail toprakları olmasının önünü açacaktır.

görkem çelik

ABD Başkanı Donald Trump'ın, Gazze'deki iki milyona yakın Filistinlinin, bölgeyi "temizlemek" amacıyla Ürdün ya da Mısır'a yerleştirilmesini önermesi beraberinde büyük bir tartışmayı da getirdi.

Hatta Trump'ın Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff, Gazze nüfusunun bir kısmının Endonezya'ya taşınmasını bile önerdi.

İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir ve İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich gibi isimler de Trump'ın açıklamalarının hemen ardından devreye girdi.

Ben Gvir Trump'ın önerisini destekleyerek; "Netanyahu'dan taleplerimizden biri gönüllü göçü teşvik etmesidir. Dünyanın en büyük süper gücünün başkanı Trump bu fikri bizzat gündeme getirdiğine göre, İsrail hükümetinin bunu uygulaması, yani göçü şimdi teşvik etmesi gerekir" ifadelerini kullandı.

Bezalel Smotrich ise; "Artık, bilge, ölçülü ve gerçekçi bir bakış açısına sahip olan bir Amerikan Başkanı var. Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri Mısır ve Ürdün'e göç ettirme vizyonunu hayata geçirmek üzere bir eylem planı üzerinde çalışıyoruz." açıklamasında bulundu.

Zira bu etnik temizlik, Siyonist kolonizasyon projelerinin ve Gazze'nin sözde İsrail toprakları olmasının önünü açacaktır.

Trump bu planıyla Siyonizm'in uzun vadeli hareketine ve daha doğrusu İsrail aşırı sağının belirlediği savaş hedeflerine uygun hareket ediyor.

Zira Trump gibi, Ben Gvir ve Smotrich gibi İsrail'in "aşırı sağcı" isimleri de, sadece teolojik olarak değil, İsrail'in güvenliği için bunun bir gereklilik hatta zorunluluk olduğunu düşünüyor.

GAZZE'DE ETNİK TEMİZLİK

Gazze'deki Filistin topraklarına el koymak üzere tasarlanan ve Eiland Planı ya da Generaller Planı olarak adlandırılan planın tavsiyelerine uyarak; Filistinlileri sürme, yok etme ve soykırım uygulama planı, geçtiğimiz 470 gün boyunca metodik bir şekilde Gazze'de uygulandı.

Hiç şüphe yok ki birçok İsrailli lider için Gazze'deki Filistinlilerin çoğunluğunun bölgeden çıkarılması, askeri operasyonların kademeli de olsa mantıklı bir sonucu olacaktı.

Nitekim Maliye Bakanı Bezalel Smotrich Aralık 2023'te yaptığı bir açıklamada da bunu gizlemedi.

Smotrich o tarihte de; "Gazze Şeridi'nde yapılması gereken şey göçü teşvik etmektir. Gazze'de iki milyon değil de 100.000 ya da 200.000 Arap olursa, 'ertesi gün' istediklerimizi başarabiliriz" açıklamasında bulunmuştu.

Soykırımcı İsrail'in; Gazze, Batı Şeria ve hatta Suriye'deki Golan Tepeleri ve Lübnan'daki Litani Nehri'nin güney kıyısını da içine alan bir sözde "Yahudi devletine" ulaşmak için her türlü kanunsuzluğu yapmak konusunda mahir olduğu görülüyor.

Zira; halkı aç bırakmak, yaşam için gerekli tüm altyapıyı sistematik olarak yok etmek ve gelecekte Gazze'ye geri dönme ihtimalini ortadan kaldırmak için uygulanan şiddet göz önüne alındığında İsrail'in zulmunün sınırlarının olmadığı görülüyor.

GAZZE'NİN BOŞALTILMASI PLANININ TARİHİ

İlk olarak 1971'de o tarihteki İsrail Savunma Bakanı Moshe Dayan "gönüllü göç" adı altında bir dayatmanın uygulanmasını formüle etti ve; "Onlara ayrılmaları için 48 saat veriyoruz. Onlara örneğin Sina'ya gitmelerini söylüyoruz. Önce onlara gönüllü olarak taşınma seçeneği sunuyoruz. Ancak aksi de mümkün. Eşyalarını kamyonlara biz yükleyebiliriz" ifadelerini kullanmıştı.

Bu süreç, Kolomb öncesi uygarlıkların yerlileri ile karşılaşan Fransız ve İspanyol işgalcileri anımsatıyor. İspanyol ve Fransız işgalciler savaşa girmeden önce onlara sözde "Katolik inancına geçmelerini" öneren Requirimento maddelerini okurdu.

Requirimento maddeleri, inancını değiştirmek istemeyenlere saygı duyulacağını belirtirdi. Ancak yine de inancını değiştirmeyenler öldürülürdü.

Bu tarihsel genel bakış, İsrail'in Filistinlilere bugün sunduğu sözde "gönüllü göç" kavramının mantığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

Yani Trump ve İsrail'in aşırı sağcı isimleri, sözde göç seçeneği sunarken arka planda ise göçü kabul etmeyenleri etnik temizliğe tabi tutacaklarını ortaya koyuyorlar.

Dünya, kendisini ahlaki açıdan üstün ilan eden Batı dünyasının ve müttefiki İsrail'in ahkalsızlığına adım adım şahit oluyor ve görünen o ki şahit olmaya devam edecek.

SONUÇ

ABD ve İsrail'in şimdi ortaya koyduğu sözde "gönüllü göç" teklifi kurgusu, ahlaki saflığını koruyarak bir halkı topraklarından mahrum bırakmayı içeren bir etnik temizlik projenin temize çıkarılması söylemidir.

İsrail ordusunun 470 aydan uzun bir süredir Gazze'yi cehenneme çevirmesine rağmen, Gazze sakinleri kendi vatanları olarak gördükleri yeri terk etmeyi reddetti.

Tüm bu tarihsel alt yapı, bilgiler ve açıklamalar net bir şekilde ortaya koymaktadır ki; Trump'ın ve İsrail'in açıklamaları aslında bir "göç değil" bir "etnik temizlik" planıdır.