Trump ve Netanyahu İran'ın nükleer güç olmasını engelleyebilir mi?

Orta Doğu, İsrail'in önce Gazze'deki soykırım savaşı, ardından da işgali genişletme politikası ile Lübnan'a gerçekleştirdiği saldırılar nedeniyle tam ölçekli bir bölgesel savaşın eşiğinde. İsrail kısa süre önce İran'a karşı misilleme saldırıları gerçekleştirdi ve İsrail, bu son misillemesinde İran'ın nükleer ve petrol tesislerini hedef almaktan kaçındı.

Dosya Haber

Ancak Trump'ın yeniden seçilmesi ile birlikte, İsrail ve İran'ın karşılıklı füze saldırılarının, ABD'nin Orta Doğu'da yeni bir savaşa sürüklenme riskini daha da artırdı.

Zira Trump ilk başkanlık döneminde, İsrail'in talepleri doğrultusunda İran ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı arasında devam eden nükleer anlaşmayı tanımadıklarını ve ABD'nin nükleer anlaşma sürecinden çekildiği açıklamıştı.

Aynı dönemde eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett ve John Bolton gibi bir dizi yetkili ise, İsrail ordusunu İran'ın nükleer kapasitesine saldırmaya teşvik ederek "tek çözümün" İran'ın nükleer tesislerini vurulması olduğunu belirtmişlerdi.

Son dönemde de; nükleer anlaşmanın suya düşmesi ve İran ile İsrail arasında artan gerilim nedeniyle ABD'deki şahin kanattan çok sayıda isim, İsrail'in İran'ın nükleer silah elde etmesini engellemek için "tek seçeneğinin savaş" olduğunu savunuyor.

Trump ise İran'ın İsrail'e misilleme saldırısı 5 Ekim tarihinde yaptığı bir seçim konuşmasında;

"Orada karşı karşıya olduğumuz en büyük risk nükleer silahlardır. Tam da vurmamız gereken şey bu unsurlardır. Bir tehdit varsa öncelikle nükleer tesisleri vururuz. Gerisi sonra düşünürüz." ifadelerini kullanmıştı.

TRUMP VE NETANYAHU İRAN'IN NÜKLEER TESİSLERİNİ HEDEF ALABİLİR Mİ?

İran'ın nükleer kapasitesine karşı bir saldırı lehindeki argümanlar yersiz görünüyor.

Zira olası bir saldırı, İran'ın nükleer programını geriletmeyecek ve muhtemelen İran'ı güvende olmak için nükleer silahlara ihtiyacı olduğuna daha fazla ikna edecektir.

İran'ı önleyici olarak vurmayı destekleyenler, İsrail'in İran'ın tüm nükleer yeteneklerini yok etme kabiliyetini fazlasıyla abartmaktadır. Askeri istihbarat her zaman kusurludur ve İsrail'in İran'ın tüm nükleer kapasitesinin nerede olduğunu bilmesi mümkün değildir.

Örneğin İran, hedef almayı zorlaştırmak için nükleer araştırma teknolojisini ve merkezlerini ülke geneline dağıtmış olabilir.

İran'ın geliştirdiği uranyumunu, bir nükleer silaha sahip olmak için gereken seviyeye kadar zenginleştirebilen sadece iki zenginleştirme tesisi olmasına rağmen, bu tesislerini hava savunma sistemleri ile güçlendirmiş durumda ve yer altının derinliklerine inşaa ettiği biliniyor.

Bu durum, İsrail'in bu nükleer kapasiteyi tespit ve imha etmesini zorlaştırmakta ve imha şansının artması için ABD'nin katılımını gerektirmektedir.

İsrail'in İran'ın tüm nükleer kabiliyetlerini yok etmesi gibi çok düşük bir ihtimalde bile İran nükleer silah yapımı için gerekli know-how'a sahip olmaya devam edecektir. Nükleer silahların hiçbir zaman ortadan kalkmayacak olmasının nedeni de budur. Nükleer silahın olmaması bir ülkenin nükleer silah yapma kabiliyetini ortadan kaldırmaz.

Eğer İsrail İran'ı zorla nükleer silahlardan arındırmaya çalışırsa, Tahran'ı gerçekten güvende olmanın tek yolunun uluslararası politikada büyük bir eşitleyici olan nükleer cephaneliğe sahip olmak olduğuna ikna edecektir.

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmasını destekleyenler de Tahran'ın İsrail'i yok etmek için nükleer silah kullanacağını savunuyor.

Ancak İran'ın söylemlerinin yanı sıra davranışlarını da incelemekte fayda var. Güç, özellikle de askeri güç, en güçlü ulusları ve liderleri bile kısıtlar. İsrail ise, İran'a karşı yeterli nükleer silaha sahiptir.

İran'a karşı saldırıları destekleyenler, İran'ın nükleer cephaneliğini rejim değişikliğine karşı caydırıcı bir unsur olarak nükleer şantaj olarak kullanacağını ve böylece konvansiyonel güçleri ve vekilleri ile daha fazla risk alabileceğini iddia etmektedirler.

Ancak bu argüman da, askeri kabiliyetler ve sahadaki gerçekler karşısında yetersiz kalmaktadır.

SONUÇ

İran'ın konvansiyonel silahlarına bakıldığında, İsrail'e karşı uzun süreli bir savaşı kazanamayacağı ve Orta Doğu'ya hakim olamayacağı görülüyor.

Tüm bu realiteler, İran'ın nükleer tesislerinin kolaylıkla vurulamayacağını vurulsa bile tam teşekküllü bir işgal olmadığı taktirde, İran nükleer silah yapımı için gerekli know-how'a sahip olmaya devam edeceğini gösteriyor.