HABER MERKEZİ
1 Haziran 2025 sabahı dünya, Ukrayna'nın Rusya'ya yönelik bugüne kadarki en kapsamlı insansız hava saldırısına tanıklık etti. Ukrayna, Rusya'nın derinliklerinde yer alan beş farklı hava üssünü hedef aldı ve iddialara göre 40'tan fazla stratejik bombardıman uçağını imha etti.
Bu operasyon, sadece askeri açıdan değil, modern savaşın geleceği adına da kritik bir kırılma noktası olarak öne çıktı.
Saldırıların gerçekleştirildiği noktalar, Moskova'nın binlerce kilometre doğusunda, genellikle güvenli sayılan bölgelerdeydi. Murmansk'tan Amur'a kadar uzanan geniş coğrafyada, Ivanovo, Ryazan ve Irkutsk'taki üsler de hedef alındı.
Üstelik bu saldırı, gelişmiş savaş uçakları ya da füzelerle değil, görece ucuz ve küçük boyutlu insansız hava araçlarıyla gerçekleştirildi.
Küçük teknolojiler büyük sonuçlar
İHA saldırısının etkisi yalnızca fiziksel kayıplarla sınırlı değil. Bu operasyon, düşük maliyetli ama etkili teknolojilerin, iyi planlandığında bir süper gücün kalbine kadar ulaşabileceğini gösterdi.
Ukrayna'nın kullandığı insansız hava araçları, çoğu zaman ticari droneların modifiye edilmiş versiyonları ya da yerli üretim FPV modelleri olarak öne çıktı. Bu İHA'ların her biri birkaç bin dolara mal olurken, hedef aldıkları uçakların tanesi onlarca milyon dolar değerindeydi.
Bu gelişme, Rusya-Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana İHA'ların savaş konseptini değiştirdiğine dair yankıları beraberinde getirirken, bu son gelişme, kaynakları kısıtlı ülkelerin, yenilikçi çözümlerle çok daha güçlü rakiplerine ciddi zararlar verebileceğini ortaya koydu.
Rusya-Ukrayna savaşı, işte bu yeni savaş modelinin tarihsel örneği haline geldi.
Hava üstünlüğü kavramı değişiyor
Soğuk Savaş'tan bu yana, hava üstünlüğü büyük ölçüde gelişmiş savaş uçakları, radar sistemleri ve büyük hava filoları üzerinden tanımlanıyordu. Ancak son birkaç yılda yaşanan gelişmeler, bu anlayışı temelinden sarstı.
Artık bir ülkenin hava sahası, sadece jetlerle değil, avuç içi kadar cihazlarla da tehdit edilebiliyor ve ülkelerin en güvenilir alanları olarak nitelendirilen askeri üsleri bile hedef alınabiliyor. Bu da, ülkeler için savunmanın, artık klasik modellerle yürütülmesinin neredeyse imkansız hale geldiğini ortaya koydu.
Rusya, bu saldırıyla birlikte askeri doktrinlerinin sorgulanması gereken bir döneme girdi. Kremlin çevreleri olayı "modern dönemin Pearl Harbor'ı" olarak adlandırırken, Rus ordusu içerideki güvenlik açıklarını kapatmak için olağanüstü çaba harcamaya başladı.
Ancak görünen o ki; sorun yalnızca teknik değil aynı zamanda da stratejik.
Zira; Ukrayna'nın drone kullanımı yalnızca ordu düzeyinde değil. Sivil toplum, gönüllüler, yazılımcılar, mühendisler, hatta sıradan vatandaşlar bu savaşın içine dahil olmuş durumda.
Yani artık savaş, yalnızca askerlerin değil neredeyse tüm toplumun katıldığı bir teknoloji yarışına dönüştü.
Bu gerçeklik, şüphesiz oalrak savaş kavramını daha önce benzeri görülmemiş biçimde genişletiyor. Cephe artık yalnızca fiziksel bir hat değil, laboratuvarlarda, atölyelerde, yazılım panellerinde şekilleniyor.
Küresel yansımalar ve sonuç
Ukrayna-Rusya savaşı, İHA teknolojilerinin savaş alanındaki etkisini en çarpıcı şekilde gösteren örnek oldu. Bu durum, NATO ülkelerinden Çin'e, ABD'den İsrail'e kadar birçok devletin askeri stratejilerini gözden geçirmesine neden oldu ve artık hiçbir ordu, insansız sistemleri göz ardı edemez hale geldi.
Hava savunma sistemleri, radarlar, elektronik harp kabiliyetleri yeniden tanımlanıyor ve aynı minvalde askeri yatırım öncelikleri ve planları değişiyor.
Dev savaş uçakları ya da zırhlı tümenler yerine, artık yazılım tabanlı, mobil ve otonom sistemlere ağırlık veriliyor. Bu, küresel askeri mimaride sarsıcı bir dönüşüm anlamına geliyor.
Zira bu saldırı, küçük cihazların, dev stratejik sistemlere diz çöktürebileceğini gösterdi.
Görünen o ki; yeni savaş düzeninde, kimin daha çok kaynağı olduğu değil, kimin daha yaratıcı olduğu belirleyici olacak.