HABER MERKEZİ
Gazze'nin harabeye dönmüş sokaklarında aralıksız süren katliamlar, açlığın silah olarak kullanılması ve sürgün adımları ile yeni bir boyuttan devam ediyor.
İsrail "insani bir söylemle yürüttüğü" soykırım saldırılarını yeni bir yöntemle meşrulaştırmaya çalışıyor.
Bu söylemsel örtünün son örneği, İsrail ve ABD'nin ortak girişimi olan ve uluslararası kamuoyuna "insani yardım" kuruluşu olarak sunulan Gazze İnsani Yardım Vakfı oldu.
Gazze'de faaliyet gösteren UNWRA gibi uluslararası yardım kuruluşlarını ve BM'yi devre dışı bırakmak için kurulan Gazze İnsani Yardım Vakfı, gerçekte yıkımı insani kisve altında sürdürmek için bir araç olarak kullanılıyor.
16 Mayıs'ta İsrail, "Gideon'un Savaş Arabaları Operasyonu" adı altında yeni bir kara saldırısı başlatarak Gazze'yi kalıcı biçimde yeniden kolonileştirme amacının bir sonraki aşamasına geçtiğini ilan etti.
Bu gelişmeden sadece bir hafta önce, Birleşmiş Milletler Yardım Ajansı Gazze'deki her üç kişiden birinin ölüme sebep olabilecek bir açlıkla karşı karşıya olduğuna dair korkutucu bir uyarı yayımlamiştı. Aynı zamanda bir BM yetkilisi, kuşatma altında en az 14.000 Filistinli bebeğin haftalar içerisinde açlıktan hayatını kaybedebileceğine dikkat çekmişti.
Açlık silahına ve sürgüne "insani yardım kılıfı"
Uluslararası toplum açlığın bir savaş aracı olarak kullanılması meselesine yeniden odaklanmışken, ABD ve İsrail, UNWRA gibi uluslararası yardım kuruluşlarını ve BM'yi devre dışı bırakmak için Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın faaliyete geçirdiğini açıkladı.
29 Şubat 2024'te "un katliamı" olarak kayıtlara geçen ve un yardımı almak üzere toplanan kalabalığın üzerine açılan ateş sonucu 112 kişi hayatını kaybetmiş ve 760'tan fazla kişi yaralanmıştı.
Bu trajediye cevaben ABD, havadan yardım bırakma operasyonlarına başlamış ancak bu çabalar da bir başka felakete dönüşerek, yardım paketlerinden biri paraşüt açılmayınca beş kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştu.
Bu iki örnek, İsrail'in bu durumu bir strateji haline getirmeye yönelendirdiğini gösteriyor.
Nitekim Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın kurulmasıyla birlikte İsrail, dikkatleri sahadaki katliamlardan uzaklaştırmaya başladı ve Batı merkezli ana akım medya bir anda Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın faaliyetlerini insani krizi çözme adına büük bir adım olarak lanse etmeye başladı.
İsviçre merkezli olarak kurulan ve kamuoyunda daha önceki faaliyetleri hiç bilinmeyen Gazze İnsani Yardım Vakfı, son dönemde yardımları İsrail ordusu ve özel güvenlik firmalarının denetiminde dağıtmaya başladı.
Daha da ilerisi, İsrail tarafından BM dahil olmak üzere diğer kurumlar da yardımı bu merkezler üzerinden ulaştırmak zorunda bırakıldı.
Bu vakıf aracılığı ile yapılan yardımlarından daha ilk gününde yaşananlar ise beklenildiği üzere korkunçtu. Açlıktan bitap düşmüş binlerce Filistinli, askerileştirilmiş bölgelerde küçük gıda paketleri uğruna insanlık dışı şartlarda uzun süre bekletildi. Kalabalık kontrolden çıkınca İsrail askerleri halka ateş açtı ve en az üç kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı.
Görünen o ki; Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın temel yaklaşımı, aç kalan halka sınırlı yardım sağlayarak onları Gazze içinde yer değiştirmeye zorlamak. Zira artık sadece Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın yardım yapacak olması nedeniyle Gazze halkı, bu vakfın dağıtım noktalarının olduğu noktalara gitmeye zorlanıyor.
Bu da İsrail'in aslında alık silahını ve sözde yardım adımlarını, sürgün için bir kılıf olarak kullandığını ortaya koyuyor.
Zira; Gazze İnsani Yardım Vakfı yöntemleri, sömürgeci geçmişteki toplama kamplarını ve yerli halkın sürgününü hatırlatan bir strateji izliyor.
Örnek olarak Haziran 2024'te, İsrail ordusunun Gazze kıyısında rehineleri kurtarma bahanesiyle düzenlediği operasyon sırasında 200'den fazla Filistinli öldürüldü. Sivil kılığına giren İsrail askerleri, insani yardım kamyonlarını kullanarak Nuseirat mülteci kampına sızdı ve kanlı saldırıyı gerçekleştirdi.
Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın yeni yardım dağıtım planı da, kitleleri Nuseirat mülteci kampı gibi İsrail'in istediği noktalara sürmek için kullanılıyor.
Zira İsrail'in son başlattığı "Gideon'un Savaş Arabaları Operasyonu"nun hedefinin, Gazzelileri 3 bölgeye sürmek olduğu Netanyahu tarafından açıklanmıştı. Yardımların belirlenen bu üç bölgede dağıtılmaya başlanması da, aslında yardımın bir kisve olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Sonuç
Tüm bu yaşananlar gösteriyor ki; aslında bu yaşananlar "soykırımın insanileştirilmesi" olarak adlandırılabilecek bir sürecin parçası olarak hayata geçiriliyor ve İsrail'in insani yardım kılıfında askeri hedeflerine ulaşmasına zemin hazırlıyor.
Bu süreç, tarihteki soykırım örneklerinde yaşanan ve uluslararası literatüre giren "insani kamuflaj" kavramı ile birebir örtüşüyor.
Dünyanın bu gerçeği bilmesinin ise, ancak basın yoluyla olabileceği gerçeğinin unutulmaması gerekiyor.