DOSYA HABER
Geçtiğimiz hafta Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, sıkıyönetim ilan ederek ve ardından gelen baskılarla birlikte bu kararı geri çekerek ülkeyi siyasi kaosa sürükledi.
Güney Kore, o dönemki Devlet Başkanı Chun Doo-hwan'ın darbe yaptığı ve Gwangju Ayaklanması'nda binlerce protestocuyu katlettiği 1980 yılından bu yana ilk kez sıkıyönetim ile karşı karşıya kaldı.
Sıkıyönetim kararının ardından Güney Kore parlamentosunun bulunduğu Yeouido şehrinde toplanan on binlerce protestocu Yoon Suk Yeol'un görevden alınması çağrısında bulundu.
Ancak muhalefet partisinin Yoon Suk Yeol görevden alınması için verdiği önerge reddedildi. Daha doğru bir ifade ile, Yoon Suk Yeol'un partisi oylamayı boykot ederek önergenin kabulü için gereken üçte iki çoğunluğu engelledi.
Güney Kore şimdi uzun süreli bir siyasi belirsizlik ve anayasal kaosla karşı karşıya.
Ancak bu sıkıyönetim kararı aslında, Güney Kore tarihinde bir başkanın sıkıyönetime başvurduğu ilk olay değil.
2016 yılında Devlet Başkanı Park Geun Hye de, yolsuzluk skandalıyla görevden alınmadan önce sıkıyönetim ilan etmeye hazırlanmış ancak ordunun desteğini alamamıştı.
Yeni başkan Yoon Suk Yeol, Mayıs 2022'de göreve geldiğinden bu yana ülkede, siyasi tıkanıklık ve kendisinin ve eşinin karıştığı, lüks bir el çantasını rüşvet olarak kabul ettiği ve Deutsche Motors'un hisse senedi fiyatlarını manipüle etmek için komplo kurduğu iddiaları da dahil olmak üzere bir dizi skandalla boğuştuğu bir dönem geçirdi.
Güney Kore'deki muhalif uzmanlara göre; tamamen Kuzey Kore gündemiyle hareket eden Yoon Suk Yeol'un sıkıyönetim ilan etmek için hiçbir anayasal dayanağı yoktu.
Güney Kore Anayasası'nın 77. Maddesi başkana "savaş, silahlı çatışma veya benzeri ulusal acil durumlarda" kamu güvenliği ve düzenini korumak için sıkıyönetim ilan etme yetkisi veriyor. Ancak hem muhalefet partileri hem de uzmanlar, Güney Kore'de şu anda böyle bir durum olmadığını belirtiyor.
Güney Kore'nin en büyük müttefiki olan ABD medyasında yayınlanan analizlerde de, Yoon Suk Yeol televizyonda yaptığı konuşmada öne sürdüğü gerekçelerin hiçbiri savaşa benzer bir ulusal acil durum anlamına gelmiyor.
Yoon Suk Yeol sıkıyönetimemri aynı zamanda anayasanın usule ilişkin ihlalleriyle de doluydu.
Yoon Suk Yeol'un sıkıyönetim ilan ettiği konuşmasından sadece bir saat sonra sıkıyönetim komutanı Park An Soo, Ulusal Meclis de dahil olmak üzere tüm siyasi faaliyetleri yasaklayan bir bildiri yayınladı.
Bu eşi benzeri görülmemiş bir kararnameydi. Zira; ülke tarihinde hiçbir sıkıyönetim emri altında yayınlanan hiçbir bildiri Ulusal Meclis'in yasama yetkisini kullanmasını yasaklamamıştı.
Milletvekilleri Yoon Suk Yeol emrini iptal etmek için Ulusal Meclise koştuklarında, polis memurları binaya girmelerini engellerken, sıkıyönetim birlikleri de oy kullanmalarını engellemek için odalara baskın düzenledi.
Yoon Suk Yeol ve sıkıyönetim komutanının yasama meclisinin olağanüstü hal oylamasını engelleme ya da bozma yönündeki sayısız çabası, başkanlık yetkilerinin anayasal sınırlarını aştı.
Çünkü, ulusal bir acil durumda 77. Madde başkana yürütme ve yargının yetkilerini kısıtlama yetkisi verirken yasama organının yetkilerini kısıtlama yetkisi vermiyor.
İşte bu nedenle, Yoon Suk Yeol'un yasama organının kendi yetkilerini denetleme yetkisini ortadan kaldırmaya yönelik girişimi anayasayı açık bir şekilde ihlal etti.
Geçtiğimiz Salı günkü kaostan bu yana Yoon Suk Yeol'un Güney Kore idaresinde ne kadar güce sahip olduğu belirsiz.
Parti yetkilileri, Yoon Suk Yeol'un iktidardan erken ayrılmasına dair bir sürecin işletileceğini ve o zamana kadar devlet işlerine karışmayacağını, bu arada da hükümet işlerini Başbakan Han Duck Soo'nun yöneteceğini açıkladı.
Ancak savunma bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Yoon Suk Yeol hala silahlı kuvvetlerin komutasını elinde tutuyor.
Bu, Kuzey Kore'den gelebilecek olası bir tehdit de dahil olmak üzere herhangi bir dış politika olayı durumunda Yoon'un teoride hala yürütme kararları alabileceği anlamına geliyor.
Yoon Suk Yeol, sıkıyönetim girişiminden bu yana yalnızca bir kez kamuoyuna çıktı. Başkan, Cumartesi günü yaptığı kamuoyu açıklamasında, sıkıyönetim ilan ettiği için özür diledi.
Muhalefet partileri, barolar ve sivil toplum örgütleri tarafından yapılan şikayetler üzerine polis ve savcılar Yoon Suk Yeol'a karşı ayaklanma suçlaması ile soruşturma başlattı.
Güney Kore medyasında yer alan uzman görüşlerine göre; Yoon'un görevden alınması halinde ayaklanma suçundan da yargılanacağını tahmin ediyor. Suçlu bulunması halinde Yoon ömür boyu hapis ya da ölüm cezasına çarptırılabilir.