Dosya Haber
Afrika kıtası, neredeyse bilinen tüm yakın tarihi boyunca Fransa'nın sömürge faaliyetlerinin merkezi olmuştur. Fransa, 15. yüzyılda başlattığı sömürgecilik faaliyetleriyle Afrika kıtasında, 20'den fazla ülkede hakimiyet kurmuş, 19. yüzyıla gelindiğinde ise Afrika'nın yaklaşık yüzde 35'i Fransa'nın kontrolü altına girmiştir.
Hatta öyle ki Fransa; İngiltere'nin ardından dünyanın en büyük ikinci sömürge imparatorluğu olarak tarih sayfalarındaki yerini almıştır.
YENİ SÖMÜRGECİLİK
Fransa'nın Afrika'da yaklaşık 5 asır süren sömürgecilik ve kolonyalizm döneminin ardından, sömürgeler 1960'dan itibaren sona ermeye başlasa da, Fransa 1961'den bu yana 14 farklı Afrika ülkesinin ulusal rezervlerini elinde tutmaya devam etti.
Benin, Burkina Faso, Gine-Bissau, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo-Brazzaville, Ekvator Ginesi ve Gabon, Fransa'nın yeni-sömürgecilik faaliyetlerini yürüttüğü ülkeler olmaya devam etti.
Uluslararası raporlara göre Fransız hazinesi, Afrika'ki bu ülkeler üzerinden yıllık olarak 500 milyar doların üzerinde getiri elde ediyor ve bu ülkelerin rezervleri üzerinde çeşitli kolonyal anlaşmalarla söz sahibi olmaya çalışıyor.
Ekonomik sömürüsü dışında, Fransa'nın sömürgecilik tarihindeki insani sicili de, dünya tarihine geçen katliamlarla dolu.
Fransa'nın Afrika'da gerçekleştirdiği onalrca katliamdan sadece; Cezayir, Setif, Guelma ve Ruanda katliamlarında 2 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
YENİ GERÇEKLİK
Dünya neredeyse her coğrafyada yaşanan tarihsel hesaplaşmalar, güç dengelerinin değişimi ile yeni bir gerçekliğe ve çok kutuplu bir düzene doğru ilerlerken, Fransa'da belki de yüzyıllardır refahını borçlu olduğu Afrika'dan giderek daha fazla dışlanıyor.
Üstelik Fransa bu süreçte, iç dinamiklerinde de büyük sıkıntılar yaşıyor. Ülke, siyasi istikrarsızlık ve iç karışıklıklarla karşı karşıya.
Fransa tarihinde bir hükümetin güven oyu alamayarak düştüğü tek örnek 1962 yılında yaşanmışken, geçtiğimiz hafta güven oyu alamayarak düşen Fransız hükümeti, yaklaşık 60 yıl sonra Fransa'da tarihin tekerrür etmesine neden oldu ve Fransa'daki siyasi çıkmazın boyutlarını gözler önüne serdi.
Afrika kıtasında da son dönemde Fransa'ya karşı olan öfke giderek daha fazla dışa vuruyor ve bir yanda Fransız bayraklarının yakıldığı sahneler yaşanırken, diğer yandan da kıtadaki Fransız askeri üsleri de birbir kapanıyor.
Yaklaşık 5 asırdır Afrika kıtasının en baskın gücü olan Fransa, etkisinin benzeri görülmemiş bir hızla azaldığı bir dönemi yaşıyor.
Sadece son 3 yıl içerisinde, Orta Afrika Cumhuriyeti, Burkino Faso, Mali ve Nijer, ülkelerindeki Fransa varlığının sona erdirilmesi için adımlar attı.
MALİ
Mali, 2022 yılının Şubat ayında tek taraflı olarak "Barkhane Operasyonu"nun bittiği açıkladı ve Mali'de bulunan yaklaşık 5 bin Fransız askerinin ülkeden acilen ayrılmasını talep etti.
Macron'un tüm çabalarına rağmen 2022'nin Mayıs ayında ülke, Fransa ile savunma alanındaki işbirliklerininin tamamnı feshetti ve Fransa, Mali'deki Gao askeri üssünü de kapatmak zorunda kaldı.
BURKİNA FASO
Diğer bir Afrika ülkesi olan Burkina Faso'da da 2022 yılının Eylül ayında Fransa'nın askeri varlığına son verme kararı aldığını açıkladı. Mali'de yönetime el koyan İbrahim Traore önderliğindeki askeri yönetim, 2023 yılının hemen başında Fransa ile askeri işbirliği anlaşmasını feshetti.
Bu gelişmenin ardından 2023'ün Şubat ayında 400 Fransız askeri Burkina Faso'dan ayrılmak zorunda kaldı.
NİJER
Mali ve Burkina Faso'dan dışlanan Fransa, Afrika'daki askeri varlığını devam ettirmek için gözünü bu defa tarihsel olarak başka bir sömürgesi olan Nijer'e çevirdi.
Fransa, Mali ve Burkino Faso'dan ayrılan askerlerini Nijer'de konuşlandırmak için harekete geçse de bu planı da hayata geçmedi.
Zira; 2023 yılının Temmuz ayında gerçekleşen darbe ile iktidarı ele geçiren yeni yönetim, diğer ülkeler gibi ilk iş olarak Fransa'nın ülkedeki askeri varlığını bitirmesini talep etti.
Bu gelişmeden sadece bir ay sonra Fransa'nın Nijer'deki askeri varlığı da sonlandı ve Fransa, 1500 askerinin tamamını ülkeden çekmek zorunda kaldı.
ÇAD
Son olarak ise bu zincire, tarihi olarak başka bir Fransız sömürgesi olan Çad eklendi.
Çad Hükümeti, 28 Kasım'da Fransa ile imzalanan savunma sanayisi ve güvenlik alanındaki işbirliği anlaşmasını iptal ettiğini açıkladı ve Fransız askeri varlığının ülkeyi terketmesi için süre verdi.
Ve dün itibari ile Çad'a konuşlu olan Fransız savaş uçakları ülkeyi terketmeye başlarken, ülkedeki Fransız askeri üssünün faliyetlerinin durdurulması için de hummalı faaliyetler yürütülmeye başlandı.
Sonuç:
Fransa sadece son 3 yılda; Orta Afrika Cumhuriyeti, Burkino Faso, Mali, Nijer ve Çad'dan çıkarılmış olsa da, hala Cibuti, Gabon, Fildişi Sahili ve Senegal'deki kalıcı askeri üslere sahip.
Fransa'nın en önemli üssü olarak değerlendirilen Cibuti'de 1500, Fildişi Sahili'nde 600, Gabon ve Senegal'de ise resmi kayıtlara göre 350 askeri bulunuyor.
Ancak bu ülkelerdeki varlığının da, benzer bir şekilde sonlanacağına dair emareler artık, gerek Afrika basınında gerekse de Fransa'da yüksek sesle konuşuluyor.
Gelinen noktada ise; Fransa'nın Afrika'daki nüfuz kaybının, askeri çekilmelerin ve iptal edilen güvenlik anlaşmalarının çok ötesine gittiği bariz bir şekilde görülüyor.
Afrika ülkeleri adeta yüzyıllardır, kıta kaynakları üzerinden kendi refahını garanti altına alan Fransa'nın ve Batı'nın yükünü sırtından atıyor ve sömürgeciliğin etkilerinden sıyrılarak, çok kutuplu dünyada kendisine yeni bir gelecek çiziyor.