HABER MERKEZİ
ABD ordusu B-2 hayalet bombardıman uçaklarını Diego Garcia'ya konuşlandırarak artan gerilim ortamında İran'a yönelik olası bir saldırının sinyallerini veriyor.
Tarihsel olarak İran temkinli olan Amerika'nın İran'a yaklaşımı, özellikle İran'ın nükleer ilerlemeleri ve İsrail'e yönelik doğrudan saldırılarının ardından ABD'nin stratejisi yönetiminde değişiyor gibi görünüyor.
Son dönemdeki ABD'nin stratejik konuşlanması, gerektiğinde önemli bir askeri harekat için hazırlık yapıldığını gösteriyor.
Ancak İran'a saldırmak karmaşık bir süreç olabilir ve öncelikle İran'ın savunmasını etkisiz hale getirmek için kapsamlı bombardıman hamleleri gerektirir.
Yakın bir harekatın temel göstergeleri arasında ABD uçak gemilerinin Basra Körfezi'ndeki savunmasız pozisyonlardan uzaklaştırılması ve sürekli operasyonlara hazır olunduğuna işaret edilmesi yer alıyor.
İran'a saldırı olası mı?
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, gelişmiş B-2 hayalet bombardıman uçaklarının Hint Okyanusu takımadalarından Diego Garcia'daki ABD üssüne gönderilmesi emrini verdi.
Bu hamle çok sayıda açıdan önemli.
Çünkü B-2'ler sadece Amerika'nın en sofistike uçakları arasında yer almakla kalmıyor, aynı zamanda 1991'deki Çöl Fırtınası Operasyonu'na kadar Orta Doğu'daki neredeyse her önemli ABD askeri hamlesi içerisinde yer alan bir unsur olarak dikkat çekiyor.
ABD'nin önceki başkanlarından George Bush'tan itibaren ABD'de göreve gelen hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat liderler İran'a karşı bir saldırıyı her zaman masada tuttu.
Ancak şimdi özellikle dört unsur ABD'nin bu planlarını tetkiliyor gibi görünüyor.
Birincisi, ABD Başkanı Donald Trump İran politikasını diplomatik adımlarla tanımlamıyor ve bir önceki başkanlık döneminde nükleer anlaşmadan çekilmesi ve Kasım Süleymani'nin hedef alınarak öldürülmesi gibi adımlarla bunun sinyallerini net bir şekilde verdi.
İkincisi, Trump yönetimine göre İran'ın nükleer ilerlemesi artık inkar edilemez bir noktaya vardı.
Trump yönetimi, 2015 tarihli Kapsamlı Nükleer Ortak Eylem Planı'nından çekilmesini haklı gördüğünü ve Biden yönetiminin "maksimum baskı" yaptırımlarını kaldırması nedeniyle İran'ın bugün gelinen noktada nükleer konusunda büyük ilerleme kaydettiğine inanıyor.
Üçüncüsü, Trump'a göre İran Dini Lider Ali Hamaney İsrail'e doğrudan saldırarak kırmızı çizgileri aştı.
Dördüncüsü ise; çok sayıda rapora göre, Trump ikinci ve son döneminde hem sözde İsrail'in güvenliğini sağlamak hem de İran "sorununu" kökten çözmek için tüm riskleri göze almaya hazır.
Olası bir saldırı nasıl gerçekleşebilir?
ABD ve İsrail'in, sadece hava saldırıları ile İran'ın dağların altına gömülü nükleer tesislerini tamamen yok etmesi zor görünüyor. Ancak büyük bir saldırı ile İran'a mesaj vermek, İran'ı zayıflatmak ve İran içerisinde bir yönetim değişikliğini tetiklemek ABD ve İsrail'in ilk amacı olabilir.
Geleneksel olarak ABD'nin kabus senaryosu, İran'ın böyle bir durumda vekil güçleri aracılığı ile İsrail'i zor durumda bırakacak bir çatışma başlatması olarak görünüyordu.
Ancak Financial Times'dan The Hill'e kadar çok sayıda kurumun raporlarına göre, Netanyahu'nun Trump'a sunduğu son raporlar, bu vekil güçlerin zayıfladığı ve bunun bir fırsat olduğu yönünde.
Diğer yandan İsrail, böyle bir duruma karşı askeri destek ve silaha ihtiyaç duyarken, Trump yönetimi de bunu sınırsız olarak karşılamaya hazır görünüyor.
Bu tezleri destekleyecek olan bir diğer gelişme de, ABD uçak gemilerinin Basra Körfezi'nden uzaklaşması olarak görülebilir. İlk aşamada bu mantığa aykırı gelebilir ama İran'a bu kadar yakın uçak gemileri İran'ın insansız hava araçlarına ve gemisavar füzelerine hedef olabilir.
Bu nedenle ABD bu gemileri şu anda olduğu gibi Hint Okyanusu'nda konuşlandirabilir ve İran'ı vurduktan sonra misillemeyle karşılaşmaktan kaçabilir.
İran saldırısından sonra neler yaşanabilir?
Şüphesiz olarak ABD'nin ve İsrail'in şu anki en büyük endişesi bir saldırı sonrasında neler olabileceği konusundaki senaryolar.
İsrail'e göre, İran'ın vekil güçlerinin güçsüzleştirilmesi bu endişelerin bir kısmını hafifletti ve bu konudaki tek engel şu anda Husiler olarak görünüyor. Ancak ABD son dönemde Husilere karşı da saldırılar düzenliyo ve görünen o ki, bu son engeli ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Diğer yandan olası bir saldırıda, başta Basra Körfezi'ndeki ABD tesisleri olmak üzere bölgedeki ABD tesisleri İran'ın hedefi olabilir. Özellikle de ABD'nin Bahreyn'deki beşinci filosu böyle bir durumda alarma geçecektir ancak ABD'li kaynaklara göre İran'ın menzili dışında bulunan uçak gemileri bunu caydırabilir.
Sonuç
Tüm bu dengeler ve ortaya çıkan diğer emareler, Orta Doğu'da yeni bir çatışma için zamanın giderek daraldığını gösteriyor.
Görünen o ki; satranç taşları yerlerine yerleştiriliyor ve çatışmayı kontrol altına almak ya da gerekirse ikinci bir saldırı başlatmak için ABD gemilerinin Basra Körfezi dışında yeniden konumlandırılması bu sürecin başlamasının en net sinyali olacak gibi görünüyor.