Sovyetler Birliği 1991'in sonlarında dağıldığında, dünya artık nükleer bir kıyamet korkusundan uzak, yeni ve daha barışçıl bir döneme hazırlanıyor gibi görünüyordu.
O dönemde görevde bulunan ABD Başkanı George W. Bush ve üst düzey danışmanları, Sovyetler Birliği'nin nihai çöküş sürecini hazırlamak ve yönetmek konusunda "çok başarılı" olduklarına dair büyük methiyeler aldılar.
Zira o dönemdeki temel başarıları, Moskova'nın Almanya'nın yeniden birleşmesine ve NATO üyeliğine onay vermesini sağlamak oldu. Ancak yapıldığı söylenen bu anlaşma asla yazılı bir hale getirilemedi.
Gelinen noktada ise bu süreç tamamen geride kaldı ve NATO'nun Ukrayna ve Rusya arasındaki silahlı çatışmaya doğrudan olmasa da müdahil olması süreci Batı ve Rusya arasında bir vekalet savaşına dönüştürdü.
NATO'nun en büyük ortağı olarak ABD, Biden döneminde son derece tehlikeli ve tırmandırıcı adım attı. En son adımı ise, Joe Biden yönetiminin Ukrayna'ya Rusya'nın en az 300 km içerisini vurabilecek uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma yetkisi veren kararı oldu.
Moskova, NATO'nun Ukraynalı vekili tarafından bu tür füzelerin kullanılmasının Moskova'nın ABD öncülüğündeki ittifakla resmen savaşa girdiği anlamına geleceği uyarısında bulunan yeni bir nükleer doktrin kabul ederek karşılık verdi. Bu hamlenin ardından ise nükleer başlıkta taşıyabilen 9M729 Oreshnik füzesini Ukrayna'nın Dnipro bölgesinde kullandı.
YENİ RUS FÜZESİ ALTI SAVAŞ BAŞLIĞI VE ÜÇ MESAJ TAŞIYOR
Oreshnik daha önce hiç kullanılmamış yeni bir orta menzilli balistik füze olarak kabul ediliyor.
Oreshnik gibi orta menzilli balistik füzeler tipik olarak nükleer başlık taşımak üzere tasarlanmış olsalar da, bu saldırıda kullanılan füze nükleer başlık taşımıyordu ve sadece konvansiyonel savaş başlıklarıyla donatılmıştı.
Askeri uzmanlara göre; Oreshnik'in ateşlenmesinde dikkat çekici olan şey, yaklaşık 11 Mach hızında uçması ve sıradan balistik füzelerden farklı olarak, beklenen ters U şeklindeki balistik yörüngeyi sürdürmek yerine uçuş yolunun bir bölümünde dünyaya paralel olarak süzülerek menzilini arttırıyor olmasıydı.
Hipersonik füzelerin hava savunma sistemleri tarafından vurulması çok zordur.Bu füzenin vurulması daha da zor olabilir çünkü her biri altı alt mühimmat taşıyan altı savaş başlığı taşıyor, bu da füzenin muhtemelen birkaç tuzakla birlikte 36 savaş başlığı fırlattığı anlamına geliyor.
Askeri uzmanlar, bu 36 farklı mühimmatın her birinin aynı hedefi vurmadan önce farklı bir yörünge izleyebileceğini belirtiyor. Bu da bir hava savunma sistemininin bu füzeyi önlemesini çok daha zor hale getiriyor.
Rusya Savunma Bakanlığı füzenin tüm savaş başlıklarının hedeflerini vurduğunu ve Putin'in başarılı atışın ardından Oreshnik füzesinin seri üretimi için talimat verdiğini açıkladı.
Ancak füze birden fazla savaş başlığı taşırken, savaş başlıkları da birden fazla mesaj iletir.
Bu hamle ilk olarak; Putin'in uzun menzilli füzelerin Rus topraklarına ateşlemesini "kırmızı çizgi ilan etmesini", blöf olarak nitelendiren ABD'ye bir yanıt olma özelliği taşıyordu ve Oreshnik füzesi savaş alanındaki bahsi yükseltti.
İkinci mesaj, ABD'nin Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan çekilmesine karşı verilen bir mesajdı. Zira; Gorbaçov ve Reagan tarafından 1987'de imzalanan ve Trump tarafından 2019 yılında geçersiz kılınan bu anlaşma, aslında Oreshnik gibi füzelerin kullanılmasını yasaklıyordu.
Nitekim Putin, füzenin kullanımının ardından Rusya Devlet Televisyonu'nda yaptığı açıklamada; "Uluslararası güvenlik sistemini yıkan Rusya değil, ABD'ydi" ifadelerini kullanarak bu anlaşmadan ABD'nin çekildiğine atıfta bulundu.
Oreshnik füzesinin kullanılmasındaki üçüncü mesaj ise; ABD'nin kuzey Polonya'daki Redzikowo'da resmi bir hava savunma üssü açmasına karşı verilen bir yanıttı.
Zira buraya konuşlandırıldığı açıklanan Aegis Ashore füze sistemi kısa ve orta menzilli balistik füzeleri durdurabilir. Ancak aynı zamanda, Rusya'ya ulaşması sadece birkaç dakika sürecek olan nükleer başlıklı Tomahawk füzelerini de ateşleyebilir.
Nitekim Rusya, Polonya askeri üssünü "potansiyel yıkım için öncelikli hedefler" listesine eklediğini açıkladı ve Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zaharova, üssün açılışını "NATO askeri altyapısını Rusya sınırlarına yakınlaştırmaya yönelik onlarca yıllık yıkıcı politikanın bir başka adımı olarak" nitelendirdi.
BİDEN'IN MİRASI ARMAGEDDON'MU OLACAK?
Ukrayna'nın 3. Dünya Savaşı'nı tetikleyebilecek uzun menzilli füzeleri kullanmasına izin verme kararının, ABD'deki tabir ile "topal ördek" olan Biden tarafından alınmış olması ayrıca bir ironidir.
Zira Biden'a, "yetersiz" olduğu için başkanlık yarışından el çektirildi ve halefi Kamala Harris de Trump'a karşı kaybetti.
Gelinen noktada Ocak ayında göreve başlayacak olan seçilmiş Başkan Trump "savaşı bitireceği" söylemleri ile iktidarı yeniden kazandı. Trump'ın Moskova ile yaşanan tehlikeli çıkmazı nasıl sona erdireceği hala belirsiz.
Ancak asıl endişe verici olan şey, Trump istese bile bu fırsatı yakalayamayabilir.
Biden yönetimi yaklaşık iki ay daha iktidarda kalacak ve Ukrayna'nın uzun menzilli füzelerle Rusya'ya saldırmasına izin vermesi, pervasızlığın ötesine geçerek hem ABD ve Rusya'yı hem de dünyayı geri dönülmez bir noktaya sürükleyebilir.