HABER MERKEZİ
Sadece son 2 ay içerisinde 1.000'den fazla ayrı hedefe düzenlenen ağır hava saldırılarının ardından Trump yönetiminin Yemen'deki Husilere karşı yürüttüğü bombardıman kampanyası aniden sona erdi.
Geçtiğimiz hafta sonunda Kanada Başbakanı Mark Carney ile Oval Ofis'te bir araya gelen Başkan Donald Trump, İran destekli Husilerin "artık savaşmak istemediğini" ve ABD'nin "sözlerini kabul ederek" bombardımanları durduracağını açıkladı.
Umman Dışişleri Bakanı Badr bin Hamad al Busaidi ise yaptığı açıklamada ülkesinin Washington ile Husiler arasında bir ateşkes anlaşmasına aracılık ettiğini ve iki tarafın da birbirlerini hedef almamayı kabul ettiğini doğruladı.
Uzmanlara göre Trump'ın kararının kafa karıştırıcı olan kısmı Husilerin pozisyonunun hava saldırılarının başladığı tarihten bu yana değişmemiş olması.
ABD'NİN HUSİLERE SALDIRILARI
Görünürde, ABD'nin harekatı olarak adlandırılan Rough Rider Operasyonu, Kızıldeniz'de seyrüsefer özgürlüğünü yeniden tesis etmek ve İran ile vekillerine karşı caydırıcılığı yeniden sağlamak için başlatılmıştı.
Saldırılar başladığında Husiler açıkça İsrail'i ve İsrail bağlantılı gemileri hedef alıyor ve İsrail Gazze'deki savaşını bitirene kadar bunu yapmaya devam edeceklerini söylüyorlardı.
ABD saldırılarının başlangıcından bu yana Husi liderler, Washington bombardımanı durdurursa ABD gemilerine saldırmayı bırakacaklarını ama İsrail'e yönelik saldırılarının devam edeceğini açıkça ifade ettiler.
Trump'ın 6 Mayıs'taki anlaşmayı açıklamasının ardından Husi sözcüsü Muhammed Abdülselam bu görüşlerini yineledi.
Başka bir deyişle, ABD'nin 2 milyar dolardan fazlaya mal olan ve Husilerin askeri kabiliyetleri üzerinde geniş kapsamlı bir etki yarattığı söylenen bir askeri operasyonun ardından, ABD-Husi ateşkesi Husilerin başlangıçtaki duruşunu değiştirmekte işe yaramadı.
Trump Husilerin "teslim olduğunu" iddia etse de grup iktidarını koruyor ve anlaşmayı "Yemen için bir zafer" olarak nitelendirdi.
Trump yönetimi için ateşkes aslında çok sayıda uzmana ve ABD basınına göre kaçınılmazdı.
Zira bombardıman sadece çok pahalıya mal olmakla kalmıyor, aynı zamanda Washington'daki politika yapıcılar arasında ABD'nin Ortadoğu'da sonsuza dek sürecek yeni bir savaşa sürüklenebileceği endişelerini de arttırıyordu.
Trump'ın, "ABD'yi sonsuz savaşlardan çıkaracağı" vaadi ile iktidara geldiği düşünüldüğünde bu yaklaşımın Trump yönetimini giderek daha fazla zor durumda bıraktığı aşikardı.
Diğer yandan; Husi liderleri artık bir süper güçle başa baş mücadele ettiklerini ve kazandıklarını iddia ederek büyük bir zafer kazandıklarını açıklayarak görünen o ki İsrail'e karşı bir üstünlük elde ettiler.
Nitekim ABD ile ateşkes yaptıktan sonra Husiler, Tel Aviv'deki Ben Gurion havaalanı yakınlarına balistik füze saldırısı da dahil olmak üzere tamamen İsrail'e de odaklanmış görünüyor.
Diğer yandan ABD'li askeri uzmanlara göre; Trump yönetimi giderek daha maliyetli ve ucu açık hale gelen hava saldırılarından bir çıkış yolu bulmaya çalışmakta haklıydı.
Zira askeri uzmanlara göre Washington, Husiler üzerindeki askeri, ekonomik ve siyasi baskıyı sürdürmek için başta Suudi Arabistan olmak üzere bölgedeki müttefikleriyle hızlı bir şekilde koordine olmadığı sürece başarılı olamayacaktı.
Rough Rider Operasyonu Trump yönetiminin bugüne kadarki en büyük ve en maliyetli askeri müdahalesi oldu. Silah depoları, komuta-kontrol tesisleri, hava savunma sistemleri, kritik altyapı ve Husi liderleri de dahil olmak üzere çok çeşitli Husi hedeflerine yönelik 1.000'den fazla saldırı düzenlendi.
Ancak askeri uzmanlara göre kara harekatı olmadan net bir sonuca ulaşılamayacağı net bir şekilde anlaşıldı ve hem Trump'ın savaşları bitirme vaadi hem de bu nedenle ABD son operasyonları durdurma kararı aldı.
Saldırılar sırasında, resmi kaynaklara göre ABD ordusunun Kızıldeniz'e düşen 2 savaş uçağı ve Husiler tarafından en az 6 tane MQ-9 Reaper tipi insansız hava aracını düşürmesi ABD'nin maliyetlerini artırdı.
Reaper İHA'larının 31 Mart, 3 Nisan, 9 Nisan, 13 Nisan, 18 Nisan, 19 Nisan ve 22 Nisan tarihlerinde düşürüldüğü Pentagon tarafından da çeşitli yayın organları aracılığı ile doğrulandı.
Sonuç
ABD başkanı Trump'ın önümüzdeki günlerde Körfez ülkelerine yapacağı ziyaret şüphesiz olarak sürecin geleceğini de etkileyecek.
Husiler saldırıların başından bu yanaABD'ye karşı koyabileceklerine dair iddialı bir yaklaşım sergiledi ve görünen o ki bunu başardı.
ABD basınına yansıyan bilgilere göre Trump, bu gezi sırasında özellikle Riyad ve Abu Dabi'ye güvenlik garantileri sunarak Husilere karşı dengeli bir güç paylaşımı anlaşmasına varmanın yollarını arayacak.
Buna ek olarak Trump, Suudi Arabistan ve BAE'yi Yemen hükümet güçlerine verdikleri askeri ve siyasi desteği daha iyi koordine etmeleri için teşvik etmeye çalışacak ve Kızıldeniz güvenliği için yeni bir strateji üretmeye çalışacak.