ABD saldırıyor Husiler geri adım atmıyor... Bölgesel bir savaş mı tetiklenecek?

ABD ordusunun Yemen'deki Husilere karşı saldırıları artarak devam ediyor. Son aylarda füze ve insansız hava aracı kabiliyetlerini geliştirdikleri görülen Husiler ise geri adım atmayacaklarını “tırmanışa tırmanışla karşılık vereceklerini” belirtiyorlar. Peki, ABD'nin Husi saldırılarındaki hedefi ne? İstihbarat raporları ne diyor? İran ile doğrudan çatışma potansiyeli var mı?

HABER MERKEZİ

ABD ordusu Yemen'deki Husilere karşı 15 Mart'tan itibaren bir dizi saldırı başlattı ve bu saldırılar artarak devam ediyor.

ABD kaynaklarının resmi olarak aktardığına göre hedef; Husilerin Kızıldeniz'deki küresel deniz taşımacılığına yönelik saldırılarını durdurmak ve ana destekçileri olan İran'a açık bir mesaj göndermek.

Ancak bu tırmanış şimdiden kapsamlı saldırılara yol açtı ve süreç, ciddi ekonomik ve jeopolitik sonuçları olacak uzun süreli bir çatışmaya dönüşebilir.

ABD'nin deniz ticaret yollarını güvence altına alma, İran'ın bölgedeki nüfuzuna karşı koyma ve Körfez ülkeleriyle ittifaklarını güçlendirme stratejisinin bir parçası olarak nitelendirdiği saldırılar, bir yandan Orta Doğu jeopolitiğini büyük riskler altına sokarken bir yandan da küresel etkileri açısından dikkatle takip ediliyor.

ABD güçleri günlerdir komuta merkezleri, silah depolama tesisleri ve insansız hava araçları da dahil olmak üzere Husilere ait kilit noktaları vuruyor. ABD'li yetkililer operasyonların haftalarca devam edebileceği uyarısında bulunuyor.

Saldırılar ilerledikçe, hedef listesi de büyümeye devam ediyor ve artık deniz güvenliğini tehdit eden ilave komuta merkezleri ve tespit sistemleri devreye sokulmaya çalışılıyor.

PEKİ ABD'NİN ANA HEDEFİ NE?

ABD güvenlik kaynaklarına göre istihbarat raporları, Husilerin son aylarda füze ve insansız hava aracı kabiliyetlerini geliştirdiğini gösteriyor.

ABD medyasında yer alan bilgiler, ABD ordusunun en önemli önceliklerinden birisinin Husilere gelişmiş silahlar sağlayan yolların kesilmesi.

Financial Times ve Foreign Policy gibi yayın organlarına yansıyan istihbarat raporlarına göre; Umman Denizi ve Aden Körfezi'nden geçen yollar, Husilerin askeri gücünü sürdürmesi açısından kritik önem taşıyor.

İşte tam da bu nedenle ABD bir yandan hava saldırılarına devam ederken, ABD Donanması da İran'dan geldiğine inanılan silah sevkiyatlarını durdurmak amacıyla bu noktalarda devriye ve istihbarat toplama operasyonlarını artırıyor.

İRAN İLE DOĞRUDAN ÇATIŞMA POTANSİYELİ VAR MI?

ABD'nin Husileri destekleyen İran gemilerine yönelik saldırılarını genişletebileceği yönündeki spekülasyonlar arterken, eğer bu gerçekleşirse, vekalet çatışmasından doğrudan askeri çatışmaya geçilmiş olacak.

Bu da İran'ın bölgedeki ABD güçlerine ve müttefiklerine karşı saldırılarını tetikleyebilecek bir tırmanış anlamına geliyor.

İran defalarca Husilerin saldırılarına doğrudan müdahil olduğunu reddetti ancak ABD istihbaratına göre; Husiler tarafından kullanılan İran yapımı insansız hava araçları ve füzelere dair kanıtlar aksini gösteriyor.

Eğer ABD İran'ın varlıklarını hedef almaya karar verirse Tahran'ın vereceği yanıt diplomatik protestolardan bölgesel vekiller ağı aracılığıyla askeri misillemeye kadar uzanabilir.

DAHA GENİŞ ÇAPLI BÖLGESEL ÇATIŞMA RİSKİ VAR MI?

İran varlıklarına yönelik doğrudan bir saldırı Tahran'ı agresif bir karşılık vermeye itebilir ve potansiyel olarak Körfez bölgesini de savaşın içerisine çekebilir.

İran geçmişte, özellikle de küresel petrol arzını geçici olarak kesintiye uğratan 2019 Abqaiq-Khurais saldırılarında bunu yapabilecek kapasiteye sahip olduğunu gösterdi.

Suudi Arabistan ve BAE gibi Körfez ülkelerinin savunmasız enerji altyapısı üzerinde oturduğu düşünüldüğünde benzer bir senaryonun hayata geçebileceği bir hayal değil.

Ayrıca Irak ve Lübnan'daki İran destekli gruplar dabölgedeki ABD askeri üslerine saldırılar düzenleyerek çatışmayı daha da tırmandırabilir.

Sürecin şüphesiz olarak küresel ekonomik sonuçları da olacaktır.

Çatışma daha da tırmanırsa, özellikle de İran'ın müdahalesiyle, petrol fiyatları potansiyel olarak önemli ölçüde artabilir. Dalgalanma etkisi küresel piyasalarda hissedilebilir, enflasyonu ve tedarik zincirinde aksamaları tetikleyebilir.

Husiler geri adım atmıyor. ABD'nin son saldırı dalgasının ardından, ABD donanma varlıklarına insansız hava araçları ve füzeler fırlattılar ve İsrail'in önemli hava limanları dahil olmak üzere çeşitli noktalarına füze saldırıları yapmaya devam ettiler.

Husiler; "tırmanışa tırmanışla karşılık vereceklerini" söyleyerek daha fazla misilleme uyarısında bulunmaya ise devam ediyor.

Bu da çatışmanın uzayabileceğini ve her iki tarafın da saldırı ve karşı saldırı döngüsüne kilitlenebileceğini gösteriyor.

UZUN VADELİ SONUÇLARI NE OLACAK?

Trump yönetiminin agresif yaklaşımı Husileri kararlı bir şekilde zayıflatmayı amaçlıyor ancak bunun işe yarayacağının garantisi yok.

Saldırılar kısa vadede Husilerin operasyonlarını sekteye uğratsa da grubun kararlılığını artırarak yeni ve uzun süreli bir asimetrik çatışmaya yol açma potansiyelini içerisinde barındnrıyor.

Çatışma daha da kötüleşirse, kaçınmaya çalıştıkları bir pozisyon olan "taraf tutmaya zorlanabilirler" ve bu da doğrudan bir İran-ABD çatışmasının önünü açabilir. Zira; Umman Denizi ve Aden Körfezi'nde vurulacak bir İran gemisi, ABD ve İran arasındaki direkt çatışma anlamına gelecektir.

Ayrıca süreç; İran ve Suudi Arabistan arasında Çin'in arabuluculuğuyla sağlanan kırılgan yumuşamayı da ortadan kaldırabilir ve bölgesel oyuncuları da çatışmanın içine çekebilir.

Özetle; ABD'nin Husilere karşı yürüttüğü askeri harekat hızla tırmanıyor ve durum, bölgesel çatışma riskini giderek daha fazla tetikleyecek bir noktaya doğru ilerliyor.