Hasan Yıldırım
Sur, Cizre ve Silopi’de çatışmalar yoğunlaşırken bölgedeki çeşitli noktalarda da benzer teşebbüsler vardı. 15 Ağustos 2015’te Şemdinli’de bir terör girişimine müdahaleye giden Çaykaralı Başkomiser Ahmet Çamur da o 793 şehitten biriydi. Ama aydınlara göre o da “kıyım” için oradaydı. Ancak o alnı ak bir şekilde indiği aracından, hain bir pusuyla, yine alnı ak olarak ebedi aleme yürümüştü. Ülkesinin birliğinden, Şemdinli’deki vatandaşların en az Türkiye’nin başka herhangi bir yerindeki insanlar kadar huzur içinde olmasından başka bir derdi yoktu.
Şehit haberi gazetelerde basıldığında ondan geriye birbirinden güzel, boy boy fidanlar gibi üç kızıyla çekilmiş fotoğrafları, cenaze töreninde babasının tabutuna buğulu ve binbir kelimenin anlatamayacağı kadar hüzünlü gözlerle bakan Elif Tuğçe’nin o hali kalmıştı. Bir de yıllarını Anadolu’nun her köşesinde adalet dağıtmaya adamış genç bir hakime... Gökçen Deniz Çamur... Cenazedeki vakarı, soğukkanlılığı ve sükunetiyle yürekli ve adanmış bir kadın.
O bildirgeyi yazan aydınlar Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde yargılanmış ve “terör örgütü” propagandasından ceza almıştı. Bu cezaya itirazda son merci olarak Anayasa Mahkemesine gittiler. Haklarının ihlal edildiğini iddia ettiler. Mahkeme bugün toplandı, kararı görüştü. 8 üyenin ihlal kararına karşı 8 üye ihlal bulunmadığı yönünde görüş bildirdi. Ancak, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın "ihlal" yönünde oy kullanması nedeniyle "eşitlik halinde başkanın katıldığı tarafın oyunun iki oy sayılacağı"na ilişkin hüküm gereği bireysel başvuruda ihlal kararı verildi.
Yani Zühtü Bey’in oyuyla mahkemenin bu aydınlara haksızlık yaptığı, kullandıkları “planlı kıyım”, “bilinçli sürgün” gibi ağır itham ve iftiralar içeren ifadelerin “ifade özgürlüğü” olduğu kararı çıktı.
Zühtü Bey emin olsun ki Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları bu karara ve Zühtü Bey’in tavrına karşı “ifade özgürlüklerini” bolca kullanıyorlardır. Sosyal medyadaki tepkiler bunu gösteriyor.
Ancak her şeyden önce Zühtü Bey’in o bildirgeyi ve o çirkin iftiraları meslektaşı olan şehit eşi Hakime Gökçen Deniz Çamur’a ve onun üç evladına izah etmesi gerek. Hakime Hanım, hendek teröristlerini ezen operasyonlara karşı daha operasyonlar devam ederken bildiridekilere benzer iftiralarla AİHM’e yapılan 32 başvurunun hiç kaale alınmadan, 2’sinin ise incelendikten sonra nasıl reddedildiğini de Zühtü Bey’e soracaktır. Evet, Zühtü Bey; buyrun hakime hanım ve evlatları sizi dinliyor!!!