"Adı konmamış, lidersiz terör örgütü: Beyaz ırkçılık" başlıklı yazı şöyle:
Teröristin manifestosu oldukça açık ve net. Kurguladığı bu bildirinin başlığı, argümanları, ördüğü zihniyet yapısı özellikle Avrupa’da popüler ırkçı düşüncelerle birebir örtüşüyor. Tehlikeli olan kısmı ise bu düşüncelerin meşru görülmesi; Avusturya’da, İtalya’da iktidara taşınması, Hollanda’da seçim kazanabilmesi...
Yeni Zelanda, tıpkı şehit edilen 50 Müslüman gibi bir kurban olarak seçildi. Terörist, doğduğu memleketi Avustralya’yı, gezdiği dolaştığı Bulgaristan, Türkiye ya da başka bir ülkeyi de seçebilirdi. Fakat tıpkı kurşun sıktığı Müslümanlar gibi Yeni Zelanda da o katilin hedefiydi. Bunu ülke yönetimi de hemen fark etti.
Saldırıdan birkaç gün öncesiydi, Yeni Zelanda İklim Değişikliği Bakanı James Shaw, parlamento binasına yürüyerek giderken yumruklu saldırıya uğradı. Başbakan Jacinda Ardern, Shaw ile görüştü, iyi olduğunu öğrendi ve sonra şu açıklamaları yaptı: Yeni Zelanda’da politikacılara ulaşmak genelde çok kolay. Bu da bizim gurur duyacağımız bir şey. Ancak bu olay, çok da doğal karşılayacağımız bir şey değil.