1
Osmanlı’nın dördüncü sultanı (aslında üçüncü demek gerekir) Yıldırım Bayezid, Ankara Meydan Muharebesi’nde (1402) Emir Timur’a karşı aldığı ağır mağlubiyeti, sekiz ay süren esareti ve nihayetinde esaret altında gerçekleşen ölümü nedeniyle hanedan arasında ‘söylencelere’ en çok konu edinilmiş (ve hâlâ da edinilen) isimdir. Söylencelerin ana eksenini üç ‘detay’ oluşturur: Bayezid’in Sırp eşi Maria Olivera Despina Hatun, demir kafesle gezdirilme ve yüzükteki zehir.
Maria Olivera Despina üzerinde üretilen menfi fikirleri hâlâ ciddiye almak gerekir mi, bilmiyorum. İmparatorluğun son dönemi ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında ‘Bayezid’i kötüle, Timur’u ise öv’ modası vardı. Öyle ki bu modaya ‘İslamcı, sağcı, gelenekçi’ olarak bilinen isimler dahi kapılıyordu. Güya ilk yabancı kan Despina yüzünden hanedana ‘zehir’ karışmış ve Bey Sarayı’nda (Bugün Bursa Tophane’de olması gereken ama üzerinde anlamsız bir askeri lojman olduğu için kayıp olan Saray) içkili eğlenceler tertip edilmeye başlanmıştı. Herhalde duysa, buna en çok, Bayezid’in babası -annesi Holofira adlı bir Rum olan- Murad Hüdavendigar gülerdi.
Konusu açılmışken bahsetmek gerekir: Dönemin hemen hemen her hanedan evliliğinde olduğu gibi Bayezid – Despina evliliği de siyasiydi (gönül birlikteliğinden de kaynaklanabilirdi, sakınca yoktur): Anadolu Birliği kurmak isteyen Sultan (ki Timur’u üzerine çekmesinin birinci nedeni budur), geride kalan Rumeli’deki birliğin sağlamlığı için Sırplar ile anlaşmış, despot Stefan Lazareviç’in kız kardeşiyle evlenmişti. Sırplardan askeri destek de alınırdı. Tarihçi Neşri, Ankara Muharebesi’nde de yer alan Sırp birliklerini Timur’un “Kusursuz harp ettiler” diyerek övdüğünü söyler. Eğri oturup doğru konuşmak gerekir: Şehzadelerin ve birçok uç beyinin kaçtığı o fena meydanda Sultan’ı yalnız bırakmamışlardı. Bu sadakati sağlayan işte sözkonusu siyasi evliliktir.
'TAHTIREVANA KAFES DİYEN İDRAKSİZ'
Demir kafes meselesine gelelim… Yılmaz Öztuna, Bizanslı çağdaş kaynak Dukas’tan aktarıyor: “(Timur Ankara’nın ardından ilk Kütahya’ya uğramış, burada bir ay kalmıştı). Mehmed Çelebi babasını esaretten kurtarmak için Kütahya’ya casuslar göndermişti. Esirler arasında bulunan vezir Firuz Paşa da bu projenin içindeydi. Mehmed’in adamları Sultan Bayezid’in bulunduğu otağa (dikkat edelim, otağa) doğru yer altından tünel kazarlarken Timur’un hassa askerleri tarafından yakalandılar. Sabaha karşıydı ve bir gürültü kopmuştu…” Aynı kaynak, ordugâhta serbest dolaşan Musa Çelebi’nin de (Musa Çelebi diğer şehzadelerin aksine babasıyla esir düşmüştü) Bayezid’i kurtarmak için teşebbüste bulunduğunu yazıyor.