MELİK YİĞİTEL / ANALİZ
Çavuşoğlu “Asya’nın farklılıklarını gözeten ancak bölgeye bütüncül bakabilen yeni politikayı oluşturma zamanı gelmiştir. ‘Yeniden Asya’ adını verdiğimiz açılımı bugün ilan ediyoruz” dedi.
Türkiye’nin Yeni Asya açılımında temel nokta, Asya ülkelerinin ulaştıkları ekonomik gücü artık giderek bir ‘siyasi güce’ dönüştürmeye başladıkları gerçeği.
Türkiye de bu sürecin içinde olmak istiyor.
Yeni açılım da, sadece ekonomi düzeyinde değil, eğitimden teknolojiye, savunma sanayinden siyasi diyaloğa kadar uzanan yeni perspektife oturacak.
Yeni ilişkiler üç temel enstrüman üzerinde gelişecek: Devlet, özel sektör ve üniversiteler…
11. Büyükelçiler Konferansı'nda özellikle Asya ülkelerinin büyükelçilerine yeni Asya açılımının yol haritası özellikle anlatılacak.
Rusya’dan alınan S-400 savunma sistemlerinin hemen arkasından Yeni Asya Açılımı’nın gelmesi belli çevrelerde ‘eksen tartışması’ fırsatı yaratmış olabilir.
Ancak Dışişleri kaynakları bu konuda çok net.
“Türkiye bırakın eksen kaymasını eksenin ta kendisi olacak” vurgusunu yapan kaynaklar “Türkiye Avrupalı olduğu kadar Asyalı da. Türkiye’nin bir yüzü Avrupa’ya bakarken diğer yüzü mutlaka Asya’ya bakmalı. Tek taraflı, tek kutuplu dünya düzeni artık çok geride kaldı. Türkiye bulunduğu coğrafi konumu sonuna kadar kullanmakta kararlı. Bunu da stratejik güce dönüştürmek için yeni Asya açılımını başlatıyor”diyorlar.
Bu önemli.
Türkiye, eylülde Asya İşbirliği Diyaloğu dönem başkanlığını devralacak. Ankara, bu süreçte Yeni Asya Açılımı’nı Asyalı paydaşlara anlatacak.
Birçok önemli konu dosyalardan çıkarak ikili ve çok taraflı işbirliği süreçlerine dönüşecek.
Bu süreçte siyasi görüşme trafiği de artacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın G-20 Zirvesi sonrası Çin seyahati, Japonya ile iyi ilişkiler, Güney Kore ile tarihi bağlar ve Malezya Başbakanı’nın son Türkiye ziyaretini de bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor.