DHA
Büyük Birlik Partisi Kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmayı yönlendirdikleri iddia edilen davanın duruşmasında, parti tarafından düşen TC-HEK helikopterden başka Agusta model helikopterin kiralandığı ortaya çıktı. Yazıcıoğlu ailesinin avukatlarından Selami Ekici, düşen helikopterin zayıf olduğunu ve birinci gün kısa mesafe için, diğer helikopterin de güçlü olduğunu ve ikinci gün uzun mesafe için ayarlandığını belirterek, bu ayarlamanın kimin tarafından yapıldığını sorduğu davanın tanıklarından Esas Havacılık'ın teknisyeni Kenan Köksal, "Hiç bilgim yok. Düşen helikopter eski bir teknoloji, Vietnam savaşında askeri amaçla yapılmış helikopter. Agusta model, dünyanın en güçlü tek motorlu helikopteri, biraz daha donanımlı. 'O bölge şartlarında bu daha iyi uçardı' diye konuşulmuştu" dedi.
Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesinde 25 Mat 2009'da düşen helikopterde bulunan Muhsin Yazıcıoğlu, BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Sivas Belediye Meclisi Üyesi Adayı Murat Çetinkaya, İHA muhabiri İsmail Güneş ve pilot Mustafa Kaya İstektepe'nin hayatını kaybetmesiyle ilgili başlatılan soruşturmaya FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve örgüt yöneticilerinin talimatları doğrultusunda müdahale ederek, örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirmede bulundukları suçlamasıyla 19 kişinin yargılandığı davanın 6'ncı duruşması görüldü. Kahramanmaraş 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya Muhsin Yazıcıoğlu'nun oğlu Fatih Furkan ve ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu, Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, tutuksuz sanıklardan Nedim Bakırhan ile taraf avukatları katıldı. Diğer sanıklardan Davut Uçum, Aydın Özsıcak, Yusuf Yiğit ile Mustafa Atalar ise başka bir suçtan bulundukları cezaevlerinden SEGBİS sistemiyle duruşmaya katıldı.
YAZICIOĞLU'NA SİYAH ÇANTA VERİLDİ İDDİASI
Duruşmada ilk olarak Muhsin Yazıcıoğlu'nun korumaları Yıldıray Yıldız ile Hakan Murathan dinlendi. Sanıklardan Ünal Kurt'un, Kaşif Kozinoğlu'ndan aldığı siyah bir çantayı Göksun ilçesinde Muhsin Yazıcıoğlu'na teslim ettiği ve bu sırada 2 koruması ile şoförünün yanında olduğu iddiaları sorulan Yıldıray Yıldız, 1997-2000 ile 2003-2009 yılları arasında Yazıcıoğlu'nun korumalığını yaptığını, 19-25 Mart 2009 tarihlerinde ise görevde olmadığını söyledi. Ünal Kurt'u da tanımadığını belirten Yıldız, "Ben görevde olduğum sürede böyle bir şey gerçekleşmedi. Muhsin Başkanın böyle gizli şeylerin içinde olduğunu düşünmüyorum. Koruma olarak güvenlik gereği de içinde ne olduğunu bilmediğimiz çantayı da almayız. İfadeleri doğru bulmuyorum" dedi.
Gülefer Yazıcıoğlu'nun avukatı Selami Ekici'nin görev yaptığı dönemde şüpheli gördüğü bir kaza yaşanıp yaşanmadığı sorusu üzerine Yıldıray Yıldız, "En son İstanbul'dan dönerken tünelde olan kaza bana şüpheli geldi" dedi.
Diğer Koruma Hakan Murathan da Ünal Kurt'u tanımadığını ve iddialarının da doğru olmadığını söyledi. 1997-2008 yılları Muhsin Yazıcıoğlu'nun korumalığını yaptığını belirten Murathan, "Böyle bir olaya rastlamadım, şahit olmadım. Ayrıca da bahse konu tarihte emekliydim" dedi.
Hakan Murathan, ayrıca soru üzerine 2 tane kazada yer aldığını ve bu kazaların trafik ve iklim şartlarından kaynaklı olduğumu belirterek şüpheli bir durum olmadığını söyledi.
'ARGUS 5000 29'UNDA VARDI, 30'UNDA YOKTU'
Daha sonra düşen TC-HEK helikopterin kiralandığı Esas Havacılık'ın helikopter teknisyeni Kenan Köksal dinlendi. Aynı zamanda Kaza Kırım Heyeti'yle birlikte olay yerine gidip heyetle de çalışan Köksal, davada sanık askerlerin helikopterdeki Skaymap III ile Argus 5000 cihazlarıyla ilgili bildiklerini de anlattı. Köksal, enkaz yerine ilk 29 Mart'ta gittiklerini ve bütün cihazların yerinde olduğunu belirterek, "Skaymap III yoktu çünkü Skaymap'ın bağlı olduğu yer ortada yoktu. Argus 5000 gösterge panelinde vardı. 31 Mart'ta gösterge panelini söküp almak için gittiğimizde Argus 5000 yoktu, 29'unda gittiğimizde vardı" dedi.
'MURAT 124 GİBİ' TABİR EDİYORUZ
Duruşmada Avukat Selami Ekici, havacılıkta uzman kişilerin Muhsin Yazıcıoğlu'na ulaşarak helikopterin uçan bir tabut olduğunu ve kesinlikle helikoptere binmemesi konusunda bilgi verdiklerini belirtip, helikopterin havacılık sektöründe bu şekilde değerlendirilip değerlendirilmediğini ve düşen helikopterin ABD'de kaza yaptığını, bu konuda bilgisi olup olmadığını sordu. Ekici ayrıca, Büyük Birlik Partisi tarafından Esas Havacılık'tan düşen TC-HEK helikopter dışında Agusta marka ikinci bir helikopterin daha kiralandığını belirterek, "Büyük Birlik Partisi ikisini de kiralıyor. 1'nci gün Sivas-Çağlayancerit-Yerköy uçuşu düşen helikopterle yapılıyor. 2'nci gün Agusta helikopter Sivas-Gemerek-Gürün uçuşu için ayarlanıyor. Sizce bu yanlış değil mi? Daha uzak noktalara bu kötü helikopterle uçulup daha kısa mesafeye daha iyi bir helikopterle uçurmak kimin tercihi olabilir?" diye sordu.
Kenan Köksal, helikopterin kaza geçirdiğini kayıtlardan gördüğünü belirtirken, iki helikopterin uçuş ayarlanmasının kim tarafından yapıldığını bilmediğini ifade ederek, "Düşen helikopter eski bir teknoloji, Vietnam savaşında askeri amaçla yapılmış helikopter. İçerisinde herhangi bir konfor cihazı yok. 'Murat 124 gibi' tabir ediyoruz biz. Oto pilotu yok, kuyruk motoru ısınma kontrolü yok. Yani yok yok. Sade, düz, sıradan bir helikopter. Dolayısıyla o bölgede o hava şartlarında, o irtifada, o yükle, o helikopterin uçması, onun için demişlerdir 'Uçan tabut' diye. Agusta model dünyanın en güçlü tek motorlu helikopteri, biraz daha donanımlı. 'O bölge şartlarında bu daha iyi uçardı' diye konuşulmuştu."
DURUŞMADA GERGİNLİK
Duruşmaya SEGBİS sistemiyle katılan sanıklardan Davut Uçum, savunmasında Yazıcıoğlu ailesinin avukatlarına 'yalancı' demesi üzerine tartışma çıktı ve tartışmaya sanık avukatları da katıldı. Mahkeme başkanı, uyarısına rağmen gerginlik devam edince Davut Uçum ile 3 avukatı duruşmadan çıkardı.
Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını belirtip beraatlerini istedi. Duruşma sonunda mahkeme heyeti davayı 5 Ekim'e erteledi.
'TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ'
Duruşmayı izleyen Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, mahkeme çıkışında bir değerlendirme yaptı. Çayır, şunları söyledi:
"Görünen şu ki, zaten iddianamenin kendisi bu davanın örtülme sebebi. Düşünebiliyor musunuz, helikopterden alet edevat sökenler, hırsızlıktan yargılanıyor. Haklı olarak da taraflar, yani sanık yakınları veya sanık avukatları 'Bu dava hırsızlık davası, esasa ilişkin konuşmayın. Esasa ilişkin soru sormayın' diyor. Haklı. Niye? Çünkü dava hırsızlık davası. Yani bu davayı 'Hırsızlık' diye açanlar bu işin nereye gideceğini biliyorlardı. Ben, birleştirilmiş, şu an görülmekte olan davanın kamuoyunu oyalama, kamuoyunun gözünü boyama, durumu idare etme olduğunu anlıyorum. Muhsin Yazıcıoğlu davasının esasına ilişkin şu ana kadar ciddi, tutarlı hiçbir adım atılmış değildir ve atıldığı da görülmedi. Biz, Milli Yol Partisi olarak, onu sevenler ve onunla beraber mücadele etmiş arkadaşları olarak bu dava sürüncemede bırakılsa bile, üstü örtülse dahi takipçisi olacağımızı herkesin bilmesini isteriz."