İHA
Maddi durumu iyi olan kanser hastası baba, başka bir şehirde yaşayan öz kızıyla 'ölünceye kadar bakım sözleşmesi' imzaladı. İddiaya göre kız evlat, hasta babası ve kalp ameliyatı olan annesiyle yıllarca yakından ilgilendi. Sözleşme gereği kızına bir daire veren yaşlı adam 2011'de vefat etti. Diğer mirasçılar mahkemesinin yolunu tuttu.
Ölen adamın mal kaçırmak amacıyla evi kızına devrettiğini öne süren davacılar, söz konusu kızın başka şehirde ikamet ettiği için babasına bakmasının mümkün olmadığını ve devir işleminin bağış olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunarak tapunun iptalini istedi. Davalı evlat da 2 yıl anne ve babasının bizzat evline gittiğini, daha sonra kendi evine getirdiği ebeveynlerine 7 yıl boyunca baktığını söyledi. Kız evladın hasta babasına bakmasını Türk örf ve adetlerine bağlayan mahkeme, mal kaçırıldığına hükmetti. İtiraz üzerine dosya Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'ne gitti. Davalının bakım borcunu yerine getirdiğine kanaat getiren yüksek yargı, "Miras bırakanın mal kaçırma amacı olsaydı tüm malvarlığını devredebilirdi ama bunu yapmadı" diyerek mahkeme kararını bozdu.
Yeniden görülen davada mahkeme, ilk kararında direnince devreye bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Mahkemenin kararında direnmesini usul ve yasaya aykırı bulan Kurul, emsal bir karara imza attı: "Mirası bırakanın dört konutu ve 300 dönüm arazi olmasına rağmen sözleşme gereği kızına bir evini devretmiştir. Alacaklının sorumluluğunu yerine getirmesi samimiyeti göstermektedir. Sözleşme ömür boyu yapıldığı için bakım kısa bir süreyi de kapsasa geçerlidir. Mahkeme kararının oy birliğiyle bozulmasına hükmedilmiştir."